Sana dair birşeyler yazmak istedim, seni özlediğime dair. Onlarca kelime üşüştü beynime, bir o kadarı uçup gitti dilimin ucundan. Aklımın kıvrımlarını zorladım, raflarına baktım teker teker anıların, hislerime dair birşey yazabilmek için... Arşivlerimi karıştırdım ve not kağıtlarıma baktım, hani çalakalem yazılmış belki bir iki satır bulabilirim sana dair diye. Hislerime dair bir şey yazmak istedim bu sabah ve aklım, çıkarıp koydu önüme, benden önce kurulmuştu cümleler ve benden daha güzel anlatabilirlerdi belki sana hislerimi diye, onları yazmaya karar verdim buraya. Hani okursan sevgili, belki anlarsın sana dair neler hissettiğimi...
Özlediğin, gidip göremediğindir;
ama, gidip görmek istediğin
Özlem, gidip görememendir; ama
gidip görmek istemen
Özlediğin, gidip görmek istediğin-
ama gidip göremediğin
Özlem, gidip görmek istemen-
ama, gidememen, görememen;
gene de, istemen
Şiir Oruç Aruoba'dan: Özlediğin Gidip Göremediğindir diyor şair... Yağmur yağıyor günlerdir, yollar kapalı, İstanbul'da okullar da... Ne zaman yenik düştük biz yağmura... Ne zaman kapandı yollar... 'Özlediğin gidip göremediğindir' diyor şair, ve ekliyor 'gene de, istemen', yağmura rağmen...
Ahmet Telli çalıyor o sırada kapımı, 'özletiyor bu çılgın sağanak seni, sırılsıklam özletiyor biliyor musun' diyor. Yağmur yağıyor, aklım hep sende, zaten hiç çıkmıyorsun ki... Yağmasa da yağmur, aklım hep sende, yüreğim de öyle. Bir kuş çırpınışına yüklüyorum sevdamı, çırpıyor kanatlarını, çırpıyor ama uçamıyor, bilmiyorum niye, yağmur sağanak, bir saçak altına saklamışım yüreğimi, belki de ondandır cesaretlenip uçamayışım göklere, tir tir titriyor serçe bedenim, tir tir titriyor, ya yağmurlar hiç durmazsa diye. Cemal Süreya aralıyor kapımı,
Kırmızı bir kuştur soluğum
Kumral göklerinde saçlarının
Seni kucağıma alıyorum
Tarifsiz uzuyor bacakların
Kırmızı bir at oluyor soluğum
Yüzümün yanmasından anlıyorum
Yoksuluz gecelerimiz çok kısa
Dörtnala sevişmek lazım.
Can Baba, dolgun sesiyle bağırıyor karşı masadan,
Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni
Bildik bütün dizeler dökülüyor birer birer, ne çaresiz bir sesleniş benimkisi, hani yetmiyor kelimeler, şairinde dediği gibi, kifayetsiz yani... Bak ne diyor Edip, 'dün akşama doğru turuncu bir bulut geçti, sonra bütün bulutlar hep birden geçti, anılar, anılar belki hepsi bir kelime.' Yağmur! Yağmur yağıyor. Yağmur hiç durmadı sen gittiğinden beri ve ben tek kelimeyle, özledim, seni.