Tekrar üzülebilirim korkusuyla sıfır insan ilişkileri. Geçmişte yaşanan pişmanlıklar nedeni ile etrafımızda duvarlar, hayattan soyutlanmalar...

Oysa şunu da biliyoruz, büyümenin zevkini tatmak istiyorsak, acıların büyüğüne kendimizi hazırlamalıyız. Daha az acı istiyorsak, boyutlarımızı küçültmeli, bazı zevklerden vazgeçmeliyiz.
Kimler daha emniyette, kimler daha rahat ve mutlu biliyor musunuz?
Sığ denizleri olanlar, çocuklar ve sıradan insanlar.
Acıların mükâfatı sadece büyüme değildir. Bir de güç verir insana. Gururlu bir yüceliğe erişmek için fırtınalara göğüs gerebilmelidir bir ağaç.
Yaşarken yanlış kartları çektik. Ya da yanlış yolları seçtik. Keşke hayat sorularının da test sonundaki gibi bir cevap anahtarı olsaydı. Baksaydık, öğrenseydik…
Ama hayat doğru cevapları olmayan bir sınav sanki değil mi?
Hayatımızı yaşarken bize yön veren kendimiz miyiz?
Yoksa bu hedefler kültürün, yaşadığımız ortamın, soluduğumuz havanın içinde mi?
Kendimizin kendi hayatımız üzerinde ne kadar etkisi var?
Ne yapsak da en az %50 si şans işte.
Yarın Tanrı çıkıp yeryüzündeki insanlara seslenseydi, hepinizin mutlu yaşamasını emrediyorum deseydi, insanlar ne kadar şaşırır, nasıl ne yapacağını bilmez öylece ortada kalırlardı…
Geçen zaman…
Ve Tanrı emretti
MUTLU OLUN
Cesaret
Korkmayın acıdan
MUTLU OLUN
Yağın yağmur gibi
Sonra tekrar gökyüzü
Ama çisil çisil
Ama barajlar dolusu
Ama akan ırmaklar dereler gibi
Kısa kısa
Her ne ise işte
Yolunu bulun
MUTLU OLUN