''3 kuruşluk insana, 5 kuruşluk değer verirsen arada ki 2 kuruşa satar seni''... veya ...'' Bir insana olduğundan fazla değer verirsen, birgün ansızın farkında olmadan yıkıldığını görürsün.''

Ne acı sözler değil mi? İnsani değerlerin, dostluğun, arkadaşlığın, samimiyetin, gerçek sevginin, anlamını, manasını, değerini hatta hazzını bilmeyenlerin yiyeceği bir halttır sanırım bu...

Benim hayat felsefelerimden o kadar uzak bir düşünce tarzıdır ki, nasıl olur da bir insan, böyle düşünceler ve duygular içerisinde olabilir kendini yürekten seven insanlar için, diye hayretler içerisinde kalırım... Bana göre yiyip içtiğin, oturup kalktığın, iyi veya güzel birşeyler paylaştığın anıların, kişilerin hatırı ve hakkı vardır... Böyle insanların birbirleri üzerinde kul hakları vardır...

Bu tür insanlar kanımca, hayatlarında, gerçek acıyla, gerçek kayıplarla, gerçek dostluk ve samımıyetin anlamıyla karşılaşmamış çıkarcı, menfaat peşinde olan insanlardır diye düşünüyorum... Karşılaşmadıklarından dolayı da bu değerlerin anlamını ve kıymetini bilemezler. Kolay bir şekilde dostlarını, arkadaşlarını, kırılıp, kırılmadıklarını düşünmeden harcamak, onların vicdanlarını hiç bir şekilde rahatsız etmeyecektir...

Nasıl bir düşüncedir ki; karşındaki insanın iyi niyetini göremeyecek kadar kör olmak, duyarsız olmak... O insanın iyi niyetine karşılık, kendilerinin yaptığı davranışları onun hakedip etmeyeceğini düşünenemek... ''Herkes hakkettiği şekilde yaşar'' diye bir söz vardır... Fakat anlayana... Gün olur devran döner aynı duruma insan kendi de düşer...
Tabii ki bu değerler yıllar itibariyle kazanılır...

Kötüyü görmeden iyinin,
Acıyı görmeden, mutluluğun değeri bilinmez...

Ben inanıyorum ki bu tip insanlar yaşantılarında bu değerlerin anlamını öğrenecek olaylar yaşadıkları zaman, dönüp arkalarına baktıklarında, onları gerçekten yürekten seven, değer veren insanlara, insani değerler taşıyan kişiliklere karşı yaptıkları hataları, haksızlıkları, hissettirdikleri acıları, pişmanlık içerisinde anlayacaklarına...
Günümüz de insan ilişkileri acı verici boyutta... Kaçan kovalanır, kovalanan kaçar... İnsan değer verdikçe kendini naza çekiyor... Oysa ne gereği var bu davranışların niye kaçasın... niye kovalanasın... Neden sevgisini, özlemini, beğenisini dobra dobra ortaya döken insanın kıymeti bilinmez hatta daha da değersiz olur... Herşeyin sinsice olması, alicengiz oyunlarıyla oynanması neden bu kadar kabul görür... Gizemi yaratan nedir?

Ben bilmiyorum... Çok dürüst, içten, yalansız, samimi ve dobra olduğum için ben hep kaybetmişimdir... Yer yok yani bu tiplere günümüz de...
Lütfen sizlerin hayatlarınız da, sizleri saf, iyi niyet ve samimi duygularla seven, arayan, soran, merak eden , özleyen arkadaşlarınız, dostlarınız hatta bir merhaba bile dediğiniz kişilikler var ise görmezden ve umursamazdan gelmeyiniz.

Biliniz ki, bu zaman da böyle gerçek ve dürüst duygular taşıyan kişilikler bulmak çok zor...