Muhteşem Yüzyıl’ın Hatice Sultan’ı, Gönül İşleri’nin Saadet’i, bu ay vizyona girecek ‘Kırımlı'nın Maria'sı... Tıpkı canlandırdığı karakterler gibi iflah olmaz bir romantik. Dahası idealist. Araya oyunculuk girmese, tıp eğitimini tamamlayıp, Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü'nde çalışacaktı. Selma Ergeç tüm bilinmeyen yönlerini Tempo Dergisi’ne anlattı.



Tıp okurken sizi aniden oyunculuğa ya da modelliğe iten neydi?
Bir anda oldu açıkçası. Pek çok arkadaşım üniversiteye geçerken bir yıl ara vermişti, ben yapmamıştım. 13 sene okuduktan sonra nefes almadan doğrudan üniversiteye devam etmiştim. Oyunculuk tesadüfünü bir işaret olarak aldım. “Bunu ya şimdi yaparım, ya da hiçbir zaman yapamam” dedim. “En kötü ‘22 yaşında oyunculuk da yaptım, şimdi doktorum’ diyebileceğim bir deneyimim olur” diye düşündüm.

“‘Sınır Tanımayan Doktorlar’a katılmayı düşünüyordum”
O zaman pek plan yapmayı sevmiyorsunuz galiba.
Devamlı plan yapıyorum da, onların gerçekleşmesini beklemiyorum. Hayatımın akışı netti. Mesela tıbbı bırakmak hiç planladığım bir şey değildi. Oyunculuk yapıp, tıbbı bitirip doktor olacaktım. Ama öyle olmadı.

Hiç bunun pişmanlığını yaşıyor musunuz?
Hayır. Tıbbı da çok severek okuyordum. Devam etseydim doktorluğu çok severek yapacaktım. Ama bir hastanede çalışmayı hiçbir zaman düşünmedim. Daha çok ‘Sınır Tanımayan Doktorlar’a katılmayı düşünüyordum. Hastanede, bol para kazanabileceğim bir kariyer yapma niyetim olmadı hiçbir zaman.

İdealist bir karakteriniz var o zaman?
Evet, gençken öyleydi (gülüyor). Şaka bir yana ne kadar zaman geçse de içimde hep idealist bir taraf var. O dürtü her zaman içimde.

“İlhamı eksik kalmış bir sürü dizi çıkıyor”
“Film, dizi” derken çok yoğun bir süreç geçiriyorsunuz. Bununla nasıl baş ediyorsunuz? Kaçış noktalarınız neler?
Şu anda kaçış noktam evim. Vaktim olmadığı için uzun boylu aktivitelere girişmiyorum. Yoga ve kick boks yapıyorum. Küçüklüğümden beri boks yapmak istiyordum, annem izin vermiyordu. Geç oldu ama çok iyi geliyor bana.

Okullu değilsiniz. Dışarıdan oyunculuk dersleri alıyor musunuz?
Aldım, alıyorum, almaya devam edeceğim (gülüyor). 13 yaşında gittiğim ilk yurt dışı seyahati bir tiyatro kampıydı. Şansım, şimdiye kadar çok iyi oyunculara ve çok iyi yönetmenlere denk gelmek oldu. En büyük eğitim sette oluyor.

Murat Yıldırım ile rol aldığınız 'Kırımlı' 12 Aralık'ta vizyona giriyor. Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
'Kırımlı'nın, Cengiz Dağcı'nın 'Korkunç Yıllar' kitabından yola çıkarak yazılmış bir hikâyesi var. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Polonyalı bir direnişçiyi canlandırıyorum. Maria çok büyük acılar yaşamış. Murat'ın canlandırdığı Sadık karakteriyle yolları kesişiyor. Sadık, Maria'yı zor bir durumdan kurtarıyor.
Yine farklı bir dönem işi anlaşılan.
Dönem işi çekmeyi seviyorum. Benim için her zaman keyifli oluyor.
“Annem de evlilik planımı merak ediyor”
‘Gönül İşleri’ndeki karakteriniz de, oyunculuğunuz da çok seviliyor.
Saadet, saf ve naif bir karakter. Yönetmenimiz Türkan Derya, Saadet’i ‘sevgi pıtırcığı’ olarak tanımlıyor. Zıp zıp, eserekli, atarlı bir karakter. Oynarken çok eğleniyorum. İlerledikçe de başka şeyler keşfediyoruz.
Son iki dizinize bakınca, aşktan yüzü gülmeyen bir kadın görüyoruz. Hangi Türk dizisinde mutlu aşk var?
Mutlu aşklar iyi drama konusu olmaz. Her zaman problem olsun ki, seyirci izleyecek bir şey yakalasın. ‘Downtown Abbey’ dizisinde, Matthew Crawley karakterini öldürdüler! Tabii izleyen herkes gibi ben de delirdim. Fakat işte mutlulukta dramatik bir taraf yok.

İnsanlar neden dramayı bu kadar seviyor?
en, bir izleyici olarak o dramatik süreçleri her zaman mutlu son olması beklentisiyle izliyorum. Mutlu sonları seviyorum. Her seferinde ‘Titanic’ batmayacak diye izliyorum, o denli yani.
Sizin aşka bakışınız nasıl?
Drama drama drama! Fakat mutlu sonlu aşklar güzeldir.

Evlilik planlarınız var mı?
Gerçekten bu sorunun yanıtını annem de çok merak ediyor. İnan ki, ona da cevap vermedim. Artık sormayı da bıraktı.