Sensizlik buz gibi suyla yıkıyor içimi…
Dünya ne kadar genişse içim o kadar dar… Artık ne yaşamak için bir umudum…Ne de ölmek için bir nedenim var… Sevmiştim seni kara sevdam…Hem de görmeden, sevmiştim ölesiye…Sevmenin hesabı mı olur?... Sevmiştim işte… O kadar…Bilemezdim…Göremezdim…Çünkü kördüm ben…Doğuştan değildi; aşkındı beni kör eden…Ama sen anlamadın sevgimi…Sevgi nedir bilmedin…Bilmedin sevenin kıymetini…Ne yazık ki bilmedin… Belki de anlayamadın…Ruhumun sevgine, Bedenimin sıcaklığına, Nefes gibi muhtaç olduğunu…Kırdın çiçek açan dallarımıDöktün daha körpeyken yapraklarımıGelmeden gittin…Başlamadan bittin sen…Hani, umutsuzluk her yerde…Ve her tarafta kol gezer ya…Ne yapacağını bilemez ya insan... Ruh kesilir… Donakalır bir anda…Belki o an tek ihtiyacı;Elini omuzuna koyacak, Gözyaşlarını kurulayacak, Canımmmdiyecek birisi…Acılarımı sensiz nasıl dindirebilirim ki…Bir yırtığı yamasız dikmeye benziyor bu… Yırtık kapansa da; dikişleri hep görünüyor… Aşkların ve ayrılıkların yürekteki izleri gibi…Hani, sır saklayacak enerjin kalmadığında…Yaslanacak ve içini boşaltacak birisini ararsın ya… Hani, dağılırsın ve ellerini koyacak yer bulamazsın ya…İşte şimdi ben de öyleyim… Ama artık sevgi yağmurlarında ıslanmak istiyorum…Sırılsıklam hem de tepeden tırnağa kadar…Yeniden… sil baştan ve olmadı bir daha…Sabahtan akşama akşamdan sabaha kadar…Ey tüm atışlarımın karavanası! Ey karşılıksız aşkımın nirvanası!...Hayaline sarılıp ta yattığım gecelerde…Apansız uyanınca yoksun ki yanımda…Al bu da benden kapak olsun sana…