Uzaklara dalıp giden
gözlerin,

Umutları sönen mâsum
yüzlerin,
Alevlerle kucaklaşan
közlerin;
Anlattığı tek şey,



Barajları törpüleyen
sellerin,
Suya muhtâc vahâların,
çöllerin,
Savrulup da toz koparan
küllerin;
Anlattığı tek şey,



Yalın ayak, nasır taban
koşanın,
Bir yâr için, Kaf Dağı’nı
aşanın,
Gözü kara, mangal yürek
taşanın;
Anlattığı tek şey,



Aydınlığa kucak açan
gecenin,
Mehtâpları, kendine
dost seçenin,
Arşınlayıp, sahrâları
geçenin;
Anlattığı tek şey,



Akşam güneş gurûbunu
süzenin,
Sâhillerde tek başına
gezenin,
Urbasında süslü, ürkek
tâzenin;
Anlattığı tek şey,