37 ile 48 yaş aralığında değişen bu erkekler:
- Kariyerinde başarılıdır, iyi kazanır.
- Düzenli spor yapar, kilosuna dikkat eder.
- Erkek bakım ürünlerine düşkündür, kırışıklığa tahammül edemez.
- Görünüşüne özen gösterir, modaya uygun giyinir, kendini girdiği ortamda belli eden bir tarzı vardır.
- Yeme-içme konusunda gurme olduğunu düşünür, akşamları et yemez, şarapta kırmızı tercih eder.
- Evinde titizdir, dekorasyona önem verir, çarşafları mısır pamuğu, mobilyaları italyandır.
- Yaşından en az 5-10 yaş daha genç gösterdiğini söyler/düşünür.
Ancak bu mükemmel erkeklerin kendileri ile aynı yaşta olup, tıpkı onlar gibi sporunu yapan, fiziğine özen gösteren, gurme, kültürlü, kariyerli, güçlü, enerjik, genç gösteren kadına tahammülü yoktur. Çünkü onlar bütün bu özelliklere sahip oldukları için 20'li yaşlardaki kadınları tercih ederler. Hemen hepsi daha önceki kız arkadaşlarının fiziksel görünüşü ve doğum tarihi ile ilgili örnekler verir, övünür. Daha önceki tecrübelerini biraz sorguladğımızda ise karşımıza çıkan en yaygın 2 senaryo şudur:
1) Kızımız genç, güzel ve özgür ruhlu olduğu için, evinin hanımı çocuğunun anası olmaya hazır olmadığı için ona ayak uydurumazlar. Kızımızın alıcısı çoktur, dikkati dağınıktır. 1-2 sene içerisinde terk edilirler.
2) Kızımız ona karşı büyük bir hayranlık besler; ne de olsa o bütün yollardan geçmiş, dünyayı dolaşmış, kariyerinde başarılı olmuş, maddi-manevi doygunluğa ulaşmıştır. Fakat bu durumda kadının erkeğe olan maddi ve sosyal bağımlılığı, adama yeni bir şey katamayışı, yeni bir şey öğretemeyişi gözde bekar erkeğimizde yavaş yavaş kullanılma hissi doğurur. Kızın fiziksel albenisi zamanla önemini yitirir çünkü adam kıza olan saygısını kaybetmiştir. Ve adamın ayrılması ile ilişki biter.
Erkeğin kendine yaptığı yatırımları (dış görünüş, maddiyat, kültür vb.) karşı cinse dair beklentilerine alacaklı gibi yansıtması (üstelik paralel olmayan bir beklenti; yakışıklıyım güzel olsun değil, zenginim güzel olsun), kendine olan beğenisini açıkça göstermesi ve karşı tarafı zaten hak ettiği pasif bir obje olarak görmesi evde kalmasındaki en büyük etken.