Omurga'nın Yana Doğru Eğriliği (Skolyoz)


Skolyoz, omurga'nın göğüs (thoracic) veya bel (lumbar) bölgelerinde görülebilen, yana doğru eğriliğidir. Tek başına olabileceği gibi, kifoz (arkadan öne doğru anormal bir eğrilik) ile beraber de görülebilir (Kifoskolyoz).

Skolyoz 3 şekilde ortaya çıkabilir:
Doğuştan olabilir (konjenital). Bu durum genellikle omurgadaki bir kusura veya birbirine kaynamış kaburgalara bağlıdır.
Polio (çocuk felci), beyin felci veya kas distrofisi (erimesi) gibi durumlara bağlı olarak kasların felci sonucunda oluşabilir.

İdiyopatik (nedeni bilinmeyen) olabilir. Daha önce düzgün olan bir omurgada, bilinmeyen bir nedenle ortaya çıkabilir.




İdiyopatik skolyoz en sık görülen formudur ve kalıtsal bir nedeni olabileceği düşünülmektedir. En sık olarak genç kızlarda, ergenlik çağının hızlı büyüme döneminde ortaya çıkar. Muayene sırasında, bir omuzun diğerinden daha yukarıda olduğunun farkedilmesi durumunda skolyoz olabileceği düşünülebilir. Şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde, ortaokul ve lise öğrencilerine skolyoz taraması rutin olarak yapılmaktadır ve bu sayede birçok skolyozlu gence erken tanı konabilmekte ve vakit kaybedilmeden tedaviye başlanabilmektedir.


Uzun süre oturma veya ayakta durma sonucunda omurgada yorulma olabilir. Bağların tarhiş olması sonucu devamlı ağrı duyulabilir. Omurga yana doğru eğildikçe, dengeyi koruyabilmek amacıyla, ters yöne doğru ikinci bir eğrilik oluşabilir. Omurgadaki ilk eğrilik ne kadar büyük ise, büyüme tamamlandıktan sonra durumun daha da ilerlemesi olasılığı o kadar fazladır. Aşırı skolyoz (omurgada 60 dereceden daha fazla eğrilik) solunum problemlerine neden olabilir.

Bulgular:


Omurganın yana doğru eğriliği
Omuz ve kalçaların simetrik durmaması

Birinci eğriliği karşılayıcı ikinci bir eğri varlığı

Sırt ve/veya bel ağrısı

Yorgunluk

Nefes darlığı




Fizik muayene sırasında, hasta öne doğru eğildiğinde eğrilik daha belirgin gözükür. Farklı pozisyonlarda omurga röntgenleri ve skolyozometre (omurganın eğrilik miktarını ölçen bir alet) ölçümleri, skolyozun miktarını belirleyebilmek için yapılabilecek testlerdir.

Tedavi, eğriliğin miktarına ve kemik büyümesinin hangi aşamada olduğuna göre belirlenir. Birçok skolyozun (30 dereceden az olanlar) tedavisine gerek yoktur, fakat 6 aylık aralarla izlenmesi gerekir. Tedavi alternatifleri arasında: egzersiz, sırt kuşağı kullanımı, ameliyat veya bu tedavilerin bir kombinasyonu düşünülebilir. Tedavi, erken başlandığı ölçüde başarılı olur.

Hafif, yani 30 dereceden az eğriliklerde, gövde kaslarını kuvvetlendirici egzersizler, eğriliğin artmasını önlemede yeterli olabilir.



Milwaukee kuşağı adı verilen bir kuşağın kullanılması da skolyozun ilerlemesinin önlenmesinde etkilidir, ancak çok uzun söre kullanımı gerekir. Bu kuşak ile omurga asimetrik basınçlara karşı desteklenir ve kuşak, hasta büyüdükçe, vücuda uyum sağlıyacak şekilde modifiye edilebilir. Kuşağın, geç ergenlik döneminde, kemik büyümesi durana kadar kullanılması gerekir. 30 ila 50 derece arsındaki omurga eğrilikleri, kuşak kullanımı ve egzersizler ile kontrol altında tutulabilir.

40 derece veya üzerindeki skolyozlarda, eğrilik kemik büyümesi durduktan sonra da artmaya devam edebileceği için, genelde ameliyat ile düzeltme gerekir. Cerrahi yöntemlerden biri, eğriliğin artmasını önleyen, ancak omurganın hareketliliğini de kısıtlayan bir metal çubuk yerleştirilmesidir (Harrington çubuğu). Cerrahiden sonra, omurgayı stabilize etmek için kuşak kullanımı gerekebilir.

Tedavilerin getirdiği sınırlamaları duygusal olarak kabul etmek, genelde ergenlik çağındaki gençler olan hastalar için zordur. Tedavinin bu zorluklarına alışmada, duygusal destek önemli rol oynar. Fizik tedavi uzmanları ve ortopedistlerin, hastalara tedavi yöntemlerini açıklamaları ve kuşağın vücuda rahat oturmasını sağlamaları, hastaların tedavi planına uyumunu arttırır.

Hastalığın seyri ve tedavinin nasıl bir sonuç vereceği, eğriliğin yerine ve miktarına bağlıdır. Eğrilik ne kadar fazla ise, büyüme durduktan sonra eğriliğin artma şansı da o kadar çoktur. Tedavi edilmeyen aşırı skolyozlar, azalan akciğer kapasitesine bağlı olarak kalp ve akciğer problemlerine, sırt ağrılarına, fiziksel bozukluklara, omurganın dejeneratif artritine ve siyatik'e neden olabilirler.

Eğriliğin kendisinin veya uygulanan tedavi yöntemlerinin, duygusal problemlere veya kendine güvenin azalmasına neden olabileceği unutulmamalıdır.