Sahibine Çalınan Islık AŞk Ve Sevgi
Sahibine Çalınan Islık AŞk Ve Sevgi
Sokakta birisi ıslık çalıyor ama şifreli; bu şifreyi bilen var belli ki! Israr kıyamet çalıyor ıslığı, demek duymadı sahibi!
Sahibine Çalınan Islık!
Perdeyi aralayıp bakacaktım, sonra vazgeçtim. Bana kim ıslık çalar ki? Çocukluğumuzun haberleşme aracıydı.
Ailemizden zorla izin alır, akşam karanlığında sokağa fırlardık. “Defterim Ayşe’de kalmış, gidip alayım.” “Bugün ödevleri yazamadım, Özlem’den alacağım.” Ne kadar çok sebep bulabilirdik. Sonra gider arkadaşımızın camının altına ıslık çalardık. Birbirimizin ıslıklarını tanır mıydık? Belki de her ıslığa cama koşardık, bizedir diye!
Şimdi herkesin cep telefonu var. Kapının önüne gelince çaldır, yukarıdaki insin. Mesaj at arkadaşına, sevgiline…
Şimdi düşünüyorum da; meğer ıslık ne önemliymiş. Benim gibi biraz haylaz ve ele avuca sığmaz bir genç için, meğer ne kıymetli bir işaretmiş.
O zamanki erkek arkadaşım dünyanın yolunu yürür, akşam vakti bizim evin önüne gelirdi. Babam, annem fark etmesin diye şifreli bir ıslık çalardı. Cama nasıl heyecanla koşardım! El hareketleriyle derdini anlatırdı. Evdekiler uyuyorsa camı açıp fısıldardım. O da beni uzaktan bile olsa, görmüş olmanın keyfiyle giderdi.
Şimdi hala gençler sevdikleri kızı birkaç dakika camda görmek için onca yolu yürüyorlar mı? Görüntülü telefonlar var, herhalde herkes odasından konuşuyordur.
Islığın size çalınıyor olması ihtimali bile heyecan vericiydi. Kim acaba? Kendi odandaysan pek sorun yok; kalkıp bakabilirdin ama salonda veya yemek sofrasındaysan kalkamazdın da! İçin içini yerdi! Çalan da sonunda sıkılır vazgeçerdi herhalde..
İşin komik yanı; sokakta bir ıslık çalındığında o ıslığa muhatap olabilecek kim varsa, herkesin cama fırlamasıdır.
Bu gece bizim sokakta birisi sahibine bir ıslık çaldı. Ben hiç üstüme alınmadım ama kim bilir sahibi ne kadar heyecanlandı?