Anlamalıydım ben üzüldüğümde kılını kıpırdatmamandan, sadece işin düştüğünde aramandan.

"N'aber, nasılsın" lâfının arkasına "Bir görüşelim mi?"
ekleyememenden, anlamalıydım sevgisizliğini...
Ben, seni görmek için sınırlarımı zorlarken, senin umursamamandan, alaycı konuşmalarından, ya da senden vazgeçerim diye korkup önüme bir parça yem atmandan anlamalıydım... Ben, hayatta hiç kimseye bu kadar sabırlı bu kadar mülayim davranmamıştım oysaki.

Severdim özgürlüğümü, asi olmayı, bir bardak sudafırtınalar koparmayı, kimseye hesap vermemeyi... Bir bunları severdim bir de seni sevdim...

Sevgilin değil sevdiğin olmayı istedim....

İlk defa biri benden hesap sorsun istedim, bir açıklama beklesin.
Bu biraz açık değil mi ya da "Hayır bir yere gitmiyorsun, evde oturuyorsun" dan başka bir şeydi bu... Beni sorgula, duygularımı sorgula istedim. Olmadı...

Ne kadar da kolaydımsenin için, ne kadar dazahmetsiz...
Tabiiki, bocalardın, emindin düzgün insan olduğumdan hayatında hiç karşına çıkmamış kadar düzgün, emindin seni çok sevdiğimden ve düşündüğümden;

öyle olmasaydı her probleminde ilk beni arar mıydın?
Nedenleri, niyeleri merak etmedim hiç, inan etmedim...

Bu kadar sevgisizliğinde seni nasıl bu kadar sevdim, onu merak ettim. Benim için ne düşündüğünü, beni nasıl gördüğünü, sendeki beni merak ettim... Artık hayal kurmuyorum, geçmişe bu kadar bağlı olmamın sebebi; o zaman çok mutlu olmam bunu biliyorum...

Şimdi tekrar başlasak da, yalnızlığı paylaşsak da sana gönlümüaçabilir, gözüm kapalı güvenebilir miyim sanıyorsun? Şimdi artık tek başınayım... Hiç değilse hakkını veriyorum yalnızlığın. iki kişilik kocaman bir boşluktansa sensizliği ve yalnızlığı yeğlerim...
Artık kendimi görmemek için aynalara bakmıyorum, üşürüm diye kazağını giymiyorum,
ağlarım diye türkü söylemiyorum.
Belki de sen haklısın!

Artık ben bile kendimi SEVMİYORUM...