Sen; güneşim, nefesim, cennetimsin...!!!



Sen; karanlıklarıma gülümseyen güneşim, acılarımda sığındığım nefesim, gülümsediğimde gamzelerimsin...



Yine güneşin üzerine zifiri karanlıklara örtüldüğü gecelerden sesleniyorum sana...Yıldızların geceye, sevdanın yüreğime vurduğu saatlerdeyim yine..Üç duvar ve duvarlara sinmiş yalnızlık..
İçimde sensizlik yalpalıyor sessizliği...


Ürperiyorum sokağımı işgal eden ayazlardan...Acılarının bağdaş kurup oturmuş yalnızlıklarda dayanma sebebin olan gamzelerimden seni mahrum etmekten korkuyorum...
Sana sığınıyorum..
Göz çukurlarının altındaki ince cizgilere sığınıyorum...



Yüreğimi sana bırakıyorum...
Gece değil gözlerinde yaşanan...Sanki sıcak bir deniz gibi gözlerindeki nem....Bırak ne olur yüreğinden nefes alayım kurak topraklarıma...Bir dem cekeyim hücrelerinin ateşe vurulduğu saatlerde..



Ve
karanlıklar üzerime cullanmadan gözlerindeki güneşi sereyim
karanlıklarıma.
Yağmurların fırtınalara sarılmadan ben yüreğindeki Cennete gireyim..


Hadi ellerini uzat...



Yıldızların icinde yeniden doğalım...
Ummanların derinliklerini korkutmasın seni...Yıldızlara kapat o gülen
gözlerini.




Bu sabah perdeleri açmayacağım gül yüreklim..
Yüreğimde" güneşim" olmuşken yüreğin, karanlıklara gülümsüyorum bir cocuk misali...



Gamzelerimde acan gülüşlerin varken baharlara küskünlügümü ilan ediyorum....Bırak acıların ecel tarlam olsun...Gözyaşların ise son nefesim..Kücücük ellerimle gecelerin koynunda ıslattığın gözbebeklerini silemesem de bırak yüregindeki tüm umutları bir nefes diye içime cekeyim...Aslında bir özür borcluyum sana....
Gözyaşlarından düşen her damlayı yüreğimle öpemediğim icin...



Yüreğine düşen sızıları ve sancıları söküyorum ellerimle...Gözlerini ıslatan yağmurlarla kavgalardayım..Aldırma gömleğimin kan revan icinde olduğuna...Bırak aksın canımdaki nefesim yollarına...Aksın ki gönül bahcendeki kuru toprakları kanımla ıslansın...



Sen uyurken geceleri, ben sana gelmekteyim...
Saclarını çözüyorum kırmızı tokalarından, her teline
yıldızları giydirmek için...



Ben nefesini geceye bıraktığın dudaklarindan bir dem sıcaklık alıyorum..Ne olur kızma , seni öpmek icin değil ; kuruyan dudaklarına Cennetin mis kokan nehirlerini bırakmak icin...



Ve bir gün karanlıklarda kalırsam, gözlerindeki güneşi giydirecegim
gözlerime...Bir gün ayazların icinde uykusuzluğa isyan edersem, yüreğindeki
Cennetin en güzel bahcelerine uzanıp huzuru doldurucağım gecelerime...



Sen "hasretini ve umudunu" ektiğin ciceğe ben her gün yüreğimin denizlerinden sevdamı boşaltacağım...
Ektigin çiçeğe dokunduğun her an ben uzaklardan senin
icin bir beyaz güvercin kanatlandıracağım..Kanatlarında yüreğim, gözlerinde ise gülen gamzelerimin olduğu..




Hadi, uyu ne olur birazdan sabah olacak...Gözlerini kapat..Sanma ki ben seninle uyuyacağım..Sen uyudugun zaman kirpiklerine gökkusagın en güzel renklerini dikmekle uğraşmalıyı..



Ve ki sen güneşe gözlerini açtığında ben karanlıklarda sana ve yüreğindeki günahlarına yanıyor olacağım..Ve sen baharlara gülümserken, acılarla yaralanmış bedenine yüreğimin sevda elbiselerini giydirecegim....



Korkma, sancılarından...Gözlerini kapat sen...Gözlerini güneşe açtığında ben olmayacağım yanında..




Ama ben senin ruhunun en derinlerinde sana yaşıyor olacağım....



" Sen ki gül yüreklim;
Karanlıklarıma gülümseyen güneşim,
Acılarımda sığındığım nefesim,
Gülümsediğimde gamzelerimsin...
Hadi gözlerini kapat yıldızlara.
Ve ben, gözlerindeki Cennetin icinde nefes alıyor olacağım..