Bir zamanlar beyaz bir gül varmış. Zavallı hep değer güllere özenirmiş çünkü hepsinin uğrunda ölecek kadar çok sevdiği bülbülleri varmış. Oda hep beklemiş biliyormuş ki elbet bir gün bir bülbül onu ölümüne sevecek ve elbet dikenlerine takılıp onu kırmızıya boyayacak. Bir an önce gelsin diye her gün dikenlerini sivrileştirmiş. Ama bülbülü gelmemiş. Artık dikenleri yüzünden kimse beyaz güle yakınlaşamıyormuş. Zavallı beyaz her yerde bir damla sevgi aramış sadece bir damla kırmızı ama olmamış. Elinde kalanları düşünüyormuş. Kimsenin sevmediği ve beğenmediği sivri dikenleri. Günler böyle acıyla geçmiş. Ve bir gün bir kırmızı bülbül görmüş. Hikaye bu ya bu sefer bülbül güle değil gül bülbüle aşık olmuş. Ama bülbül sivri dikenlerinden fark edememiş onu canından çok seven zavallı beyazı. Gül hep beklemiş hep sabretmiş “bir gün elbet oda beni sevecek beni kırmızıya boyayacak” diyip duruyormuş. Diğer güller onunla dalga geçmeye başlamış. çünkü aralarındaki tek zavallı ve beyaz gül o kalmış. beyaz için işkenceden beter olan hayat artık çok daha zormuş. Hep artık bir an önce solmak için dua eder dururmuş. Ama duaları da kabul olmamış hiç. Diğer güllerin alayları ve bülbülünün hasreti onu çok üzüyormuş hep ağlıyormuş ama hayat hiç acımadan beyazlığını ve sevgisizliğini hep yüzüne vurup duruyormuş. Bülbülünü unutmaya karar verdiği bir zaman da kırmızı bülbülü onu fark etmiş. Ve hep onun etrafında uçuyormuş. Beyaza onu sevdiğini söylüyormuş. Ona gülüyormuş. gül o kadar sevinçliymiş ki bu rüyanın hiç bitmeyeceğini zannetmiş. Ve onu unutmaktan vazgeçip delicesine ölümüne sevmeye başlamış. Ondan asla vazgeçemeyeceğini anlamış bir kere daha. Ve daha çok daha fazla daha ölümüne sevmeye başlamış. Ama bülbülünün onun dikenlerine takılıp onu kırmızıya boyayamayacağını anlamaya anlamış çok geçmeden. Ve acı son. . . beyaz gül kırmızı bülbülüne ölümüne bağlıyken kırmızısı onu bırakıp gitmiş. Hiç acımadan hiç düşünmeden. zavallı beyaz ne yapacağını bilememiş. Eğer yanında olsaydı kırmızı bülbülü ağlaya , ağlaya haykıracakmış “neden” diye “madem çekip gidecektin hayatımdan neden girdin hayatıma madem beni yine zavallı bir beyaz olarak bırakacaktın neden beni inandırdın aşkına” diye ama kırmızı bülbülü yokmuş yanında şimdi. bülbülün aslında hiç onun olmadığını anlamış. Çünkü bülbülü onu yüz üstü bırakıp gitmiş. Beyaz gülün neler yaşayacağından habersiz yada umursamadan çekip işte. Beyaz gül artık eskisi gibi kokmuyormuş. Çünkü yine yalnızmış. Yine aşk acısı çekiyormuş. . . aslında daha solmadan kırmızı bülbülü onu soldurmuş. Daha beyaz toprak olmadan toprağını hazırlamış. . . Ve sonuç. . . Beyaz yine zavallı beyaz. . . Bülbülü yine ondan çok uzakta. . . Kırmızı yine kırmızı. . . . Kırmızısını bulamayıp yada kaybedenlere armağanımdır. . .
Beyazın hayat hikayesi...