KAÇINCI KAÇIŞIM BU SENDEN TARİHİN DAR PATİKALARINDA...
Kaçıncı kaçışım bu senden
Tarihin dar patikalarında
Oysa kent meydanında kaç
Kırbaçlanmış tutkumla
Başka bir tarih yazdım
Gülüşün kadar sarih
Gülüşün ki
Bilir sırtı şerhem şerhem yarılmış tutkumu
Gülüşün bilir
Gece kuşlarıyla söyleşen
Unutulmuş bir mezhebin
Uslanmaz takipçisini
Ki ay sorgulamaktı işim
Ateş avuçlardım
Üzerine oturarak alay ederdim akkorla
O zaman adımı sapkına çıkardı
Şimdi unutulmuş o ateşperestler kenti
Gülüşün bilir
Kutsal kitaplardan kovulmuş aşk sözlerimi
Bu kaçıncı kaçışım senden
Ki başka bir tarih çıkar söylense
Anımsa
Şafak buğulanıyordu
Bahardı
Şıkır şıkırdı gün ışığında yapraklar
Ve alabilesiye orman
Çiçek
Deniz
Kuş
Rüzgâr
Orada
Bir kucak mavilik olarak
Kendimi mahrum bıraktım senden
Oysa bin yıl aramıştım
Tüm günahları işleyerek
Tüm kuralları çiğneyerek denedim
İnsan olmayı
O tüm sevapları işleyen budist rahip de
Aynı nedenle terk etti bir gece manastırını
Aynı nedenle buluştuk
Tüm kovgunlarla
Herkesin bir sen?i vardı
Belki doğmadan da önce
Ne alın yazısı-ne baht-ne kader
Sadece kaçkınlar ulaşabilir
Yaşamın tüm doruklarına
Zamanın uçurum diplerinde
Çürürken nice aşık kemikleri
Ve yapayalnız bırakarak kutsarken insanlık
En büyük serüvencileri
Onlardı tüm sırları çırılçıplak soyanlar
Bütün kaçışlarım senden
Aslında aşkımın büyüklüğünden
Ve çilehanesini terk eden müminin
İnsan olma acısına vurgunluğu değil mi
Aklını çelen şeytan
Nice firavun çağların ezemediği
Ey sevmenin bedeli
O vazgeçilmez keşfetme tutkusu
Can pahasına
Yine ummanında
Kasırgalarda
En cellat yanlarımla katlederek kendimi
Sana can sundum
Bil ki ben
En bencil yanlarını aşk ilan eden
Sürüden biri değilim
Kerem kerem yanmasını bilirim
Bilim ki
Kimseler anlamadan öleceğim
Kaçıncı kaçışım bu senden
Tüm ölmüş kuşakların
(Çağların omuzlarına karabasan gibi yığılan)
Köhne kurallarına inat
Kıl çadırlara
Ölümün bir kez bile varmadığı mağaralara
Kaçıncı kaçışım...
Parçalanmış ayaklarımla açıldı sana giden yol
Yanışımla çoğaldı bu ateş kasırgası
Ve sana dönüştü yittiğim çöller
Aştığım dağlar-düştüğüm uçurumlar
Doğan gün-açan gül
Unutuşun sonsuzunda kuduran rüzgâr
Yıldızlar
Pırna pırna yıldızlar
Ve bazan ay bildim seni
Kimi zaman denizlere giz katan esrar
Yine iklimindeyim
Tüm kaçış yolların ezberimde
Sonsuz labirentinde döndüm dövündüm
Sana ulaşan yolu
Bilemedin sen bile
Hangi kara lanet bin yıllar önce
Bize kavuşmayı haram kıldı
Sevgilim söyle...
adnan durmaz