Ümit
Dipsiz bir kuyudan içeri saatlerce bakmak gibi...
Ya da alıp verdigin nefesi saymak gibi...
Neredeyse bir tünelde kaybolmak gibi...
Beklemek eşittir; dibe vurmak...
Neyi beklediğimi biliyor musun?
Seni.
Neden beklediğimi biliyor muyum?
Hayır.
Tek bilinmeyenli bir denklem...
Basit di mi?
Hic öyle değil!
Tek bilinmeyeni bile yeteri kadar acı veren bir denklem bu...
Yaşanan her saniyeyi defalarca tarayarak sorusunu soramadığım cevabı arıyorum.
Herhangi bir diyaloğa, ya da herhangi bir bakışa gizlenmiş bir cevap...
İçimi rahatlatacak küçük bir işaret.
Düşündükçe önem kazanan kasılmış ruhumu gevşeten bir işaret.
Gerçek bir işaret.
Sapına kadar gerçek bir işaret yok mu,
Kendimi yatağın üzerine sırtüstü atayım ve yüzümü çocuksu bir gülümseme sarsın,
Bu patinaj çekerek bekleme halim sona ersin..
Yok.
Yok evet yok!
Beni bulduğunda o kadar derinlere bir yere gizlemiştim ki sevgimi,
Sana gösterip beğendirecek zamanım olmadı.
Anca suyüzüne çıkarken, birden "beklemeye" çıktı gönlüm.
Belki gördün.
Adın gibi eminsin.
Ama ben gördüğünü göremedim ki seyretmekten seni...
Avuçlarım kadar terliyor kalbim.
Suyun yüzeyi bomboş.
Zifiri aydınlık!
Nefesimi tutuyorum.
Nefesim yorgun.
Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum...
Kokunu, gülüşünü, ellerini, sana sarılmayı...
Sana sevgilim diyebilmeyi bekliyorum.