Davutoğlu, El Cezire televizyonuna verdiği röportajın ikinci bölümünde, çözüm süreci ve bölgesel gelişmelere yönelik açıklamalarda bulundu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu "Eğer sürecin muhatabı olan kesimler üzerine düşeni yaparsa önümüzdeki birkaç ay içerisinde istenilen noktaya gelinebilir. Ama tabii bu tür süreçler tek taraflı yürüyen süreçler değildir. Diğer taraftan da aynı adımları aynı kararlılıkla görmek bizim açımızdan sürecin sağlığı bakımından elzemdir, gereklidir. Burada özellikle Türkiye'de kamu düzeninin ve Türkiye'deki istikrarın korunması bakımından herkesin mutabık kalması ve adım adım bu sürecin işletilmesi lazım." dedi.
"TÜRKİYE TEK BOYUTLU BİR ÜLKE DEĞİL"
Türkiye'nin AK Parti iktidarı döneminde belirlediği sadece Ortadoğu'ya dönük olarak değil, Balkanlara, Kafkaslara ve Orta Asya'ya dönük olarak belirlediği bir bölge politikası olduğunu belirten Davutoğlu, Türkiye'nin tek boyutlu bir ülke olmadığını belirterek, şunları söyledi:
"Türkiye, birçok bölgeyle aynı anda temas içinde. Bütün bu bölgelerde, özellikle de Ortadoğu'da, hep şunu savunduk: Yüksek düzeyli siyasi diyalog, ekonomik karşılık ilişkilerle karşılıklı bağımlılık ve ekonomik ilişkileri yoğunlaştırmak, kültürel çoğulculuk ve ortak bir güvenlik havzası. Bunun için bütün komşu ülkelerle ve özellikle de Ortadoğu ülkeleriyle yoğun temasa girdik ve aslında yakın zamana kadar bu konularda çok ciddi mesafeler aldık. Ancak Arap Baharı sorasında yaşanan gelişmeler maalesef bizim muhatabımız olan ülkelerin birçoğunda ciddi iç karışıklıklara sebebiyet verdi. Ben hep bölgesel politikaları bir yapıcı işbirliğine mi dayalı yoksa rekabete mi dayalı olduğuyla ilgili sınıflandırırım. Türkiye için her zaman yapıcı işbirliğine dayalı politikalar esas oldu. Dolayısıyla bizim, bir tarafta doğru dünyanın en büyük ordularından birine sahibiz ve herhangi bir şekilde Türkiye'ye bir tehdit olduğunda bunu karşılayacak güce sahibiz."
"BÖLGEDE KALICI BARIŞ İÇİN..."
AK Parti döneminde Türkiye'nin ordu gücü kadar yumuşak gücü, diplomasisi, kültürü, en önemlisi de demokrasisi, halk rızasına dayalı yaklaşımı ve ekonomik kalkınmasıyla bölgede bir barış gücü olmaya çalıştığını kaydetti. Türkiye'nin, hiçbir zaman gerekli olmadıkça orduyu kullanmadığını belirten Davutoğlu, "Hep kullandığımız araçlar ekonomi, siyaset, diplomasi ve yumuşak güç araçları oldu. Şimdi de bence bölgeye yeni askeri araçlarla girmek yerine bu barışçıl araçları kullanma zamanı geldi ve esas itibarıyla buna yönelmek lazım. Başka ülkelerle ilgili tabii hüküm vermek istemem ancak askeri yöntemlerin bölgemizde yaygınlaşması bölgedeki istikrarı da huzuru da güvenliği de olumsuz yönde etkiliyor. Şimdi hep beraber bölgede kalıcı bir barışı inşa etmenin yollarını denemeliyiz" diye konuştu.
ÇÖZÜM SÜRECİ KONUSU
bölgede birçok ülke, birçok komşu ve dost ülke kendi içerisinde etnik ve mezhebi parçalanma yaşarken Türkiye çözüm süreci üzerinden kendi içindeki 30 yıllık bir meseleyi çözme iradesi gösterdi. Ve çözüm süreci şunu söyleyeyim şu anda Ortadoğu'nun en önemli ve tek başarı hikâyesidir. Çünkü teröre doğru da yönelen bir etnik problem bu çözüm süreci suretiyle aşılmaya çalışılıyor. Bu konuda güçlü bir irade sergiledik hükümet olarak ve bu güçlü iradeyi devam ettiriyoruz. Ama bu çözüm süreci konusunda hiç kimse herhangi bir tahkik, sınır ya da müddet koyamaz. Hükümet olarak biz tüm taahhütlerimizi yerine getiriyoruz. Bu çerçevede de çözüm sürecinin en önemli meselemiz olduğunu Başbakan olarak hükümeti kurar kurmaz yaptığım ilk açıklamada da Sayın Cumhurbaşkanımız da cumhurbaşkanlığı açıklamalarında çözüm sürecin en temel meselemizdir dedik. Çünkü Türkiye'deki Kürt kökenli vatandaşlarımızın haklarını zayi olmasına, kendi dillerini kullanmalarına, kendi örflerini...
KÜRTLERLE UZLAŞI TEHLİKE ALTINDA MI?
öyle bir başarısızlık söz konusu değil. Tabii bu çözüm sürecinden rahatsız olan gruplar var. Son olarak Kobani'de yani Aynul Arab'daki gelişmeleri bahane ederek Türkiye'de kargaşa çıkarmak isteyen gruplar oldu. Biz Meclis'e tezkere gönderdiğimiz gün çözüm süreci mekanizmasını da ilan ettik benim imzamla. Yani bunla şunu ilan ettik.
ZAMANI VE YOL HARITASINDA SON DURUM
Bunu belli bir takvim içinde en kısa zamanda nihai noktaya getirmek istiyoruz. Önemli olan Türkiye'de etnik bir çatışma yaşanmaması ve çözüm süreci takviminin doğru bir şekilde işlemesi. Şimdi de bizim belirlediğimi bir yol haritası var.
Bu eğer bütün taraflar bu konuda özellikle de çözüm sürecinin muhatabı olan kesimler üzerine düşeni yaparlarsa en kısa zamanda, önümüzdeki bi kaç ay içerisinde istenilen mesafeye, noktaya gelinebilir. Bizim tutumumuz açık ve nettir. Bu konuda atılacak adımları attık, atmaya da kararlıyız. Ama tabii bu tür süreçler tek taraflı yürüyen süreçler değildir. Diğer taraftan da aynı adımları aynı kararlılıkla görmek bizim açımızdan sürecin sağlığı bakımından elzemdir, gereklidir. Burada özellikle Türkiye'de kamu düzeninin ve Türkiye'deki istikrarın korunması bakımından herkesin mutabık kalması ve adım adım bu sürecin işletilmesi lazım. Eğer Suriye ve Irak'taki gelişmeler yaşanmasaydı daha kısa sürede bunu bitirebileceğimiz kanaatindeydik. Ancak Suriye ve Irak'taki gelişmeler, özellikle son dönemde yaşanan gelişmeler tabii ki Türkiye içinde atılacak adımlar konusunda bazı sıkıntılar ortaya çıkardı. Ama nihai kertede bunu en kısa sürede bunu tamamlama konusunda kararlıyız.