Biliyorum yine susacaksın…
onca düğümlenmiş söze,
ve onca fasi/küllenmiş
sayfa dolusu kelama rağmen…
yine mahzenine çekileceksin
gecenin bu vaktinde,
içim içim dökülen

sicim sicim pınarlanmış göze rağmen

yine sözcükler tıkanacak,
söz, sessizliğe bürünecek
sessizlik bir nokta boyu,
bir haykırışın mebdei olacak
gecenin sessizliğiyle bütünleşen
bir nida çınlayacak bedende
bir bende yankılanan bir de sende…


kelamın tükendiği yerde,
konuşacak kalemin;
gecenin bittiği yerde başlayacak
ölü saatleri, dirilten demlerin
vuslatların en demli saatlerinde
firakın en ağırını hissederken
bir nurlu sabah muştusuyla
gece soluklanacak an be an…


sukuta bürünen duruşunla
sesleneceksin bana ta uzaklardan,
acabalarla geçecek her dem
yıkık dökük hayallerle,
tahayyülün son katresinde
buluşacak gecenin son damlası
solukları pay ettiren
o anlık buluşmalarda
hissedeceksin
senli benli o nefes alışları,
bir ben geçecek senden,
bir de sen geçeceksin,
sessizce ve derince
sensiz bu be(de) nden…