Büyük dünyadaki küçük insanların insanlık olgusunu terk etmesiyle oluşur yalnızlık. Yalnızlık “her şeyin ilacı olan zaman”ın kişiyi terk etmesinden kişinin ölümüne kadarki süreçte olmazsa olmazdır. Hayatın her dönemindeki yalnızlığın tek başına yolculuğudur ilaçsız kalmak…

Kendini güzel, başarılı, hoşgörülü, ahlaklı, bilgili ve kültürlü hisseden ve çevresindeki insanlarda kendisindeki yetkinliği bulamayan kişi çevresini dışlar. Bu kişi yalnızdır. Ahlaksız, kaba ve bilgiyi reddeden bireyi toplum dışlar. Bu kişi de yalnızdır. Bu iki kişinin ortak özelliği toplumun dışında olmalarıdır, dolaylı veya zorunlu olarak.

Farkları; birinci kişiye toplumun ihtiyacı varken kişi kendini toplumdan ayıklamış, ikincide ise toplum, kendine zararlı olanı başından savmıştır. Her iki durumda da toplum suçludur. Çünkü toplum bilene tatmin edici saygıyı göstermemiş, bilmeyenin topluma kazandırılması konusunda gereken özeni göstermemiştir.

Uçurumun ucundaki BİR kişinin sıcak bir kucaklaşmaya muhtaçken aradığını bulamamasıyla gövdesini boşluğa bırakmasıdır yalnızlığın en şiddetli somut etkisi. Günbatımını son kez izlerken kendini kaybetmesi, gözlerinden sıcak yaşlar akarken derinliğini göremeden hissettiği uçurumda, boşluğun hazzına kötümserlikle vararak yok oluştur yalnızlığın hazin sonu.

Hani çay karıştırmanın da bir adabı vardır. Kaşık bardağın derinliklerinde dönmelidir karıştırma esnasında. Ancak bu teknikle çay size kendini en güzel haliyle ikram eder. Bir de yanlış karıştırma tekniği olan yüzeyden karıştırma vardır. Bu karıştırma tekniğinden alınacak muhtemel sonuç, çayın bardaktan taşmasıdır…

İnsana yaklaşmak da çaya yaklaşmaktan pek de farklı olmamalıdır aslında. Karşınızdaki kişinin kim olduğunu, nelerden hoşlandığını, kimleri sevmediğini unutun. Sadece onun size kendisiyle ilgili vermek istediklerini alın. Onu hafife almayın, asla. Ona derin olduğunu, gizli bir hazine olduğunu hissettirin.

Ona yalnız olmadığını hissettirin. Çayınızı sıcakken tek yudumda içebilir misiniz ya da soğuduktan sonra çayınızı içer misiniz?

***

Julius Caesar – William Shakespeare
Perde 1 / Sahne 3

Cassius;
O zaman ben de bilirim
Bu hançeri nereye giydireceğimi.
Cassius kurtarır Cassius’u kölelikten.
Bununla, tanrılara şükür, güçsüzler güçlenir;
Bununla, tanrılara şükür, zorbalar devrilir.
Ne taş kuleler ne tunç duvarlar,
Ne havasız zindanlar ne zincirler
Bağlayabilir insan kafasındaki gücü.
Ama can usandı mı dünya nimetlerinden
Kendi kendini azat edebilir her zaman
Ben bildiğim gibi herkes de bilir ki
İnsan kendi payına düşen zorbalık yükünü
Kaldırıp atabilir dilediği zaman.