Huzur romanının yazarı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ilk gerçek Türk romancısı saydığı Halit Ziya Uşaklıgil, yazın yaşamına çeviriler yaparak ve mensur şiirler yazarak başladı. İlk romanı Sefile, Nevruz dergisinden sonra (1884) yine arkadaşlarıyla birlikte çıkardığı Hizmet gazetesinde tefrika edildi (1886).
Servet-i Fünun topluluğuna katıldığı yıllarda –ki o zaman 26 yaşındaydı – gerek dil ve anlatımı gerekse özü açısından döneminin en başarılı ürünü olan Mai ve Siyah’ı verdi. Hemen ardından Aşk-ı Memnu romanını yazdı. Bu iki yapıt, onun romancılığının doruk noktası olduğu gibi, çağına da damgasını vurdu ve Türk romanının gelişim çizgisinde yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Ayrıca yine bu iki yapıtı ile Halit Ziya, Batılı anlamda realist akımını benimseyen ve bunu başarılı bir şekilde romanına aktaran ilk Türk romancısıdır. Gönül rahatlığı ile onun tam bir realist olduğunu söyleyebiliriz; hatta Türk edebiyatının ilk realist simasıdır çünkü ondan önce herhangi bir Batı akımını tam olarak benimseyen bir yazar yoktur. Gerçekten de gerek Mai ve Siyah’ın başkahramanı Ahmet Cemil’in dünyasını verirken, gerekse de Aşk-ı Memnu’da Boğaziçi’nde yaşayan geçim kaygısından uzak belli bir toplum katının insanları sergilerken, kendinden önceki anlatıcılığın ötesine geçemeyene denemeleri aşmıştır.
Gariptir ki Halit Ziya, natüralist yazarlara özgü olan soya çekimi, Aşk-ı Memnu romanının başkahramanı olan Bihter’e uygulamıştır. Bihter’in annesi babasını aldatmıştır. Bihter ise annesi gibi olmayacağına yeminler etse de daha sonra annesinin yaptığından daha kötü şeyler yapmıştır. Bu da Bihter’in annesinden kaçmasının imkansız olduğunu göstermektedir. Bunda, sevdiğini söylediği Fransız realistlerinin ve natüralistlerinin ( Balzac, Stendhal, Flaubert, Zola, Daudet, Goncurt Kardeşler) etkisini aramak gerekir. Her halükarda onun Batı’yı sindiren ilk birleşimci olduğunu söylemek de yanlış olmaz.
Atilla Özkırımlı Halit Ziya için şu tanımlamayı yapmıştır : “Psikolojiye yönelen ama toplumsal çevreyi atlamayan; gözleme dayanan ama yalnız gördüklerini anlatmakla yetinmeyen; olay örgüsünü önceden kuran ve bu yapının içine kişilerini yerleştiren bir romancıdır o.”
Dili ağır ve anlatımı süslü olmakla birlikte, roman dili diyebileceğimiz bir biçim devrimini gerçekleştiren kişidir. Belki de tek, ama en önemli eksiği kişiyi öne alması, bireysel mutluluk temine çokça bağlanmasıdır. Bu tutumu hayata açılmasını engeller.
Ahmet Hamdi Tanpınar ise bu konuda şunu söylemektedir: “ Eseri vâzıh (açık), köklü bir cemiyet görüşünün etrafında toplanmaz. Onun içindir ki bu eserde özenilen hayat modalarının yanı başında o da zaman zaman ve parça parça olmak üzere asıl cemiyet genişliğinin girdiğini görebiliriz. Devrini doğrudan doğruya değil, bazı esas unsurların yokluğu ile veren yazarlardandır”
Halit Ziya Uşaklıgil, sadece romanları ile değil genç yaşta verdiği eleştiri-inceleme türündeki yetkin eseleriyle de göz doldurmaktadır.
Henüz 18 yaşındayken 1885 yılında Fransız Edebiyatının Nümune ve Tarihi adında bir antoloji yayınladı. Bu eser, antoloji niteliğinde olmasının yanında o yaşında Fransız edebiyatını bu kadar yakından tanıması oldukça şaşırtıcıdır.
1889 yılında 22 yaşında Hikâye ve Temaşa adında bir eleştiri - inceleme yayınladı. Bu eserinin Hikâye kısmı basıldı. Hikâye adlı eserinde Hayalciler dediği romantikleri, Hakikatçiler ile yani realistlerle kıyaslamaktadır. Yalnız bu kıyasında her iki düşüncenin de tüm yönleri ortaya koyulmuş ve Halit Ziya, açık bir şekilde realistleri desteklemektedir. Bu kadar kapsamlı bir eserin henüz 22 yaşında bıyıkları terlememiş birisinin yapmasını bırakın, 30 yaşında edebiyat alanında yetkin olan birisinin yapması bile şaşırtıcı olacaktı.
Bu Türk aydını 1912 yılında 45 yaşında, yani sanatının ve fikrinin en olgun zamanında art arda şu eseleri yayınlamıştır:
- Yunan Edebiyatı
- Latin Edebiyatı
- Alman Tarih-i Edebiyatı
- Fransız Tarih-i Edebiyatı
- İspanya Tarih-i Edebiyatı
1938 – 1955 yılında ise Sanata Dair adlı eseri ile sanat hayatını, sanat hayatını etkileyen düşünceleri müthiş bir bilgi birikimi ile sunmuştur.
Sonuç olarak;
Halit Ziya, bilgisiyle, bilgisini servis edişi ile edebiyat dünyasının devlerindendir. Türk Edebiyatı hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler, mutlaka onun iki temel romanını okumalıdır. Halit Ziya’sız bir Türk edebiyatı, düşünülemez.