1927 yılından beri yeni seçimler yapıldı. Cumhuriyet Halk Fırkası adayları tam liste halinde seçildi. Mecliste Türkiye’nin iç ve dış işleri ile ilgili gerekli kararlar, oy birliği ile alınıyordu. Mecliste yalnız Cumhuriyet Halk Fırkası’nın milletvekilleri vardı. Bu Hükümetin denetlenmesini önlüyor, eleştiri olmadığı için yapılan işlerin hesabını sormak imkanı bulunamıyordu. 1929 yılında dünyada o güne kadar eşi görülmemiş boyutlarda bir ekonomik bunalım başlamıştı. Bu bunalımın içine her devlet gibi Türkiye’de girdi. Önemli sıkıntılar doğdu. Tahıl fiyatlarının düşmesi nedeniyle köylü sıkıntı içindeydi. Ağır çalışma şartları, çalışanları çok zor duruma düşürmüştü. Bu durum mecliste, hükümet programının bazı milletvekilleri tarafından eleştirilmesine yol açıyor, ekonomik sorunların çözümü için hükümet politikasından farklı görüşler ortaya atılıyordu. Hükümetin denetlenmesi gerekiyordu. Belki de yeni kadroların iktidara gelmesi sıkıntıları anlatmakta yararlı olurdu.İşte bu durum, zaten demokrasi aşığı Atatürk’e yeni bir deneme yapmayı düşündürdü. Kendisine yapılan suikast girişiminden bu yana beş yıla yakın bir zaman geçmişti. Birçok inkılap hiçbir zorlama olmadan gerçekleştirilmişti. Çok partili yaşama geçmek için bir deneme daha yapılabilirdi. Bu amaçla Atatürk hiçbir otoriter önderden beklenmeyecek yeni bir girişimde bulundu. Demokrasiyi yeniden kurmak için çalışmalara başladı. Yakın arkadaşı Fethi ( Okyar ) Beyle konuşarak onu yeni bir parti kurmaya özendirdi. Atatürk gibi demokrat ruhlu bir kişi olan Fethi Bey bu öneriyi olumlu karşıladı. Ona destek oldu. Bazı milletvekillerini de kurulacak olan partiye girmeye özendirdi. Mustafa Kemal Paşa bu partiyi kuracak olanlardan Cumhuriyete ve Laiklik ilkesine mutlaka bağlı kalmalarını istedi. Gerçi Atatürk, Cumhuriyet Halk Fırkasının başkanı idi. Ama bu işi fiilen yapmıyordu. Başbakan İsmet Paşa asıl görevi ile birlikte parti işlerini de yürütüyordu. Atatürk Cumhurbaşkanı olarak her iki partinin de üstünde kalacağını bildirdi. Ona güvenen Fethi Bey de 12 Ağustos 1930’da Türkiye Cumhuriyetinin üçüncü siyasal partisini kurdu.
SERBEST CUMHURİYET FIRKASI
Atatürk, kurulan bu yeni partinin programına karışmamış, sadece Cumhuriyetin veİnkılapların karşısında olmamasını istemiştir. Gerçek bir Atatürkçü olan Fethi Bey de partisini bu yolda kurmuştur. Serbest Fırka adıyla da tarihe geçen bu parti, özelikle ekonomik görüşleri bakımından Cumhuriyet Fırkasından ayrılıyordu. Atatürk yakınlarından pek çoğunu bu yeni partiye girmeye özendirdi. Fethi Bey’e yardım etti. Ama partinin kurulmasıyla Laiklik ilkesinin memlekete henüz yeterince yerleşmediği anlaşıldı. Tıpkı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası gibi. Serbest Fırkada rejime ve Atatürk’e karşı olanların sığındığı bir yuva oldu. Fethi Bey, bütün çabalarına rağmen bu gidişe engel olamadı. Birçok yerde dinsel gösteriler yapılıyor, Atatürk’e ve yakın arkadaşlarına hakaret ediliyordu. Fethi Bey deneylerden geçmiş bir devlet adamıydı. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının getirdiği acı olayları düşündü ve 18 Aralık 1930’da partisini kapattı.
MENEMEN OLAYI
Ülkemizde Cumhuriyet yönetiminin yerleşip kökleşmesi, hiçte kolay olmadı. Çünkü cumhuriyete karşı olanlar, her fırsatta onu yıkmak, eski düzeni yeniden kurmak istediler. Fakat her defasında, Cumhuriyeti kurmaya kararlı olan büyük çoğunluğun karşısında eriyip gittiler. Menemen olayı da bunlardan biridir.
Serbest Fırkanın kurulması ile şımaran gericiler Ege Bölgesinde etkinliğe geçmişlerdi; özellikle Nakşıbendi Tarikatı üyeleri halkı kışkırtıyorlardı. Bu tarikattan olan Derviş Mehmet adlı bir adam 23 Aralık 1930’da yanına aldığı birkaç kişi ile Menemen’de “din elden gitti, şeriat isteriz” çığlıklarıyla halkı kışkırtmaya başladı. Olayı duyan ve orada Yedek Subaylık hizmeti gören Kubilay adlı genç bir öğretmen komutasındaki küçük birlikle hemen duruma el koydu. Kubilay, bir kaza olmaması için tahta manevra fişekleri dağıtmıştı. Ateş etme buyruğu verince mermiler etkisiz kaldı. Bunun üzerine Derviş Mehmet “Din gücüne sahip olana mermiler işlemez” diyerek Kubilay’ın üzerine saldırdı; adamlarıyla birlikte bu yiğit askerin başını kör bir bağ bıçağı ile kesti, kesik başı bir sırığın üzerine geçirerek, sokaklarda gösteri yaptı. Aslında bu cinayeti işleyen birkaç kişi idiler. Ama bu korkunç cinayeti işleyenlere hiçbir tepki göstermeden seyirci kalan Menemenlilerin tutumu da en az bu olay kadar acıdır. Hele yunan istilası sırasında anlatılamayacak kadar ağır zulümler görmüş Menemen halkı arasında bazı kişilerin alkış tutması anlatılması zor bir gericilik örneğidir. Menemen olayı duyulur duyulmaz ordu kasabayı kuşattı. Çevrede sıkı yönetim ilan edildi. Atatürk çok üzgün ve kızgındı. Düşman işgalinin acısını tatmış, o felaketli günleri yaşamış olan Menemenlilerin bu davranışını doğrudan doğruya Cumhuriyete yönelik görüyordu. Hemen kurulan Askeri Mahkeme Menemen’de olaya karışanlara en ağır cezaları verdi ve gericiler böylece unutamayacakları bir ders aldılar. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurulması, “Şeyh Sait Ayaklanması” ile sonuçlandı. Serbest Fırka, Atatürk’ün buyruğu ile kurulduğu halde gericilere Menemen Olayı’nı çıkarma cesaretini verdi. Atatürk bu iki parti denemesinin de olumsuz sonuçlar verdiğini, din adına cinayetler işlendiğini görünce, demokrasi ortamının henüz oluşmadığını anladı. Bir süre sonra İkinci Dünya Savaşı tehlikesinin belirmesi üzerine Atatürk’ün sağlığında artık demokrasi denemeleri yapılmadı.