Aşk neydi? İnsana neler verirdi ve neler alıp götürürdü? Bu bitmez ve
dinmeyen sancılı soruların cevapları nelerdi, kim cevaplayacaktı… O halde bu
soruların cevaplarını giden ve kalan sevgiliden dinleyelim bir de bakalım
neler diyecekler bizlere…. GİDEN SEVGİLİ:
Aşkı ben mi tanımlayacağım şimdi ve bu bitmez soruların cevaplarını… Aşk
bana göre bir tutku, bir macera ve hayal ürünüydü sadece o kadar… Biri
çıkmıştı karşıma yalnızlığın en ağır idamlarında… Sevmeli miydim ve sevgili
olmalı mıydım bir türlü karar veremiyordum… Ama onun o manalı gözleri ve
içten gülümsemesi içimi ısıtıyordu… Belki de tutunacak dalımı da bulmuştum,
yalnızlığın en ağır idamından beni kurtaracak… Sevgilim olur musun demiştim
umarsızca ve kaygısızca… Kabul etmişti o da, aslında edeceğini en baştan
biliyordum çünkü gözler hiçbir zaman yalan söylemezdi insana… Beni benden
daha çok seviyordu ve beni mutlu edecekti bundan adım gibi emindim… Her şey mükemmeldi ilk başlarda, sevdiğini söylüyordu ve açıkçası bu da egomu tatmin
ediyordu… Ben seviyor muydum aslında bu da tartışılırdı… Bende ki sadece
hoşlantıydı ve öyle de kalacaktı bana göre… Sevmiyordum aslında onu çünkü
kolaydı ve her istediğimi koşulsuz yerine getiriyordu, bana göre zor
olmalıydı çünkü aşk zoru severdi… Kavgalarımız bile hep tek taraflıydı,
hatalı olsam bile sevgisi her şeyi alttan almasına sebep olduruyordu
açıkçası bu da beni korkutuyordu… Bir gün el ele dolaşırken sahil kenarında,
gözlerimin içine bakarak " beni yüreğinin neresine koydun acaba" diye
sorduğunda yıkılmıştım o dakika… Ellerini bıraktım ve anlamasız bir soru
sorma diye geçiştirdim sadece, şakındı ve imalı bakıyordu, ben ise gözlerimi ona bile çeviremiyordum sevmediğimi anlar korkusuyla… yine bir gün sahilde
bankta otururken ona söz vermesini istedim, bu söz "bir gün sana haber
vermeden sessiz ve sakince gidersem ağlamayacağına söz" ver dememdi… O da
bana " bir gün gitmek istersen o zaman bana kendin söyle ki gözyaşlarım
akmasın ardından" dedi…O gün sabaha kadar düşündüm ve ilişkiyi bitirmeye
karar verdim…. Peki ayrılma sebebim ne olabilirdi ki, her şey mükemmeldi ve
beni deli gibi seven biriydi.. Kafam allak, bullak olmuştu düşünemez hale
geldiğim bir anda, bitirmeye karar verdim sessizce giderek hayatından… Bir
sürü mesajla karşılık verdi, neden niçin sorularla… Telefonumu kökten kapattım soruları cevaplamamak adına onun hiç biri suçu yoktu hatta ayrılma
sebebimde, şimdi ne yazacaktım ki ona… Aradan aylar geçti ve ben hala
nedenini anlamadığım bir durum içersinde onu düşünüyordum ve gülen gözlerini
özlüyordum… Aramalıydım tekrardan, ya dönmezse geri bana bu türlü sebepsiz
ayrılmadan sonra… Her şeyi şimdi anlıyorum, bende onu sevmiştim ama geç
anlaşılmış bir sevgiydi bendeki sadece o kadar.
Aşk neleri mi getirdi bana;
Beni seven ve gülen gözleriyle bana sevmenin ne demek olduğunu öğreten
birini getirdi… Yalnızlığın en ağır idamından kurtardı, geç kalmış olsam da
her ne kadar, anlamada, sevmenin koşulsuz olduğunu öğretti…
Aşk neleri mi aldı benden;
Aşk bana verdiklerini geri aldı nankörlüğüm yüzünden…
Şimdiler de ben sevgilimin gözyaşlarıyla kalmışlığını değil de, gülen
gözleriyle hatırlıyorum…
KALAN SEVGİLİ:
Aşkı tanımlama sırası bana mı geldi şimdilerde… Aşk bana göre tutku, yanık
sevda türküsü, özlem, hasret ve hayal dünaysının en güzel büyüsü… Biri
çıkmıştı karşıma sevgiden umudu kestiğim anda… Gözlerine baktığım an işte bu
dedim bu seni hayata dönderecek olan insan… Sevmiştim koşulsuz, kuralsız ve
çıkarsızca… Her şey mükemmeldi ilk zamanlarda… Heyecanlanmayı , tutkuyu ve
sevmenin yüceliğini yeniden anlamıştım o sıralarda…
Mutluydum,
Seviyordum
Ve bana göre seviliyordum…
Bu üç şey de açıkçası ayaklarımı yerden kesmiyor değildi… Her günümü hemen
hemen ayırıyordum ve bundan da hiç mi hiç gocunmuyordum… Bir gün sahilde el
ele yürürken gözlerinin içine bakarak beni yüreğinin neresine koyduğunu
sorduğumda eli bıraktı anlamsızca ve lafı değiştirdi " bana böyle anlamsız
sorular sorma" diyerek… Aslında o gün anlamıştım benim onu sevdiğim kadar
beni sevmediğini… Ama bunu ne ona, ne de kendime itiraf ediyordum, açıkçası
korkuyordum bitmesinden ve sırf bu yüzden de içime atarak susuyordum denize
bakışlarımla itirafımı ederek… Yine bir gün sahil kenarında bankta otururken
bana bir söz vermemi istedi… Bu söz ise; "bir gün sana haber vermeden sessiz ve sakince gidersem ağlamayacağına söz" ver dedi… Ben de ona " bir gün
gitmek istersen o zaman bana kendin söyle ki gözyaşlarım akmasın ardından"
dedim… O gün son buluşmamızdı ve o yine yapacağını yapmıştı… Bir anda
hayatıma sessizce girdiği gibi, sessizce gitti habersizce… Aradım günlerce,
mesajlar gönderdim "neden, niçin" diye… Mesajlarım gitmişti ona gitmesine
ama cevapları bana gelmemişti hala… Çünkü telefonunu kökten kapatmıştı,
ulaşmayayım diye ona…
Ağlıyordum…
Seviyordum…
Ve hala içimde ki sevgiyi yok edemiyordum…
Bana tekrar dönüp "yeniden başlayalım mı "dese tek diyeceğim kelime," git
kendine başka bir oyuncak ara" demek olurdu herhalde…
Aşk bana neler mi getirdi;
Sevmenin ne demek olduğunu öğretti ve hayallerin gerçek olduğunu,
gerçeklerin ise hayal olduğunu gösterdi…Elinden oyuncağı alınmış gibi
ağlamayı getirdi….
Aşk benden neleri mi götürdü;
Gülen gözlerimi, karşımda ki insanlara güvenmeyi, kahkahalarımı ve en
önemlisi bende ki beni götürdü…
Şimdiler de ben sevgilimin sebepsiz gidişiyle değil de, yalan gözleriyle
seviyorum demesini hatırlıyorum…