Sevdim adam. Belki çocukçaydı, saçmaydı ya da ne bileyim işte imkansızdı belki de. Ama sevdim adam. o çocuk diyebileceğin kalbimle sevdim. Sana yemin ederim seni kimsenin seni sevemeyeceği kadar çok ve asla sana söyleyemeyecek kadar cesaretsizce sevdim.
Gelip sana söylesem bana ne derdin hiç bilmedim, hiç bilemeyeceğim. Ve sen de böyle bir durumda bana ne söylemek gerektiğini düşünme zahmetinde bulunmayacaksın hiç. Seni düşündüğümden yapıyorum hepsini bak adam. Seni şu halimde bile düşünüyorum.
İlk aşkımı öyle veya böyle bir yerlere hiç çıkarmamak üzere belki de son aşkım olarak gömdüm. Haberin yok, evet. Belki bir gün bir şekilde öğrenir ve kızarsın bana. Keşke kızsan be adam. Keşke gelip anamı ağlatsan. Keşke beni sevdiğini duyabilsem bir kez senin dudaklarından. Sonra istersen nefret kus inan umrumda değil.
Belki bende senin ilk aşkındım ama bitirdim di' mi? Her şeyi ben mahvettim. O kahrolası inadım mahvetti. Senden sonra daha bir inatçı oldum ben adam. Her önüme gelene itiraz ettim. Her şeyi, herkesi tersledim. Hep inat ettim. Kendimle bile. Binlerce kez unuttum dedim. Beceremedim. Yine diyorum ''Unuttum ben seni adam!''. Yine olmadı bak. Kendimle ne kadar inatlaştıysam seni unutmak için, işte o kadar çok sevdim seni her defasında.
Şimdi diyeceksin ki bunları bana neden anlatıyorsun. Bunlar benim daha önce senin için karaladığım onlarca belki de yüzlerce kağıt parçalarından aklımda kalanlar. Bu kadar hatırlayabiliyorum seni. Ne acı değil mi? Bir kez elimi tuttuğunu hatırlamıyorum ya da öptüğünü veya seninle sinemaya gidip konuşarak etrafımızdakiler rahatsız ettiğimizi ve bundan mutlu olduğumuzu hatırlamıyorum.Oysa sevgililer bunu yaparlar değil mi? Ama biz hiç sevgili olmadık ki be adam. Olamadık... Suçlu ben miydim? Ben hep kendimi suçladım, yıllarca. Evet yıllar sayısını hatırlayamayacağım kadar çok yıl. Ordan bakınca basit değil mi adam? Bir kadın seni sevdi, sana söylemedi, sen ona söylemedin, yaşanmadan bitti belki de en güzel hikayen. Ama bana öyle değil işte adam. Ben o en güzel hikayeyi hep en derinde en içte yaşadım. Her şarkıda seni düşünüp ağladım mesela. Güzel hayaller kurdum. Elini elimde, dudaklarını avucumda hissetmeye çalıştım. Yapamadım. Çok hastaydım mesela, bana bir tek sen lazımdın. Gelmedin. Gelmen gerektiğini de bilmedin zaten. Oysa bilmen gerekirdi. Çünkü kimse benim kadar sevemezdi. Sahi öyle miydi? Ama bunların senin için ne önemi var değil mi adam? Buraya yazılmış belki yıllar sonra varlığından haberdar olmayacağım yazılarımdan biri bu da. Ama bunu oku isterdim be adam. Oku ve anla, seviyorum... Oku ve duy isterdim, senin kulağına ''Seni seviyorum ve sen beni öldürüyorsun.'' dediğimi. Çok bencilce biliyorum ama oku ve acı çek isterdim. Bir gün okumanı dilerim adam, yalnızlığın dibine vurduğun bir gün adımı hatırlayıp benim için ağlamanı isterim. Çünkü ben bilirim çünkü sen ağladığında benim de canım yanardı. Öyle severdim seni be adam... Bilemedin, gittin, tutmadım.
Ama bir gün sende sevilmeyeceksin biliyorum. Bir gün öyle yalnız hissedeceksin ki ne olduğunu şaşıracaksın ve anlayamayacaksın. Ama sebebini ben biliyor olacağım. O gün ben seni sevmeyi bırakmış olacağım da ondan. Sen bunu anlamayıp içine girdiğin gri bulutlarda öylece ölüp gideceksin. Çünkü bugün sıcak hissediyorsa ellerin ben senin ellerini hep avucumda hissettiğim için. Bir gün o elleri bıraktığımda üşüyeceksin adam. Hiç ısınamayacak kadar çok...
Böyle işte adam. Bu kadarlık yazım var son olarak senin için. Beni duygusuzlaştırdın sen adam. Hissedemez oldum ben. Bir gün okursan bir zaman seni nasıl sevdiğimi anlarsın belki. Hoşçakal adam... Hoşçakal sevgilim...
Not: Bir gün beni sevip yanıma gelecek olursan gelme, çünkü o zaman sevmem seni.
Cem Adrian- Hoşçakal