Uzay bilimcileri araştırmalarını sürdürdükçe engin, uçsuz bucaksız evrenin içinde insan cüssesinin küçüklüğü bir yana, dünyanın bu sonsuzluğa kıyasla küçüklüğünü bize haber veriyorlar. Sonsuzda bir hükmü karşısında âdeta bizi acziyeti idrake davet eder gibi. Elimizi başımıza dayayıp küçüklüğün hayretiyle kendimize davet eder gibi.
Evet, dünya da sonsuzda bir hükmüyle sıfıra eşit. İnsan da... Bu orandaki kaçınılmaz eşitliği Matematikçiler daha iyi bilir. Zira gerçekten sonsuzda bir sıfıra eşittir. Şimdi sonsuzdan yere inelim. Dünyaya ayak bastığımız yere. Almış başını gitmiş kinlerin, düşmanlıkların olduğu kalabalık ve kuru gürültülü yere. Binlerce yıl öncesinin hesabıyla içinde bulundukları tek ânı zehir eden bir hükümündeki biz insanların âlemine dönelim.
Bunca gürültünün bir sıfırdan çıkması ne kadar da mânidar. Herkesin ilk başta bir kargadan öğrendiği çukura düşeceklerini bile bile... Dağlara yükseltemediği başını bir mezara sığdıracağını bile bile... İddia ettikleri hakikatlerine rağmen yakalarındaki sıfır hükmünden kurtulamayacakları ne kadar da mânidar. İnsan sonsuza kıyasla bir sıfır hükmünde. Bu yazımda tüm cümlelerimin ardından bu cümleyi zikretmek istiyorum aslında. Zira beynimizin algıları bu sıfır hükmünü kabullenmeye ne hikmetse kapalı. Bu gerçeği ısrarla hatırlatmalı. Bunu kabullenmeli. Zira ne dünyadan kaçabilir. Ne de sıfır hükmünün gerçeği olan bir mezardan.
İnsanın âdeta heves, tutku ve iddialarıyla şişirdiği bir balon gibi dünya. Yine vurguladığımız sıfır da ne hikmetse bu balon havasında. Ne var ki bir balon ne kadar şişerse o kadar patlamaya hazırdır. Ne kadar büyürse büyüsün onca hacminin bir zerresine değen incecik bir iğnenin ucuyla zarar görecek durumda... Bunlar mezaci gerçekler değil. Herkesin göstergesi içinde olan vicdanında...
Sayılar âlemine bakınca hiçbir rakam önemsiz değildir. Sayı ve hesap üzerine bina edilen bu dünyada ister fiziki âlemde olsun ister metafizik açıdan bakılsın her zerrenin olması gerektiği yerde bulunduğu gibidir bu denge. Evet asla bir, üç ile toplanınca iki etmeyecektir. Ve biz ne yaparsak yapalım, sonsuz karşısındaki küçüklüğümüze ne kadar kıymet biçersek biçelim hiçlik anlamına gelen sıfır hükmümüzden kurtulamayacağız. Öyle ise ne için var edildik. Bu şeklen de hükmen de sıfır etkisindeki dünyanın içine yerleştirildik. Nedir bu evcilik, mahallecilik, bencillik oyunları!
Ben, bize verilen ölçme tartmayı bilen bu aklı kullanmamız gerektiğine inanarak cevabı yine hesap ve kitap ölçüleriyle bulabileceğimize inandığım için böylesi bir başlıkla yazmak istedim bu gün. Zira bir problem var. Ve bu problemi çözecek veriler var. Ve o denli düzgün veriler ki bunlar sonuç küsuratlı değil tam çıkıyor. Bu problemdeki bütün değerleri soruyu soran biliyor. O yüzden öğrenciliğimin haklarıyla öğretmenimi dinlememem gerekiyor. Zira dinlemeyince rakamların yerini değişiyorum bazen. Oyun oynadığım rakamlarla birin yanına koyduğum sonsuz sıfırlarla kendime değer biçiyorum... Elhasıl akıl büyük nimet. Zira hesap çok hassas. Problemleri keyfinizce çözmeyin derim. Sıfır hükmündeki küçüklüğümüzü unutmamak dileğiyle...