GÜNAYDINIM’ sın...

Fecri aydınlatan sözlerimsin sen. Karanlığın odalarına süzme ışıktır gözlerin. Ceplerinde hüzün taşıyan kadının avuçlarında sakladığı mavi bilyelerin içinde yaşayan can. Sen perdelerime düşen günaydınımsın. Sen yarım yamalak sözlerimin tamamlandığı yersin. Durma oralarda gecemi gündüze çeviren. Günebakan çiçekleri gibi yüzünü bana çevir. Soluğunu rüzgar, suskunluğunu bahar yaptım kendime. Gözlerinin sağnaklarındayım bulut bulut düşüyorum cennetin kuruyan topraklarına. Kalem oluyorsun yüreğimde demlenen, gözlerinle ışık dağıtıyorsun şehrime. Alnıma vuran ışıksın. Çünkü sen günaydınım, sen benim yaşamımsın sabahıma kanatlanan...

AYDINLIĞIM’sın...

Cemaline sinen nurlu gözlerine esir düştüm ben. Eski bir rüyayım karanlıktan aydınlığına saçılan. Tut sevgili. Mihrabına al beni. Gökyüzüne kanatlandır beni. Kutsa beni yüreğinle. Kutsal mabedinde yaşamama izin ver. Duam olsun nefesin. Nefesim olsun gözlerin. Katılaşmış karanlığımı erit yüzünde soluklanan güneşle. İlmekle beni ışığına. Kollarına al çocuksu sevinçlerımi. Ört üzerimi ışığınla. Saçlarımın köklerinde doğsun gözlerin. Alnı pak sevdalara kazılsın adın. Tıpkı karanlıklarıma bırakılan aydınlık gibi. Sen hep burada kal. Gecemin sabaha gebe kalan aydınlığı ol. Kuşluk vaktim olsun sözlerin. Perdelerim seninle gülümsesin. Şehrim seninle ısınsın. Sen geleceğe yürüdüğüm yollara mevzilenmiş çiçeklerin gökyüzüne bakan yanısın. Sen pencerelerime süzülmüş apaydınlığımsın....

YOLLARIM’sın...

Umutsuzlukta kaybettiğim yılların geleceğe giden zamanısın sen. Tozlu yollarımsın sana uzanan. Adımlarımsın bastığım her izinde adını sayıklayan. Rüzgar koynumda sana geliyorum. Dudaklarımda senin en sevdiğin şarkı sözleri. Bir de bohçamda sevgi azığım. Kilitledim geçmişimi karanlığa. Ben sana koşuyorum. Hem de yalınayak. Bilirim ki yollardaki dikenlerin çıplak ayaklarımın kanamasından korkarsın sen. Dudaklarınla öpme sakın yollarıma serilmiş dikenleri. Bırak kanasın ayaklarım. Yollarımsın bâd- ı saba ile yıkanmış. Bulut bulut gölgelerinde ilerlediğim varlığının bayram arifesindeyim. Sana kavuşmak bir bayram sabahı. Toprak yağmuru sağarken dudaklarıyla sen benim vuslatımsın hasretin omuzlarına vurulmuş. Sen benim yollarımsın adınla onurlandırılmış. Gözlerini mavi ufuklara çevir. Toz bulutuyla sana gelmekteyim. Ellerimde mavi bilyelerim nefes nefese sana koşuyorum. Bekle beni. Daraldı zaman. Yaz yağmuru kadar mesafem kaldı sana. Geliyorum. Kaybolan yılların cilasız zamanlarından senin için yollara koyuldum. Zamansızlığın patikalarını geçmişken bir dağ kaldı aramızda. Üzüm bağlarından geliyorum sana. Az kaldı sevgili. Yollarımsın adımlarıma ömür diye sunulmuş.

SABRIM’ sın...

Acıya minnet eden bir cocuğun ellerine tutuşturulmuş ekmek gibi bereketli yüzün. Su gibi aziz hayat kadar elzem ve nefes kadar sonsuz bir cansın sen. Akşam kuytularında yalnızlığın ayak dibinde düşmüş benliğimin gözlerinde tekrar hayatı kazanmasıydı. Takâtim dayanağım sabrımsın sen. Soğuk ve yapay çocuklarla bastırılmamış çocuksu düşlerimin yeniden sabırla örülüşüydü yüzündeki tebessümler. Ezberimsin. Evvelim, ezelim ve ebedimsin. Sebebim, nefesim ve ahirim. Sen çaresizliğin ayak ucunda demlenen yüreğime armağan edilen sonsuzluk hediyesi. Sen göğsümde taşıdığım eşsiz paye. Sen benim acıya dayanma gücüm, sen benim yüreğime işlenmiş sabrımsın.

HAYATIM’sın...

Canıma can diye süzülensin. Kanadında mutluluk olan baharlarsın sen. Gonca güllerle süslenmiş sabahların gülümsediği cansın sen. Kaybettiklerimin ardından tek kazandığımsın. Bedeli ödenmiş acılarımı dudaklarındaki nefesle gideren şifâsın sen. Göğsümde her zaman övünç abidesi diye saklayacağım ömrü vefasın sen. Sen susuzluğuma düşen hayatsın. Bak çöllerim yeşeriyor. Dokun toprağa. Zamanın göğsünde elenmiş topraktan “ sen ” fışkırıyor bak. Dua dua filizleniyor kuru yapraklar. Sen benim gözlerindeki kendimi gördüğüm hayatımsın. Soluklandığımsın, nefes aldığımsın.

Velhasıl sen benim evvelim,
Ezberim, ezelim, ebedimsin.

Sen benim her şeyimsin...