Bir kırık uçurtmanın peşine takılı kaldım çoğu zaman,
İpi kopmuş, rüzgarın savurduğu sadece,
Saçlarında rüzgarın buğusu,
Alıştığım kokunla dolu sanki gökyüzü,

Biliyorsun değilmi.
"Ayrılmalarımız son buldu "

Ayrılık sanki küçük bir ölümdü,
Sen hiç bilmedin ama,
Ben hergece sana şiirler yazdım,
O oturduğun koltuğa baktım saatlerce,
Sonrasında bir ezan sesi.
Yeni sensiz bir günün habercisi…

Öyle çok doldum ki bu aralar,
Sevgili…
Hangi acı bundan fazla yakarki beni?
Bıraktığın gibiyim yani,
hala şiirler yazıyorum,
ve hala bir mikrofon başında bir şeyler haykırıyorum insanlara,

Beni terkettiğin gibi yani,
Hala sıkıldığımda dinlerim, eskisi gibi dostum Emre Özdemir’i.
Güneşin bir ceza gibi doğması yine dünyaya,
Bir çok acı ve gözyaşı bırakıyor bana.

En çok neyde yanıldın bilirmisin?
Gittinde, sanki ayrılık oldu değilmi ismi?
Bilmiyorum benden sonra bir daha izmir’de gezdinmi sessizce.
Eğer,
Merak ediyorsan hep aynı,
O ilk oturduğumuz çay bahçesi hala duruyor,
Ve sana ilk sarıldığım yerde hala çiftler birbirleriyle buluşuyor.

he.. Annem..
Adın geçtiğinde bizim evde hala sana "kızım" diyor.
Oda alışamadıda yokluğuna,
Bakma işte, ben üzülmeyim diye gizliyor.

Ben sana bunları yazarken,
Yine derin bir gecenin sonunda ezanlar okunuyor.
Yeni bir sensiz güne "eyvallah" derken içimde.
Yüreğimde senden kalma bir emanetle çıkıyorum yola…


Sustum…
Sustum…
ve sadece dilimde o kelime "hayrola…"

Sensizliğide, yokluğunada hayrola…