Yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan, o nefeste boğulmaktan sıkıldım.
Yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan, o nefeste boğulmaktan sıkıldım.
İnsan hayata iki anlam yükler,
Biri ağlarken, diğeri gülerken.
-Ve tek bir kere kıymet bilir,
O da elindekini kaybederken
Bazı insanlar tektir, tek yaşar, tek görmek ister hayatı.
Bazen gruplardan, kalabalıklardan daha tehlikelidir, etkilidir bu insan tipi.
Kimseye verecek hesabı yoktur, riskleri sever, hatta sonucunu üstlenir, bedelini de kendi öder.
Kimseye bağımlı değildir, onu anlamak zordur,kimliğini bilmek daha zordur.
Gizeminden ve sırlarından tesadüf sonucu yakalanmadıkça kimsenin onu ele geçirmesi söz konusu değildir.
.
Konu Misal tarafından (17.Eylül.2015 Saat 16:16 ) değiştirilmiştir.
.
Konu Misal tarafından (17.Eylül.2015 Saat 16:16 ) değiştirilmiştir.
.
Konu Misal tarafından (17.Eylül.2015 Saat 16:16 ) değiştirilmiştir.
.
Konu Misal tarafından (17.Eylül.2015 Saat 16:15 ) değiştirilmiştir.
.
Konu Misal tarafından (17.Eylül.2015 Saat 16:15 ) değiştirilmiştir.
"Çıplak değiliz hiçbirimiz."
Ne zaman soyunacağız?
Hepimiz biliyoruz ki hiçbir zaman.
Sahtekar geldik sahtekar gideceğiz.
Ömrümüzün ilk birkaç yılında iyiydik. Önce yürümeyi, sonra konuşmayı,hemen ardından anasının gözü olmayı öğrendik. Öğreniş o öğreniş.
İşin komik yanı, herkes şikayetçi bu durumdan. Ama kimsenin öncü olmak gibi bir niyeti yok.
Olsa ne olacak ki,farkına bile varılmaz. Kim nasıl ayıracak gerçek çıplağı sahtesinden? Herkes oynuyor. Arada kaynayıp gidecek.
Boşverin o zaman.Devam edelim kat kat giyinmeye.
Seviyorsak belli etmeyelim.
Sevmiyorsak seviyor gibi yapalım.
Zaaflarımızı çaktırmayalım.
Derdimizi anlatmayalım.
Beklentilerimizi açık etmeyelim.
Bir gün kullanırlar korkusu.
Bir gün kullanırım hesabı.
İşte bütün mesele bu.
Bütün ilişkilere yansıyor. Belki de en saf gibi görünen ana- evlat ilişkisine bile. En azından evlatlarda sıfır değil.
Hayvan diyoruz ya hakaret etmek için. Aslında ne kadar hayvanlaşırsak o kadar normalleşiyoruz galiba.
Kedilere yemek veriyorum,yine de elimi tırmalıyorlar.Yalakalık yok yani.Mecbur hissetmiyor kendini elimi yalamaya.Ne kaz gelecek yerden tavuk esirgememe, ne de köprüyü geçene kadar ayıya dayı deme gibi bir eğilimleri var.
Ha, diyeceksiniz ki ''Hayvanlar da birbirini yiyor''. Evet. Ama hiç olmazsa kimden korunacaklarını biliyorlar.Karaca mesela.Kaplana rastladı mı biliyor ki gidicidir.
Ben ne bileyim kimdir kaplan? Aslanı,kaplanı,kurdu,hepsi aynı kılıkta.
Siz ayırabiliyor musunuz dostunuzu,düşmanınızı?
Kim sever sizi gerçekten?
Kim dert edinir derdinizi?
Kim kazar kuyunuzu?
Ayırabiliyorum demeyin bana.Habire yaşadığınız hayal kırıklıkları ne o zaman?
Netice olarak.
Hesap kitap.
Tezgah.
Plan.
Kurnazlık.
Sevgisizlik.
Kandırmaca ile örmüşüz anayurdu dört baştan.Yapacak bir şey yok. Bu çarkın içinde dönüp duracağız. Sağlıklı insan olmanın şartı da diyebiliriz buna.
İtiraz edene iyi gözle bakmıyorlar.
Sosyal hayata uyum sağlayamama gibi bir teşhis bile koyabilirler. Tıpta fiyakalı bir ismi vardır elbet.
Neyse, benim sağlığım yerinde sayılır çok şükür.
Ara sıra öğürdüğüme falan bakmayın, tam olmasa da kısmen uyum içerisindeyim.
Ama hepimizi geren bir tarafı da var tabii bu durumun. Kolay değil, yani sabahtan akşama sahtekarlık. Hepimiz stresten çatlıyoruz haliyle.
Neyse ki stresle başa çıkmanın yüzlerce yolu, bu yolları öğreten onlarca kitap var. Derdi veren Allah dermanını da verirmiş. Bu da onun gibi bir şey işte.
Önce ger kendini, sonra gevşet.
Dert de bizde derman da.
.
Konu Misal tarafından (17.Eylül.2015 Saat 16:15 ) değiştirilmiştir.
Şu anda 3 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 3 misafir)