Bir elinde bavul, bir elinde sevgilinin eli...
Biri der 'git', biri der 'kal'.
İşte hem yarım gidersin hemde yarım kalırsın...
...

Davul sesinden daha korkunç ve çok daha iğrenç bir ses keşfettim;
"Bavul sesi"..!
Gitmenin iki tekerlekli ve ağır, apağır olanı.

Zamanın biter ve gitmen gerekir, hayır hayır ölümden bahsetmiyorum,
Ama en az onun kadar soğuktur gitmek...
Hazırsındır artık sende bavulun kadar, gitmeler seni, sende bavulunu çekersin.
Önce onu sonra içini çeke çeke gidersin.

Herkes susar, cümle kurmaktan korkar diller,
'elveda'yı olduğunca sona saklamaktır çaba, bu yüzdende susulur.
"Gitmek" yüklemini yasaklarsın cümlelerine ama nafile...
Kesilmiş bir biletin vardır cebinde ve adeta itekler seni
'zaman doldu gitmelisin' der gibi.
Biletin gibi susmayan birşey daha vardır, bavulun...
Bağıra bağıra 'gidiyorum' der sanki dalga geçer gibi ardından.
Onunla birlikte geride sürüklediğin yaşanmışlıklarında cabası...
Her türlü koyar gitmeler...

Neyin var neyin yok bavuluna sığdırırsın,
Kalbine sığdıramadıkların kalır egzoz kokulu otobüs peronlarında.
Sen susarsın, o susar, otogar susar, aşk susar...
Cam kenarı koltuk tek telafindir artık 'can kenarından' ayrılırken...
El sallamayıda beceremiyorsan, hüzünle doldurduğun ceplerine koymalısın.
El'vedalarda el olmasa da vedadan kaçamıyorsun ama...

Her ne kadar 'gelmek için gidiyorum' desen de;
bir kere demişsindir 'gidiyorum' diye...
...




Bir elinde bavul, bir elinde yalnızlık.
Biri der 'git', biri der 'hoşgeldin'...
İşte yine geldiğinle gidersin, gittiğinle kalırsın...