Artık gidiyorum.
Olmayacağım artık yanında. Göremeyeceksin asi bakışlarımın inatçı sevdasını.
Dokunamayacak artık ellerin tenime.
Duyamayacak kulakların titrek, ürkek ses tonumu.
Çünkü gidiyorum ben.
Hem de dönmemek üzere! Çok defalar söyledim gidiyorum diye ama gidemedim.
Anıları, yaşananları terk edemedim.
Bakışlarım değdi hep kalbinin pişman köşelerine sana son sözcükleri hiç söyleyemedim...
Yağmur oldu gözyaşlarım her veda öncesi tüm şehri ıslattı...
Ve benim ayaklarım gitmelere hiç cesaret bulamadı!
Ama...
Artık gitmem gerekli.
Çok yoruldum.
Çok tükettim bir şeyleri.
Ama içim dayanamıyor artık ardımda bırakıyorum seni. Gitmek istiyorum. yol almak sonsuzluklara, kaybolmak sonsuzlarda...
Sensiz olmak istiyorum ben artık.
Bir daha yüzünü dahi görmemek üzere gitmek! Umarım gülümseyebilirsin yine eskisi gibi, sana dokunan ellerimin sıcaklığını hissedemesen de yüzünde...
Umarım demli bir çay eşliğinde edilecek sohbetlerin olur yüreği mavi tüm dostlarla. Ve umarım ben olmasam da hayatla dalga geçebilirsin tüm vurdumduymazlıkları üstlenip...
Hep düşünmeden konuşmak, söyleyeceklerimin kalbini acıtıp acıtmayacağına aldırmadan içimden geçenleri bir çırpıda yüzüne karşı söylemek ve yüzünün alacağı şekli, bakışlarının alacağı hali görmek istemişimdir.
Ama hiç yapacak cesareti bulamadım kendimde. Başkalarının canını yakmaktan ölesiye korkan aykırı bir kalbim var benim...
Ben kadar yaralanmanı istediğim her vakit de karşıma çıkan hep kalbim oldu, vicdanım oldu...
Şimdi gidiyorum ama yine de vicdanıma ihanet edemiyorum.
Ve vicdanımla savaşacak cesaretim olmadığı için sevdiğim; söyleyecek sözlerimi gözlerimde doldurup gidiyorum. Zamanı gelince senin olmadığın bir zamanda ve yerde azat edeceğim hepsini...
Benden sonra iyi olmanı istesem de bunu görme şansım olmayacağı için çok da fazla önemsemiyorum.
Kendine dikkat et diyorum. Görmesem de belki hissederim diye...
Mutlu olmanı isterim benden sonra da yaşanan o güzel anıların hatırına.
Seninle geçirdiğim, -tükettiğim- tüm o güzel anıları, gülüşleri geride bırakarak...
Tüm o sözleri, söylenenleri, yaşananları uzaklarda bırakarak...
Sesini, yüzünü, kokunu, dokunuşunu unutarak... Seni unutarak...
Arkama bile bakmadan, geri dönmemek üzere, hiç dönmemek üzere gidiyorum.
Ve kendine dikkat et diyorum. Belki yaralı gülüşlerinin sesini duyarım diye gittiğim o yerlerden!
ALINTI