Moskova’dan Güney Kore’ye, Finlandiya’dan Hindistan’a kadar dünyanın farklı köşelerinde bulunan sinemalar seyahat ederken görülmesi gereken yerlerin başında yer alıyor. Film festivallerinin ve yarışmalarının hızlandığı bu aylarda ziyaret ettiğiniz şehirlerde görmeniz gereken 10 sinema salonu şöyle:
1- 1921’de açıldı
Pathé Tuschinski-Amsterdam, Hollanda: Kırmızı halılı fuayesi, altın ışıklandırması ve Art Deco ile Jugendstil motiflerinin zengin uyumu ile Pathé Tuschinski sadece en büyük film yıldızlarına ayrılmış bir yeri andırıyor. 1921’de açılan bu zengin detaylara sahip sinema, Amsterdam’ın en sevilen ve kolay erişilebilir kültür merkezlerinden biri olarak biliniyor.
2- Eskiden bir mezbahaneydi
Cineteca-Madrid, İspanya: Matadero Madrid’in kuzeydoğu köşesinde yer alan ve eski bir mezbahanın sanat merkezine dönüştürülmesiyle günümüzdeki haline kavuşan Cineteca, İspanya’daki belgesel sinemasına adanmış tek sinema olarak faaliyet gösteriyor. Cineteca’da 7 bin hikayeyi ziyaretçilerine tamamen ücretsiz sergileyen bir arşiv merkezi de bulunuyor.
3- Film enstitüsü ve büyük bir film arşivine sahip
Cinémathèque Française-Paris, Fransa: Paris Cinémathèque’yi diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerden biri, bünyesinde bir film enstitüsü ve geniş bir arşiv merkezi bulundurması. Mimar Frank Gehry’n kübist binasının içinde üç sinema salonu, bir kütüphane, kitapçı ve giriş katında bistro bulunuyor. Cinémathèque’in alametifarikası ise müzesi. Kökeni Lumière kardeşlere ve sinemanın doğuşuna kadar dayanan materyallere sahip bu müze, dünyanın en geniş ve sürekli genişleyen film arşivine sahip.
4- Film seti deneyimi yaşamak için
Andorra – Helsinki, Finlandiya: Andorra, Finlandiyalı film yapımcıları Aki ve Mika Kaurismäki tarafından kuruldu. Helsinki’de yer alan sinema, yapımcıların film setindeki deneyimini yaşatıyor. Köşedeki bir müzik çalardan eski Sovyet ezgilerinin duyulduğu bir Sovyetler Birliği hatıra barı olan Kafe Mockba da sinemada yer alıyor.
5- En son çıkan bağımsız Avrupa filmleri gösteriliyor
Kino Intimes – Berlin, Almanya: Bölgeyi kökünden sarsan sanat evi, şehir merkezinin dış kısımlarındaki Friedrichshain bölgesinde yer alıyor. Küçük bir sinema salonu bulunan ve kış aylarında eski bir kömür sobasıyla ısıtılan Kino InTimes tam anlamıyla dağınık bir ruha sahip. En son çıkan bağımsız Avrupa filmleri gösterilirken, sinemanın dışında tamamen farklı bir sanat türü hakim. Berlin’de bol miktarda graffiti görülmesine rağmen, yeni sokak sanatçılarını cesaretlendirerek izlerini bırakmaları için fırsat sunan ve sürekli genişleyen bir tuval olan Kino InTimes’ın duvarı pek çok yeteneğe tuval olma özelliği taşıyor.
6- Salonları şeker gibi
Raj Mandir-Jaipur, Hindistan: Raj Mandir’in girişinin hemen dışında parlayan yeşil neon ışıklarla sinemanın mottosunu yer alıyor: ‘The Showplace of the Nation – Experience the Excellence’ (Ülkenin Güzellik Abidesi – Mükemmelliği Deneyimleyin). Yerel halk tarafından Jaipur’un mücevheri olarak bilinen ve oldukça süslü, şeker renklerine boyanmış salonu dikkat çekiyor.
7- Filmlerin hepsi altyazılı
Pioner Cinema-Moskova, Rusya: 2009′da yeniden açılan 1950′lerin eski Sovyet sineması Moskova soğuğundan sığınmak için ideal bir yer. Diğer çoğu Rus sinemasının aksine, Pioner, uluslararası filmleri endüstri standardı olan dublajın yerine altyazı ile sunuyor.
8- Açık havada sinema salonu
Busan Sinema Merkezi-Busan, Güney Kore: 2011′de 150 milyon dolar maliyetle açılan bu sinema merkezi, dünya standartlarında altı sinema salonuna ve her yıl düzenlenen Busan Uluslararası Film Festivali sırasında kullanılan bir açık hava sinema salonuna sahip.
9- Filmlerde rol alabilirsiniz
Secret Cinema-Londra, İngiltere: Secret Cinema sadece normal film gösterimleri değil, insanı içine alan film deneyimleri sunuyor; ‘The Shawshank Redemption’ filmini hapis parmaklıkları arkasından izletmek veya ‘Hayalet Avcıları’ sunumunu hayaletlerle dolu bir rol yapma etkinliğine çevirmek gibi sıradışı bir deneyim yaşatıyor.
10- Kült film hastalarının mabedi
Alamo Drafthouse-Austin, Teksas, ABD: Sinemadaki rahatsız edici davranışlara karşı gösterdiği sıfır tolerans yaklaşımına ek olarak, bu Teksas kökenli sinema zinciri Amerika’nın kült film hastalarının mabedi olarak biliniyor. Film yapımcısı Quentin Tarantino da Alamo’nun önde gelen ziyaretçileri arasında yer alıyor.