Hayatın muhteşem 2’lileri ... Çay ve kahve için…


Çünkü;
Çayın kalabalık ile arası iyidir;Kahve yalnızlık ister.
Çay.vazgeçilmezimiz olup insana açılan her kapının çilingiridir;Kahve,ise unutulmamanın timsali..
Çayın,çok iyisini alıp içebilirisiniz ama kötüsünü alsanız da fark etmez gider vardır;kahve nin ise iyisini almadıkça içemezsiniz.
Çay,dünya misalidir.Mevlana misali ‘’ne olursan ol,yine gel…’’diyip,telaşını alır,mutluluğunu paylaşır;Kahve ise asildir,herkese nasip olmaz.arada çıkar sahneye ‘’varlığımı,beni görmediğinde unuttunma’’ cümlesini seslenircesine…Kalbimdesin haberin olsun dercesine…







Çay,samimidir,elini omzuna atıp çeker karşındaki gönülsüzü “Gel vaktin varsa, bir çay…diyerek.;kahve ise ciddi takılır,el kol hareketleri olmaz-olmazda…ukalalığından veya kibrinden değildir bu tavrı sadece anlamındandır.
Çay açık veya koyu içebiliriz


kahveyi ise sadece koyu olmak yakışır,dostluğu saklamak için.





Çay çöp bırakır;kahve ise telve bırakır.Çöpü atar, telve den ise kısmet bakarız

Çay bize her sabah güne merhaba diye seslenen ince belli cam bardakta gelir sade ve gündeliğin temsili olarak,Kahve ise süslemeli,göz nuru porselen fincanlar da gelir gelenekselliği temsili olarak.

Çayı belden kavrarsın,elini yakarsa de yinede enazından bir hüpletirsin,Kahve ise kulptan tutarsın,sanki dostun önünde başım üstündesin diyen kuğu boynunu andıran kulpundan…

Çayhane’yi kullansakta,genellikle kahvehane diye anarız o mekanları.

Çayı demlik demlik içebiliriz;Kahveyi ise 3 fincandan fazlası kafidir.

Çay dibi görmeyi;kahve ise nefis terbiyesini öğretir bize.

Çay tanıdık tanımadık herkes ikram edilir;Kahve ise dostların yanında sadece sevgililerine söz verenlere de ikramdır.Öyle bir ikramdır ki,gelenekleşmiştir;kız istemeye gidildiğinde ikram edilir.Kahve Hatır timsalidir diyip bi ömür beraber olsunlar diye midir bilmem, o gün için özenle hazırlanmış bir tepside ikram edilen fincana ‘’tuz’’ atılır.’’Sevdiğinin elinden zehir olsa içer misin?’’sorusunu sorarcasına tuzu bünyesine kabul eder kahve.Seven bir yudum alıp,taddığında sesini çıkaramaz.Nede olsa iyi günde-kötü günde sözü için oradadır,sabreder ve içer.Çünkü, sevdiğinine olan sevgisi bir de kahveye olan hürmeti söz konusudur.–henüz,böyle bir tecrübem olmasa da hayali senaryo böyledir diye düşünüyorum sadece düşünüm o kadar yanlış anlaşılmasın

Çay her yıl Haziran-temmuz aylarında beyaz renkli ve güzel kokulu çiçekleriyle mahsülünü vermektedir;kahve ise ekildikten 3 yıl sonra ilk mahsülünü vermektedir ve bu süreç sonra uzun yıllar devam eder.

Ecdadın sözünde,neden çayı değil de kahve yi tercih ettiğini bilmiyorum ama bence geç ürün verip bi ömür sürdüğü için kullanmışlardır;’’bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır.’’diye…