Bir zamanlar bu şehrin baharları,
İnce, salkım düşlerim gibi,
SEN kokardı…
Ozamanlar günlerin,
Mis kokulu bahçeleri vardı..
Ayrılık dediğin,
Uzak kentlere ait;korku dolu bir masaldı..
Ve her bahar arifesinde seninle,
Bir mevsim daha ertelerdim ben
Bu şehirde yalnızlığımı…
Kabasaba bir akşamüstüydü,
Uzak kentlere ait o rüzgar,
Ansızın fısıldadı kulağımıza,
Ayrılığın, masalını…
Ayrıldığımız,gündü…
Vakitsiz tuttuk ellerinden iki ayrı sokağın,
İki ayrı köşebaşları kovaladı bizi,
İki ayrı yalnızlık…
Ve iki faarklı insan olup çıktık seninle;
Unutkan bir şehrin,
İki,ayrı insanı….
Artık bizi ne kurtarabilir biliyormusun?
Anlar…
Keşke hiç geçmese dediğimiz,
Bir kenera gömdüğümüz anlar kurtarıcak şimdi bizi.
Anlar diyorum,çünkü onlar;
Tülperde kıvrımlarında seyrelen bir yaşamın soluklandığı,
Mum kokulu sabahlar gibidir…
Daima genç,daima çocuk kalıcak sandığımız bir geçmişi,
İki yorgun,yaşlı ruhta
Tazeleyen…
Bir gün,
Düşüncelerin serüven kahramanları olucağız seninle,
Düşündükçe yaşayan,
Düşünüldükçe,
Kahraman olucağız.
Ve düşünüp farkına varıcağız
Biz sevgiye, korkağız…
Yinede ölüm ,
İki ayrı köşebaşlarının,
İki ayrı insanı olarak bulacaktır bizi…
İşte bu yüzden diyorum sana
Bu yüzden, belki;
İki korkağın sonuda,
Aynı olucak!