İnanmazdım okula, camiye ve kışlaya siyaset girmemesi gerektiğine. Güç oldu ama inşallah geç olmamıştır…

“Müslüman müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez ve zalime teslim etmez” hadisi şerifine rağmen ortada ne kardeşlik var ne de zulmün önüne sapasağlam bir set gibi gerilecek sulh! Her geçen zaman yeni kutuplaşmalar türetiliyor. 1970’lerden sonra sağ-sol, 1980'lerden sonra Türk-Kürt, 90’lardan sonra Alevi-Sünni, 2000’lerden sonra laik-anti laik kavgası boy göstermeye başladı. Aynı çatı altında birleşmiş olan kardeşliğimizi baltaladılar. Bunun en büyük nedeni de siyasetin girmemesi gereken yerlere bulaşmasıdır.

Bir ülkenin en büyük hazinesi, o ülkenin geleceği olan çocukları ve gençleridir denmiyor mu sürekli? Bu çocuklara okulda eğitim-öğretim yerine siyasi olaylarla meşgul ederseniz -ki yıllarca bu yapıldı- gelecekte eğitimsiz, bomboş ve sürü psikolojisiyle güdülmeye hazır bireyler oluşur. Bu sürüye kendi emellerinin doğrultusunda giden insanların hükmetme ihtimali gayet yüksektir. Çocuk zaten halkın siyaset kavgalarının arasından geliyor. Bir de okulda yapılınca bu iş, ortada ne eğitim kalır ne de öğretim. Öğretmen öğrencinin kasındaki düşünceye ters düşerse, sevgisini kaybetmekle kalmaz nefretini de beraberinde kazanır.

İnsanoğlu nefret ettiği kimseden hiçbir şey almak istemez.