Artık özlemini nasıl yazacağımı ben de bilmiyorum. Her güne özleminle başlamak ve gün sonuna kadar özlemini düşünmek bilmiyorum belki alışıyorum beklide aşılmaktan korkuyorum . ama seni hep yarında beklemek ,özlemek, gecenin karanlığından bir ışık süzmesi gibi geçip düşlerimden düşmeni dilemek , seni zamandan dilenmek yok mu ?
yarında bana getirmeyecek seni ve bir beklemek daha ekleyeceğim hasret rüzgarlına direnmeye çalışan özleminin kuyruğuna .belki de tüm beklemelerimden kaçmak gerekiyordur gözlerindeki denizin sığlına
sana gelmek istiyorum .Bunu yapabilir miyim? Gerçekten bunu başara bilir miyim ? onca fırtınalı denizlerden geçtim , hiçbir fırtına gözlerin kadar korkutmadı beni
üzüntüyü, aşkı, acıyı, sevgiyi, öfkeyi, korkuyu ve yalnızlığı bir anda silip beni bende kurtaracak bir liman var gözlerinin buğulu bakışlarında kirpiklerinin arasında saklanan . Öksüz çocukların masum
yüzleri gibi özleminde masumlaşmaz mı hiç yüreğimde neden hep böyle delirir deli deniz gibi (hani Özdemir asaf diyor ya bir şiirinde delinin denizi , denizin delisi gibi )işte aynen öğle yüreğim şuan .keşke zamanı düğümlemenin bir yolu olsa da . Düğüm düğüm düğümlesem özlemini zamanın içine ve zamanın geçtiği anlarda seni hiç özlemesem . zamanı düğümlesem de özlemini zamana düğümlesem de seni özlemekten vazgeçemem ki.
Çünkü bilirim beklemek özlemektir , özlemek sevmek