Tek başına bir anlam taşımayan , ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.Edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar şunlardır:Gibi:Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.
  • Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendi. (sıfat)
  • Dev gibi dalgalar sahile vuruyordu. (sıfat)
  • Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner. (zarf)
  • Dolu bir kadeh gibi kırılıyorum avuçlarında.(zarf)
  • Sen de onun gibi düşünüyorsun (karşılaştırma)
  • Annem gibi dolma yapan dünyada bulamazsın (k.)
  • Yataktan kalktığı gibi dışarı fırladı.(hemen,o anda)
  • Haberi aldığı gibi yola çıktı.(hemen,o anda)
  • Ben ona insan gibi davrandım.( yakışır biçimde)
  • Birbirinizle adam gibi konuşun.( yakışır biçimde)
  • Saat üç gibi yanına gelirim. (dolayında)
  • Final maçı akşam sekiz gibi başlar ( dolayında)
  • Bugün yağmur yağacak gibi (tahmin)
  • Galatasaray bu maçı alacak gibi (tahmin)
  • Bir an onu sever gibi oldum (yaklaşma)
  • O sırada güneş çıkar gibi oldu. (yaklaşma)

İçin:“-dik için” şeklinde neden- sonuç “-mek için” şeklinde amaç – sonuç ilişkisi kurar.
  • Yağmur yağdığı için pikniğe gidemedik. (n.s)
  • Hasta olduğum için dersi dinleyemedim. (n.s)
  • Kadın oğlunu görmek için şehre gitti. (a.s)
  • İşe girmek için ehliyet almış (a.s)

Görelik anlamında görüş bildirir:
  • Sen benim için dünyanın en güzel kızısın.
  • Bu çalışmalar onun için boş bir uğraştı.

Karşılığında, karşılık olarak:*Bu elbise için çok para harcadım.*Ev için size yüz bin lira veririmUğruna, yoluna:* Vatan için nice şehitler verdik.* Bu eylemi tüm insanlık için yapıyoruz.Hakkında:* Veliler bizim okul için ne söylüyorlar?* Eleştirmenler, filminiz için olumlu konuşuyor.Aitlik, özgülük:
  • Bu pastayı sizin için ayırdım.
  • Bahçeye oğlum için salıncak kurdum.

Oranla:
  • O şapka senin için çok büyük.

Süre bildirir:
  • Kitabı bir hafta için aldım.
  • Birkaç gün için İstanbul’a gideceğim.

İle (-la, -le ):Birliktelik, araç ,durum ve sebep ilgisi kurar.
  • Köye dolmuşla gidebilirsin. (araç)
  • Uçakla İzmir’e gitmişti (araç)
  • Konsere arkadaşımla gittim. (birliktelik)
  • Çocuk, yolda babasıyla yürüyordu. (birliktelik)
  • Öfkeyle kalkan zararla oturur. (durum )
  • Gökyüzü, hasretle kucaklasın doğayı. (durum)
  • Sınav heyecanıyla kalemimi unuttum. (sebep)
  • Kaza korkusuyla araba kullanamıyor ( sebep)

Kadar:Benzerlik ve karşılaştırma ilgisi kurar.
  • Adana, cennet kadar güzel bir yerdir. (benzerlik)
  • Siirt, bu yaz cehennem kadar sıcaktı. (benzerlik)
  • Bir peri kadar güzel bir kızdı. (benzerlik)
  • Sen de onun kadar çalışsaydın sınavı kazanırdın.(karşılaştırma)
  • Babası kadar iyi şarkı söylüyor. (karşılaştırma)

Yaklaşıklık, zaman açısından sınırlandırma, mesafe:
  • Bin kadar asker cepheye gidiyordu. (yaklaşık)
  • Pazardan iki kilo kadar pirinç almış. (yaklaşık)
  • Bu ev akşama kadar temizlenecek. (zamanda sınırlama)
  • Cumaya kadar ödevimi bitirmeliyim. (zamanda sınırlama)
  • Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. (zamanda sınırlama)
  • Eve kadar yürümem gerekiyor. (mesafe sınırı)

Mesafe sınırı:
  • Yapılacak dünya kadar işim var.
  • Avuç içi kadar bir evde yaşıyorlar.

Gibi anlamında kullanılabilir:
  • Bu kitabı okuyunca Muğla’yı görmüş kadar oldum.

Karşı:Yön ve zaman ilgisi kurar. –e karşı biçiminde kullanılırsa edat olur. Yalın halde kullanılırsa ya da bir ek alırsa edat olmaktan çıkar isimleşir.
  • Denize karşı bir ev yaptırmış. (yön)
  • Duvara karşı on adım yürü. (yön)
  • Sabaha karşı çok şiddetli yağmur yağdı. (zaman)

Karşılık olarak , yönelik anlamı katar:
  • Bu sözüne karşı ben ne diyebilirim ki şimdi. (karşılık olarak)
  • Resme karşı ilgin ne zaman başladı?( -e yönelik)

UYARI: Yalın halde kullanılırsa ya da bir ek alırsa edat olmaktan çıkar isimleşir.İsmi belirtirse sıfat olur.
  • Karşı evin penceresi açık kalmış. (sıfat)
  • Önce karşı sahaya çıktı. (sıfat)
  • Karşıya geçmeden önce sağına ve soluna bak.(isim)

Göre:Görüş, düşünce, uygun olma anlamları katar:
  • Bilim adamlarına göre dünya yok oluyor. (görüş)
  • Anneme göre bu yıl sınavı kesin kazanırmışım. (görüş)
  • Bulunduğun ortama konuşacaksın. ( uygun)
  • Zevkime göre bir elbise arıyorum. (uygun)

Karşılaştırma ilgisi kurar:
  • Burası eski evimize göre daha büyük.
  • Yaşıtlarına göre çok hızlı koşuyorsun.

Üzere:Koşul ve amaç ilgisi kurar.
  • Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin. (koşul)
  • Konuşmak üzere kürsüye çıktı. (amaç)

Yaklaşık olma, gibi şekilde… anlamları katar:
  • Hemen eve dönelim, akşam olmak üzere.

( yaklaşık)
  • Zil çalmak üzere. ( yaklaşık)
  • Her şey planlandığı üzere yapılacak. (şeklinde)

Doğru:Yön ve zaman ilgisi kurar.
  • Eve doğru yürüyorum. (yön)
  • Akşama doğru misafir gelecek. (zaman)

İsmi nitelerse sıfat, fiili nitelerse zarf öbeği oluşturur:
  • Eğri oturup doğru konuşalım. (zarf)
  • Bu zamanda doğru insanı bulmak zordur. (sıfat)
  • Tahtaya bir doğru çizdi. (isim)

Sanki:Benzetme, sitem ilgisi kurar.
  • Gökyüzü sanki yaramaz bir çocuk. (benzetme)
  • Sanki verdiğim her işi yapıyorsun. (sitem)
  • Sanki selam verdin de almadık. (sitem)

Diğer edatlar:
  • İşten sonra bize uğrayacak.
  • Bu işi ancak sen yaparsın.
  • Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek.
  • Sabahtan beri dışarıyı izliyor.
  • Bu mutlu olaya sadece yıldızlar şahittir.