Atatürk'le 3 yıl Harbiye'de aynı sırada Erkan-ı Harbiye'de beraberce okumuş ve aynı yılda mektepten mezun olmuş olan Kemal Ohrili arkadaşımız Mustafa Baydar'a Atatürk'e dair hiçbir yerde bulunmasına imkan olmayan çok kıymetli hatıralarını yazdırmıştır.
İnkılap tarihimiz için en hakiki bir vesika olan bu şayanı dikkat ve emsalsiz hatıraları bu sayımızdan itibaren kıymetli okuyucularımıza sunmakla büyük bir bahtiyarlık duymaktayız.
Mustafa Kemal'in Harbiye Mektebindeki hayatı muntazam ve arkadaşlariyle gayet samimi geçmiştir. Bu okulu bitirdikten ve Erkan-ı Harp namzedi olarak mülaazımlık rütbesiyle Erkan-ı Harbiye'ye geçtikten sonra burada da 3 yıl okumuş ve 1904'te Erkan-ı Harp yüzbaşısı olarak mektepten çıkmıştır.
Erkan-ı Harbiye mektebinde geçen hayat tabiatiyle daha serbest olmuştu. Arkadaşlarıyla çok mücamelekar mülatıfekar hayat geçirirdi. Bilhassa cuma günü akşamları mektebe çakır keyif geldiğinden o akşam müzakeresinde arkadaşlarına anlattığı açık saçık latif hikayelerle bütün dikkatleri üzerine çeker ve herkes seve seve çalışmaktan feragat ederdi.
MUSTAFA KEMAL TEVKİF EDİLİYOR
Mektep bitince henüz bir tarafa tayin edilmeden Kumkapı'da arkadaşı ve hemşehrisi Selanikli Tevfik ve Köprülü İsmail Hakkı ile aynı yerde oturmakta idiler. Bu esnada ikametgahlarına gelen ve yüzbaşılıktan matrut Selanikli bir hafiyenin ihbarı üzerine her üçü tevkif edilerek Harbiye Mektebinde hapsedildiler. Bu arada yanlarında bulunan Fransa inkılabına ait kitaplar vesaire yüzünden gerek kendileri ve gerekse iki arkadaşı Yıldız Sarayı'nda Sultan Hamid'in işitebileceği bir odada sorguya çekilmişler fakat tehlikeli bir durum görülmediği için serbest bırakılmışlardı.
OKUDUĞU KİTAPLAR
Mustafa Kemal daha Erkan-ı Harbiye mektebinde iken liberalliği ve ihtilalci fikirleri ile tanınmıştı. O zaman için tehlikeli ve okunması yasak kitaplar onun elinden düşmüyordu. Bu kitapları mektepte arkadaşlarına da verirdi.
M. Kemal'in mezun olduğu sınıf ordulara gönderileceği zaman Genelkurmay Başkanlığı'ndan vaki olan soru üzerine bunlar altışar altışar 2. ve 3. Ordulara talip olmuşlardı. Fakat sonradan yapılan bir jurnal üzerine bu tehlikeli sınıfın böyle toplu olarak aynı ordulara talip olmaları tehlikeli gösterilmiş ve sadır olan İrade-i Seniye ile bunların 2. ve 3. Ordulardan gayrı ordulara tayinleri tebliğ olunmuştur.
Eğer Serasker Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi beray-ı sadakat bu menfi erkan-ı harpleri 6. ve 7. Ordulara gönderseydi vaziyet yeni mezunlar için çok kötü olabilirdi. Çünkü 6. Ordu Irak 7. Ordu da Yemen ve Şam'da bulunuyordu. Bereket böyle bir şey yapılmadı ve çiftler çifte tekler teke olmak üzere 4. ve 5. Ordulara tayin edildiler. Bunun üzerine Mustafa Kemal de 5. Orduya düşerek Şam'a gitti.
Orada geçirilecek hayat o zamanki nizama göre piyadede 8 süvaride 8 ve topçuda 8 aylık bölük komutanlığı vazifesi görmek ve ondan sonra da Erkan-ı Harbiye'ye geçmekti! Son stajını bitirdiği bir sırada adaşı bulunan Erkan-ı Harp yüzbaşısı Kemal namına gelmiş bir izin kağıdıyle (Kendisine izin kağıdı gelen zat başka bir mazeretle o sırada Rumeli'ye gittiğinden bu izin kağıdı boş kalmıştı) Selanik'e geldi ve orada Ferik Esat Paşa'nın vekalet ettiği müşiriyet erkanı harbiyesine tayin edildi. Ayrıca Selanik-Üsküp şimendifer hattına da hat müfettişi oldu.
İhtilalci ve inkılapçı olan bu zat İttihat ve Terakki'ye de bağlı bulunduğundan gerek Selanik'te ve gerekse seyahatlerinde inkılap propagandası yapmakta idi. Fakat İttihat ve Terakki'de asıl nüfuz orada evvelden çalışmaya başlamış rütbeleri yüksek olan ve aynı zamanda birçok vazifeler ifa etmiş diğer Erkan-ı Harbiye ümerasından olduğundan bunların yanında kendisi kolayca aynı nüfuz ve mevkiye ulaşamıyordu. Bu hali doğuran diğer en mühim bir sebep de kendisinin fazla liberal olması idi. Bununla beraber taraftarları günden güne çoğalmakta idi. Hürriyet ilanında İttihat Terakki'nin başında bulundu. Erkan-ı Harbiye'nin ileri gelenleri şunlardı: Manastırda Erkan-ı Harp kaymakamı Selahattin Hasan Tosun Binbaşı Enver Ali Fethi ve Selanik'te Erkan-ı Harp binbaşısı Cemal Vilayet-i Selase Müfettişliğinde Binbaşı İsmail Hakkı ve Selanik Mıntıka Kumandanlığında Binbaşı Hafız Hakkı Üsküp'te Kolağası Cafer Tayyar Köprülü'de (Selanik ile Manastır arasında) Binbaşı Yusuf Rasih beylerdi. Gerçi zabitan ümera ve kumandanlardan inkılaba hizmet etmiş birçok kıymetli zatlar varsa da biz buarada en mühim işleri görmüş olan erkan-ı harpleri yazıyoruz. Yoksa mesela Kosova'da Arnavutları Şardağı'nda isyan için toplanmışken mahirane idaresi ile hürriyet uğrunda iktidarını gayet iyi göstermiş olan jandarma kumadanı Miralay Galip Bey'i unutmamak lazım gelirdi. Fakat bütün bu erkan-ı harp ümerası içinde Ali Fethi Bey'den başka o da Mustafa kemal'in İttihat Terakki Umumi Merkezi'nde hücuma uğramasının asıl sebebi bu idi.
31 MART VAK'ASI
Fakat 31 Mart vak'ası başladığı zaman Enver Berlin'de Binbaşı Hafız Hakkı Viyana'da ve Ali fethi ise Paris'te bulundukları için kat'i ve seri bir harekete geçerek İstanbul'daki ihtilali bastırmak için 3. Orduyu harekete geçirmek tamamiyle Erkan-ı Harp Kolağası Mustafa Kemal Bey'in azim ve iradesine kalmıştı. Mustafa Kemal o sırada Selanik'te Redif Fırkası Erkan-ı Harbiye Reisi idi. Kumandanı Ferik Hüsnü Paşa idi. Hemen 1-2 gün içinde redifleri toplanarak trenler harekete geçirilmiş ve Hadımköy'e sevkedilmişti. Pişdar olarak vazife deruhte eden Erkan-ı Harp Binbaşısı Muhtar Bey idi. 1 hafta nihayetinde Hüsnü Paşa ve Mustafa Kemal Bey Hadımköy'e gelmişlerdi.
Tam bu sırada yani taarruz hareketi yapılacağı bir zamanda dört bir taraftan birçok kimseler "Hareket Ordusu" namındaki bu orduya iştirak etmişlerdi. Bu sırada Enver Hafız Hakkı Ali Fethi vesaire de orduya yetişmişlerdi. 3. Ordu kumadanı Mahmut Şevket Paşa da yetişince Hüsnü Paşa'nın emir ve kumandası yalnız kendi fırkasına inhisar etmiş bulunuyordu. Bu sebeple cephede birkaç mühim taarruz mıntıkası Enver Hafız Hakkı Ali Fethi Bey'lere intikal etmişti. Bu zevatın gerek rütbe gerek mevki ve gerekse orduca tanınmaları M. Kemal'e nazaran çok daha yüksekti. Mustafa Kemal'in bütün işi başarmak için ilk adımı atmış olması nazarı dikkate alınmadı. Tabiatiyle ordu kumandanlığının ve Erkan-ı Harbiye'sinin irade ve idaresi her şeye hakim oldu. Bunun içindir ki İstanbul'un işgalinde Mustafa Kemal'in ismi fazla söylenmiş olmadı. Zaten muhafazakarlarla olan ihtilafları da tabiatiyle buna müessir olmuştu.
31 Mart vak'ası Sultan Hamid'in saltanatının tebeddülü ile neticelenmişti. Bunda Mustafa Kemal'in hiçbir resmi faal rolü yoktur. Bu tarihi hal keyfiyetinde ordu kumandanı Mahmut Şevket Paşa ve Erkan-ı Harbiyesi ve bu Erkan-ı Harbiye'ye iştirak eden Enver Hafız Hakkı Ali Fethi Bey'ler bundan başka da Meclis-i Mebusan ve Ayan amil olmuştur.
TRABLUSGARP VE BALKAN HARPLERİ
1327 (1911) de İtalyanlar ansızın Trablusgarp ve Bingazi'yi işgal edince Enver derhal Bingazi ve Ali Fethi Trablusgarp'a gittiklerinden Mustafa Kemal de Bingazi'ye gitmiş ve Enver'in kumandasında orada mıntıka kumandanlığı yaparak büyük kahramanlıklar göstermiştir.
Fakat tam bu sırada 1912 yılında Balkan Harbi patlak verince Enver gibi O da oralarını terkederek İstanbul'a gelmiştir.
Bundan sonra Binbaşı Mustafa Kemal Gelibolu Yarımadası'nda teşekkül eden mürettep Kolordu Harekatı Harbiye Şubesi Müdürlüğü'ne tayin olunmuştur. O kolorduda Erkan-ı Harbiye Reisi Binbaşı Ali Fethi Bey idi (Ali Fethi Bey de Trablusgarb'ı bırakarak gelmişti).
Balkan Harbinde zuhur eden mühim hadiselerden birisi de bu mürettep kolordunun Bolayır üzerinden Kavakdere istikametinde bir tarruz hareketi yapmak üzere 10. Kolordu ile teşriki mesaisi idi. 10. Kolordu Bandırma'da olup 3 fırkadan mürekkepti.
Kumandanı da Erkan-ı Harp Reisi Kaymakam Enver Bey idi. Bunlar Mürefte ve Şarköy'e kolorduları ile çıkacaklar ve onların solundan Bolayır'dan hareket edecek olan mürettep kolordu ile (Kumandan Fahri Paşa) Kavakdere istikametinde taarruz edeceklerdi.
Burada ihtiyar edilen bir hata yüzünden teşriki mesai kabil olmamıştır. Teşriki mesai için tevhidi mesai ve bunun için de tek bir kumandanın emrine verilmesi lazım gelirdi.
5 Şubat 1954 tarihli Yeni İnci