Söyle hercai söyle
Daha ne kadar gelmemezlik yapabilirsin ki
Daha ne kadar bu bedeni ölüm soğukluğunda terk edebilirsin
Daha hangi yalanlarla ruhunu aşındırabilirsin.

Neyle doldurdun o boş ömrünü neyle?
Daha ne kadar doldurabilirsin
O sol yanı kırık vazoyu söyle
Kaç çiçeği soldurdun içinde
Kaçını devrildin de döktün yere

Söylesene tuzlu gözyaşlarımla mı büyütmeyi düşünmüştün
O çiçek kokulu sevdamı
Yoksa o karanlık ömründe
Güneşe götürmeyi vaad ederek mi hangisi?
Kalbindeki o saf güzelliği, dürüstlüğü
Kimlere ödünç verdin de almayı unuttun söyle!

Duydum; demişsin ben bekle demedim
Bir yalan daha mı hercai
Duvarları yıktıran kapıları kırdıran
Yumruklarımı kanatan bir yalan daha mı?

Hiç mi utanmadın
Baktığım gözlerinden
Hiç mi utanmadın verdiğin sözlerinden
Hiç mi utanmadın
Seviyorum derken başkasını düşünmekten
Hiç mi hiç mi utanmadın…