Glisemik indeksi düşük gıdalarla beslenince insülin hormonunda azalma ve enerji artması oluştuğu gibi yağ depolanması azalır ve mevcut yağlar yakılmaya başlar.
Sonuçta da kilo kaybı oluşur. Düşük glisemik indeksli beslenme, hem doygunluğu hem de yağların yakılmasını artırarak kilo kaybını iki mekanizmayla sağlar. Düşük glisemik indeksli gıdalar yüksek glisemik indeksli gıdalara göre daha uzun süre tok tutar ve bu nedenle sonraki öğünde daha az yemeyi sağlar. Bir yemekteki glisemik indeksli oranını yüzde 50 artırdığınızda doygunluk hissinde yüzde 50 azalma olmaktadır.
Diğer diyetlere karşılık Glisemik İndeks Diyeti’nin faydalı olmasının nedeni, insülin direncini kırmasıdır. 1.200 kalorinin altında diyet yapmak insülin direncini artırır ve kilo aldırır. Kilo vermek için acıkmanın ve tatlıya saldırmanın önlenmesi gerekir. Bunun yolu da düşük glisemik indeksli gıdalarla beslenmekten geçmektedir.
• Fazla kilolarınız canınızı sıkıyorsa…
• İştahınızı kontrol edemiyorsanız…
• Diyet yapmanıza rağmen vücudunuzdaki inatçı yağlar bir türlü erimiyorsa…
• Göbeğiniz hayatınızı zorlaştırıyorsa…
• Yürürken nefes nefese kalıyorsanız…
• Sürekli stresliyseniz…
• Sık sık hipoglisemi atakları yaşıyorsanız…
• Metabolizmanızın yavaşsa…
• Ve gizli şekerden şüpheleniyorsanız…
Glisemik İndeks Diyeti tam size göre…
Bu beslenme modelinde işiniz çok kolay. İştah kontrolü için bağırsakta sindirimi uzun süren ve bu nedenle kan şekerini hızla artırmayan düşük glisemik indeksli gıdaları seçmeniz yeterli.
Ülkemizin önde gelen endokrinoloji, metabolizma ve diyabet uzmanlarından Prof. Dr. Metin Özata, bu kitapta aşırı iştahın ve kilo almanın en önemli sebebi olan insülin direncini ve beslenmede yapılacak küçük değişikliklerle bu direnci nasıl çözebileceğimizi anlatıyor. Alternatifli diyet mönüleri ile her kilodan herkese zayıflamanın formülünü veriyor.