kayseri escort ankara escort izmir escort antalya escort bursa escort istanbul escort

Etiketlenen üyelerin listesi

Toplam 3 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 3 arasi kadar sonuc gösteriliyor
  1. #1
    ÇağanCan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Forum Üyesi
    Üyelik tarihi
    10.Ağustos.2014
    Mesajlar
    1,764
    Mentioned
    17 Post(s)
    Tagged
    1 Thread(s)

    Atatürk Hakkında Birkaç Şey

    ATATÜRK'ü biz hep tarihe mal olmus yönleriyle tanidik: Asker
    ATATÜRK ya da devlet adami ATATÜRK olarak.

    Arastirmaci Yazar

    Prof.Ilknur GÜNTÜRKÜN KALIPÇI

    Hepimizin bildigi gibi Mustafa Kemal ATATÜRK dünya
    döneminin liderleri içerisinden 21 nci yüzyila geçebilen tek
    liderdir. Üstelik diger liderler kendi halklari tarafindan yok
    edilmemin acisini yasamisken, o hala halkinin ve dünyanin
    nabzinda en büyük canliligiyla, sevgisiyle, saygisiyla hala
    yasayabilen dünyadaki tek lider.

    Önemli olanda sanirim, yasarken ölmek degil,
    öldükten sonra da bu kadar uzun süre canli kalabilmeyi basarmak
    degil midir?

    ATATÜRK'ü biz hep tarihe mal olmus yönleriyle tanidik:
    Asker ATATÜRK ya da devlet adami ATATÜRK olarak.

    Bu verdigim örnek dünyada tek olan örnektir. Zaten herhalde
    bir baskasina da rastlamamiz mümkün degil. En büyük düsmani;
    hani su ordularini denize döktügü düsmani, Yunan
    baskomutani Trikopis. Hiçbir zorlama olmadan, hiçbir baski olmadan
    her Cumhuriyet bayrami Atina'daki Türk büyükelçiligine gidiyor
    Trikopis, ATATÜRK'ün resminin önüne geçiyor ve saygi durusunda
    bulunuyor. Böyle bir saygiyi en büyük düsmaninda uyandirabilen
    bir Mustafa Kemal.

    Yil 1938, General McArthur'un en zor, en problemli, en
    buhranli dönemi. Birden çok sıkılır ve yaninda duran
    yüzyirmiden fazla kisiye döner ve aynen söyle der:

    " Su anda hiçbirinizi degil, büyük istidadi ile
    Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dedirten o büyük
    özlemi ve onu olusturabilen Mustafa Kemal'i.

    Yada, yil 1938. Bir Iran'li sair bir Tahran gazetesine
    ölümü üzerine bir siir yazar. Iste o siirin iki misrasini
    sizlerle paylasmak istiyorum. Diyorki;

    " Allah bir ülkeye yardim etmek isterse onun elinden
    tutmak isterse basina Mustafa Kemal gibi lider getirir."
    dizelerindeki bu kiskançligi olusturabilen Mustafa Kemal.

    Yil 1976, UNESCO üyelerine bir öneriyle gelir. Öneri
    paketindeki bir cümleyi sizlere okumak istiyorum. Diyorki " Bu gün
    UNESCO'nun üzerinde çalistigi bütün projelerin isim babasi
    Mustafa Kemal'dir." Öneri nedir ? Öneri ise onun dogumunun
    yüzüncü yilinda, 152 üyesi vardi UNESCO'nun 152 ülkenin
    devletleri ayni anda kutlasin önerisidir. Birden Isveç delegesi
    ayaga kalkar ve söyle söyler:

    " Ne yani dünyada bu kadar devlet adami var hepsinin
    dogum gününü böyle kutlayacak miyiz?" seklindeki kinayeli
    sözlerine, Rus delegesi ayaga firlar yumrugunu masaya vurur ve 152
    ülkenin delegelerine aynen söyle söyler;

    " Genç delege arkadasim hatirlatmak isterimki ATATÜRK
    öyle dünyadaki herhangi bir lider degildir, birakin onu bir yil
    anmayi her ülke her problemimizde çare olarak aramaliyiz"
    sözlerini döktürtebilen bir Mustafa Kemal. Sonra nemi olur? UNESCO
    tarihinde ilk ve tekdir hiç negatif oy yok, hiç çekimser oy yok 152
    ülke su metne imza atar; hani Isveç delegesi demisti ya "ne yani"
    diye. O Isveç delegesi bu imzanin atildigi gün mikrofona gelir
    ve aynen sunlari söyler;

    " Ben ATATÜRK'ü inceledim bütün ülkelerden özür
    diliyor ilk imzayi ben atiyorum" diyecektir.

    Iste o muhtesem belge diyorki;

    " ATATÜRK KIMDIR; ATATÜRK ULULARARASI ANLAYIS, ISBIRLIGI,
    BARIS YOLUNDA ÇABA GÖSTERMIS ÜSTÜN KISI, OLAGANÜSTÜ
    DEVRIMLER GERÇEKLESTIRMIS BIR INKILAPÇI, SÖMÜRGECILIK VE
    YAYILMACILIGA KARSI SAVASAN ILK ÖNDER, INSAN HAKLARINA SAYGILI,
    DÜNYA BARISININ ÖNCÜSÜ, BÜTÜN YASAMI BOYUNCA INSANLAR ARASINDA
    RENK, DIL, DIN, IRK AYIRIMI GÖSTERMEYEN, ESI OLMAYAN DEVLET ADAMI,
    TÜRKIYE CUMHURIYETININ KURUCUSU"

    Var mi böyle bir metin! Bir filozof derki "bir ülke için
    kistas aradiginiz zaman o ülkenin en büyük liderini gözden
    geçirin " su anda kistas arayan ülkelere saniyorum bundan daha iyi
    bir metin gösteremeyiz. Iste bu metin 152 ülke tarafindan
    imzalanmistir. Esi olmayan devlet adami metni. Peki daha sonra ne
    olmustur; 151 ülkede hemen hemen bir yil boyunca her yerde bu metni
    görebiliriz, soruyorsunuz bana o bir ülke kim? Iste o ülkenin
    adini vermeye benim dilim maalesef varmiyor.

    Hadi gelin Haiti'ye gidelim. Yil 1996, Haiti
    Cumhurbaskani ölür. Bir vasiyet birakmistir. Haiti'ye baktim
    haritada bir kutup kadar uzak ülke. Haiti Cumhurbaskani 1996 da
    öldügünde vasiyeti açilir. Vasiyetinde mezar tasina
    yazilmasi için bir metin birakmistir. Haiti Cumhurbaskaninin
    bugün mezar tasinda yazan hitabeyi sizlere okumak istiyorum. Diyorki
    " Bütün ömrüm boyunca Türkiye'nin lideri Mustafa Kemal ATATÜRK'ü
    anlamis ve uygulamis olmaktan dolayi mutlu öldüm"

    Peki yillar bir sey degistirir mi? Hayir. 2000
    yilinda bizim medyanin kaçirdigi bir bilgi var, ABD Baskani
    milenyum mesajini veriyor. Mesajin bir yerinde aynen sunlari
    söyler; " Bugün milenyumun hiç süphe yoktur ki tek devlet adami
    Mustafa Kemal ATATÜRK'tür. Çünkü o yilin degil asrin lideri
    olabilmeyi basarmis tek liderdir." 2000 de ABD Baskanina iste bu
    gerçegi de ifade ettirebilen bir Mustafa Kemal var. Asker Mustafa
    Kemal'in, Devlet adami Mustafa Kemal'in çok disinda bir Mustafa
    Kemal.

    2003 de bir sey degisti mi?, 2004? Hayir. 2004 de bir
    konferans veriyorum birden bir hanimefendi ayaga firladi. Dediki "
    Ben Norveçliyim ve su anda Norveç'te çok sik kullandigimiz bir
    deyim var, bu deyimin anlamini anladim" dedi. Hanimefendi "nedir o
    deyim " dedim. "Norveççe'de "ATATÜRK gibi düsünmek" deyimi var.
    Çok sik kullaniriz bu deyimi" "nerelerde kullanirsiniz"
    dedigimde "Hani bir problem veririz çöz diye o da tembellik eder
    çözmez. Deriz ki ona bu problemin mutlaka çözümü var. Birde
    ATATÜRK gibi düsün ". O gün otelime geldim televizyonu açtim o
    kadar çok kisiye bir de ATATÜRK gibi düsün dedigimi
    hatirliyorumki galiba Norveççe'den çok bizim dilimizin bu deyime
    fazlasiyla ihtiyaci var diye düsünmeden de edemedim.

    Bir Ingiliz gazeteci ATATÜRK'le bir röportaj yapar.
    Röportajini Amerikan Büyük Kütüphanesinden bulup getirttim ve
    bir yerinde Mustafa Kemal'e söyle sorar gazeteci; " Birlesmis
    Milletlere üye olmayi düsünüyor musunuz?" Mustafa Kemal'in
    cevabi aynen söyle :


    " Sartlarimizi koyariz. Kabullerine bagli. Biz
    müracaat etmeyiz üye olmak için. Eger davet gelirse
    düsünürüz". Evet, Birlesmis Milletler sadece Türkiye'yi davet
    edebilmek için yasasini degistirir ve ilk davet edilen ülke olur
    Mustafa Kemal'in ülkesi, Türkiyesi Birlesmis Milletlere.
    Saniyorum
    ondan feyz alacagimiz çok sey var aslinda Mustafa Kemal'den. Ama
    bu arada 2005'de daha yeni iki üç gün önce yabanci gazeteyi
    okuyorum. Sürmanset büyük puntolarla su basligi atmis " Bu
    gün Ortadogu'ya düzinelerle ATATÜRK lazim". dedim yazara ATATÜRK
    'ü hiç tanimiyor herhalde. Düzineye hiç gerek yok tek bir tanesi
    de yeterdi aslinda.

    Örnek vermeye devam edersem inanin konferans böyle biter.
    Filipinlerden Çin'e kadar o kadar çok örnek varki. Ama gördük
    1925'de 1938'de 1996'da 2000'de 2005'de her ülkeden, her cinsten, her
    statüden insanin özlemle, sevgiyle, saygiyla aradigi ama bizim
    olan bir Mustafa Kemal'den bahsediyoruz. Bu gün Türkiye'nin en
    büyük sorunu nedir? dersem cevap olarak kulagima gelenler sunlar;
    ekonomi diyorsunuz issizlik diyorsunuz. Ama bence Türkiye'nin çok
    önemli bir problemi var o problemi çözersek Türkiye ekonomiyi de
    çözer Türkiye issizligi de çözer. Evet Türkiye'de lider
    yetistirme sorunu var.

    Lider deyince de nedense hep siyasi lider anliyoruz ben
    ondan bahsetmiyorum, benim lider dedigim çok kapsamli bir kavram.
    Yoksa içersindeki tek bir terimdir siyasi lider veya sosyal lider. Ama
    lider dedigim zaman ben asrin lideri dünya liderinden bahsediyorum.
    Iste böyle liderlere ihtiyacimiz var. Ben simdi soracagim size
    su anda karsimda pek çok genç arkadasim oturuyor. Bunlardan bir
    tanesinin bir kaç dönem sonrasinin Cumhurbaskani, Genelkurmay
    Baskani yada Basbakani, Maliye Bakani yada evinin anne babasi
    olmadigini bana iddia edebilir misiniz? Belki sizsiniz, ama
    bilinizki iste bugün sizlerle paylasacagim konu asrin lideri,

    Ilk sirrimiz; ATATÜRK tamam arkadasim ben
    topraklarinizi kurtardim askeri bir dehayim deyip yerine
    çekilmemis hemen asker elbisesini çikartip sivil elbisesini
    giymis ve inanirmisiniz sinirlarini hangi sinirin lideri
    ise o sinirlarin içerisinde ne var ise ama ne var ise tasindan
    topragina hepsinin ama hepsinin sorumlulugunu omuzlarinda
    hissetmistir de onun için Mustafa Kemal bugün dünya lideridir.
    Nasil mi ?

    ATATÜRK'ü aglarken tarih çok ender tespit etmistir. 25
    yillik arastirmaciyim, 7 tespitim oldu. Ilki Çanakkale'de
    topçu atisimiz basladigi sirada döktügü gözyasidir,
    bir digeri ise hepimizin bildigi bir hikaye ama ben yine de
    anlatacagim. O günün Ankarasi kurak, çorak bir köy. Çankaya'dan
    meclise gelirken yol üzerinde sadece ama sadece bir tek igde agaci
    varmis. ATATÜRK o igde agacinin önünden geçislerinde
    arabasini durdururmus, inermis ve o igde agacina selam
    verirmis. " Aman demisler pasam ne yapiyorsunuz böyle?", "Eee o
    demis yedigim meyvenin, sigindigim gölgenin, soludugum
    havanin bir neferi. En az diger neferler kadar bunun da selama hakki
    var ". Yani "niye sasiriyorsunuz?" der gibiymis. Ve bir gün
    yaninda bulunan arkadasina "Iste bu benim..." derken bide bakiyor
    agaç yok ortada hemen iniyor " Ne yaptiniz bu agaca" diyor.
    "Pasam" diyorlar "yolu genisletmek için mecburduk kestik o agaci
    ". "Yahu diyor bitek bana soraydiniz bu agaci kurtaracak bir yolu
    mutlaka bulurdum " diyor. Daha fazla dayanamiyor, arabasina biniyor,
    soförünün ve arkadasinin gözü önünde hüngür hüngür
    aglamaya basliyor. Bir tek igde agaci için mi dersiniz? Hayir.
    Çok zor sartlarda kurtardigi bu topraklarda yetisen bir
    canlidir ve lideri oldugu için de bu topraklarin da o igde
    agacinin da sorumlulugu Mustafa Kemal'in omuzlarindadirda onun
    için.

    Galiba simdi anlatacagim inanilmaz projeyi de o gün
    düsünmeye basladi. Hani " Bir daha böyle bir seyle
    karsilasabilirsem nasil müdahale edebilirim" diye. Çok degil
    doga katliami, en kolay yaptigimiz katliam.

    Yil 1930 ATATÜRK Yalova kösküne dogru çikmakta. Bir
    de bakar bir bahçivan koca bir çinar agacini kesmek üzeredir. "
    Yahu" der "sen hayatinda hiç böyle bir agaç yetisdirdinmiki?
    Kesmeye muktedir görüyorsun kendini ve niye ?" der. Bahçivan derki;
    " Pasam çinar agacinin kökleri köskün temelini kaldirdi,
    yapraklari da köskün pencerelerine müdahale ediyor. Ya köskü
    kaybedecegiz ya agaci kesecegiz. Onun için de kusura bakmayin ama
    biz agaci kesiyoruz ". Bir an düsünür; "Hayir gerekirse köskü
    agaçtan uzaklastiririz" der. Derlerki bu gün Mustafa Kemal bir
    hos. Ne demek köskü tutupta agaçtan uzaklastirmak? Ama
    inanirmisiniz mühendis degil, mimar degil, ziraatçi degil ama
    ne yapar biliyormusunuz? Istanbul'daki köprü altindaki tramvay
    raylarini Yalova'ya tasitir. Köskü hiç yikmadan oldugu gibi
    tutarak kendisi de kazma kürek temelini kazar ve köskün altina
    tramvay raylarini döseyerek köskü agaçtan 4 metre 80 santim
    kenara çekerek hala Cumhuriyetimiz gibi ayakta durmakta olan çinar
    agacinin kurtulusunu temin eder.

    Yil 1930. Dünya çevre lafini ne zaman etmeye basladi?
    1980 den sonra. 1980 den önce, 1930 yilinda dünyaya somut bir
    çevre dersi vermektedir Mustafa Kemal aslinda. Ama, biraz aci
    parantezlerim olacak bu konferansimda. Ilk aci parantezimi ATATÜRK
    kimdir belgesiyle açmistim, ikinci aci parantezim burada olacak.
    Hadi gelin 5 Mart 1996 ya gidelim yani günümüze yakin bir gün.
    "ATATÜRK ve Türk kadini" konulu tiyatrolu konferansimi 25 gençle
    sunuyorum. 25 gençle birlikte prova yaptik, yorulduk, oturduk,
    televizyonu açtik. ikinci haber olarak 6 dakika müddetle ve 5 kere
    görüntü zumlanmak üzere önemli bir haber verildi televizyonda.
    Haberi aynen aktariyorum, diyordi ki " Amerika da eski bir ünlü bir
    müzikhal hiç yikilmadan dünyada ilk kez uygulanan bir yöntemle
    raylar üzerinde iki metre kenara çekilerek yerine yeni bir binanin
    yapildigi" haberiydi. Dünyada ilk kez lafi da bes kere edildi.
    gençlerden biri kalkti bana ne dedi biliyor musunuz? " Ya
    ögretmenim biz tarihe pek bir daldik. Bakin el alem neler yapiyor?
    Teknik, medeniyet biraz da onlara baksak" diyince arsivimde 1930'da
    ATATÜRK'ün bu isi yaparken çekilmis resimleri, raylar üzerindeki
    çekilen resimleri gösterdim kendilerine ve dedim ki " su anda ne
    söyleyeceksiniz bana?". Bir genç kalkti ne dedi biliyor musunuz? "Ya
    ögretmenim suç bizde mi? Biz bu konuyu ilk defa sizden duyuyoruz,
    sizden görüyoruz bu resimleri". Ama o haberi bugün milyonlarca Türk
    genci izledi ve oturdular 25 genç, bu haberi veren televizyona bir
    faks çektiler. Faksta aynen su yaziyordu "Ikinci haber olarak 6
    dakika müddetle ama bes kez su resimleri göstermek suretiyle bu
    arada da mutlak suretle mesaji iletin dediler
    " Bu gün 1996, Amerika
    çekiyor raylar üzerinde iki metre, yerine yeni bir bina yapiyor,
    1930 ATATÜRK çekiyor 4 metre 80 santim, bir agaç kurtarmak için"

    bu mesaji da çok iyi verin dediler. Yil 1996 idi. Yil 2005 hiçbir
    televizyonda izlediniz mi? Izlemediniz.


    .. Yasadışıyım ! Hadi tutukLa beni gözLerimden..

  2. #2
    ÇağanCan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Forum Üyesi
    Üyelik tarihi
    10.Ağustos.2014
    Mesajlar
    1,764
    Mentioned
    17 Post(s)
    Tagged
    1 Thread(s)
    Ya hocam siz bize bir tek çinar agaci ve igde agaci
    anlattiniz bunlar ATATÜRK'ün hayatinda tek tek örnekler olabilir.
    Hadi gelin Sögütözü'ne gidelim, hani su Ankara yakinlarindaki,
    o zaman için 80 tane sögüt agacinin oldugu yere.
    Sögütözüne ATATÜRK hep dinlenmek için gelirmis. Bir geldiginde
    galiba düsündügünü sesli olarak aktarmis; " Ah ! burda bi
    kulübem olsaydi keske". "Ya pasam istedigin bir kulübe olsun
    hemen yapariz suraya" demisler. "Buradaki agaçlara ne olacak
    peki". " Pasam burdakiler sögüt agaci; gönülsüz agaçtir.
    Sökeriz baska bir yere dikeriz, mutlaka tutar" demisler. Bir an
    durur, " Bir tek sartla kabul ederim" der. "Burda yetecek kadar
    sögüt agacini kendi ellerimle sökecegim, kendi ellerimle
    dikecegim, önce tuttuklarini görecegim, sonra kulübe yapimina
    izin verecegim ". Yani bugün betonu yesile tercih eden zihniyete
    bence en güzel örnek teskil eder bu. Ne yapar biliyor musunuz?
    Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaskani Mustafa Kemal ATATÜRK
    makamini Çankaya'dan Sögütözü'ne tasitir hasirlar üzerine.
    Kabullerini orda yapar, imzalarini orda atar, çadirda kalir ama
    sögüt agacini söker, kendi elleriyle diker, tuttuklarini
    görür, ondan sonra bugün çok küçücük ama verdigi mesaj
    olaganüstü büyük olan bu Sögütözü'ndeki küçük ATATÜRK
    kulübesinin yapilmasina izin verir.

    25 yillik arastirmaciyim. Benim elimde 130 belge var
    bizzat çevre hareketine bedenen katildigina dair. Sade bende 130
    belge, kim bilir kaç belge var. Keske diyorum, keske bu belgeler,
    bazi günler bizi okullar da bu kulübeye götürüpte burada
    anlatilsaydi. saniyorum bugün betonu yesile tercih eden hiçbir
    belediye baskani yetismezdi.

    Iste bu anlamda sahneye simdi Tahsin ÇOSKAN'u davet
    edelim. Tahsin COSKAN o zamanin genç bir ziraat mühendisi. " Gel
    Tahsin seni bir yere götürecegim fikrini almak istiyorum" diyor.
    Giderler, gösterdigi yere bakar Tahsin Bey. Bataklik, sivrisinek
    salgini, hayvan leslerinin oldugu berbat bir arazidir. " Ya pasam
    hayrola" der. Atatürk, "Buraya bütün masrafi cebimden olmak üzere
    bir orman çiftligi yapmak istiyorum " der. "Ya pasam buranin
    islahi ya sizin paranizi tüketir ya da zamaninizi, neden bu
    kadar mümbit topraklar varken gelip de burayi tercih ettiniz? " der.

    ATATÜRK'ün cevabi ATATÜRK'çedir. Derki "Ben en zor
    olani yapayimda siz arkamdan kolaylari nasil olsa yaparsiniz. "
    Ne bilsin ki en kolaylari bile çabuk yikabildigimizi ama, bu
    aradaTahsin ÇOSKAN "Pasam burda hiçbir sey yetismez, pek
    ugrasmayin " der. Ama dinleyen kim. Derki " Tahsin buraya
    ziraatçileri getir ve incele bana resmi bir yazi getir burasiyla
    ilgili". Biraz sonra Tahsin COSKAN çok mutlu, kendi dedigi çikti,
    üzerinde " Burada hiçbirsey yetismez"yazili, altinda da
    ziraatçilerin imzasinin oldugu bir belgeyi Mustafa Kemal'in önüne
    koyar. ATATÜRK biraz mütebbessim okur bu yaziyi. Kaleme alir, bu
    kagidin yanina aynen sunlari yazar "BURASI VATAN TOPRAGIDIR,
    KADERINE TERK EDEMEYIZ". Etmez de. Ayni Sakarya savunmasi gibi
    akasya savunmasini ele alir, çam ve köknari oraya 30 Agustos
    olarak tamamlar ve hiç unutmayacagimiz bir gün, lütfen hiç
    unutmayin, tarihte atladik bu günü, 25 Mayis 1933. Ne yapar
    biliyor musunuz? Hani 5 Haziranlarda kutladigimiz bir gün var,
    çevre günü degil mi? Çevre günü ne zaman kutlanmaya basladi?
    1980 den sonra. Peki 25 Mayis 1933, ATATÜRK ne yapti? Ilk Çevre
    günü kutlamasini yapti. Hem de bugün okullara soruyorum diyosunuz
    ki ne yaptiniz diye "ya agaç diktik diyorsunuz ya çöp topladik"
    öyle falan degil. Bütün Ankara halkini bedava trenlerle buraya
    getirtiyor, agaçlar boy vermisler, altinda dinlenmektedirler, havuz
    yapilmistir, çocuklar yüzmektedirler. Hatta bütün masrafi
    cebinden ödemistir ama kari da almamistir, buraya bir fabrika
    yaptirmistir, süt ürünleri üretilmektedir, herkes yamektedir.
    Herkes çok mutlu ama en mutlusu Mustafa Kemal ATATÜRK.

    Nebizade diye bir arkadasi var, Nebizade'nin kafa çok
    karisik. " Yahu pasam senden baska bir tek kisi burada bir agaç
    yetisecegine inanmadi. Peki sen nasil anladin burda orman
    olacagini?" der. " Gel Nebizade gel, simdi anlatayim sana. Hani
    Tahsin ÇOSKAN'in burda birsey yetismez dedigi günün aksami
    tebdili kiyafetle Çankaya'dan kaçtim, burdaki köylülere geldim.
    Köylüler beni tanimadilar. Köylülere, agalar dedim burda agaç
    yetisip yetismeyecegini bana en kolay yoldan nasil ispat edersiniz
    dedim. "Al dediler", bana bir testi su verdiler, bir de kazma kürek.
    "Kaz orayi iki gün sonra gel biz sana ne olacagini söyleriz"
    dediler. Ah o iki gün Çankaya'da nasil geçti bir Allah bilir bir de
    ben. Iki gün sonra gittim testiyi çikardim, testinin içinde su
    bitmisti, köylülere uzattim. Dediler ki bana "aga testide su
    kalmamis, toprak su emiyor, bakma bunun üstünün kurak olduguna,
    biraz ugras burda ne ekersen biçersin". Ve hani Tahsin COSKAN'in o
    raporu bana getirdigi gün ben çoktan projeye baslamis epey de
    ilerlemistim " diyecektir.

    Dünya lideri olmak öyle kolay degil biliyor musunuz. Hani
    ATATÜRK'e kimdi en çok karsi çikan, evet Tahsin COSKAN'di. Onu
    da ATATÜRK buraya müdür tayin eder. Evet lider olmak hakikaten kolay
    is degil. Bu arada biz bu 130 belgeye hiç çalismamisiz.
    Çalismadigimizin en aci örnegini Türkiye yasadi zaten.
    Neydi o örnek "17 Agustos depremi". Evet deprem bir kaderdir ama
    kader olmanin ötesinde dolgu alan çöktü, dolgu binalar çöktü.
    Oysa 1930'dan beri bize "lütfen tabiatla oynamayin, tek bir agaçla
    bile oynamayin" diye bize örnek olan bir liderimiz varken yasadik
    bu aciyi.


    Bizler iyi degerlendirmemisiz onun çevre hareketini ama
    bakin dünya ne güzel degerlendirmis hareketini. Ben size bu
    bilgileri vermek için 1919 basladim ve bugüne kadar çikan bütün
    gazete ve dergileri tariyorum. Taramam sirasinda 28 Temmuz 1933
    günün Cumhuriyet gazetesinde bir haber okudum. Inanilmaz bir
    haberdi. Hani bir çiçek aliyoruz, kirmizi renkte, hediye
    götürüyoruz ve adina da
    "ATATÜRK Çiçegi" diyoruz. O ATATÜRK
    çiçeginin adini biz koyduk zannediyorduk ama bakin gazeteyi aynen
    okuyorum. Gazete haberi su "Chicago özel, geçenlerde Vanderbit
    Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landin laboratuarlarinda
    muhtelif ameliyeler neticesinde kirmizi renkte yeni bir çiçek elde
    edilmistir Profesör bu yeni çiçege isim ararken yaninda duran ama
    Tarsus Kolejinde ATATÜRK'le tanismis, ondaki tabiat bilgi ve
    ilgisine hayran olan bir diger profesör bu çiçege ATATÜRK isminin
    verilmesini önermistir. Ve bu öneri dünya nebatat dairesine
    iletilmis ve ATATÜRK'ün yaptigi çalismalarin anlatildigi
    toplantida oy birligiyle kabul edilmistir". Yani dünyadaki her
    ülkede bu çiçek Gazi ATATÜRK adiyla üretiliyor ve satiliyor.

    Peki baska bir lider varmi diye arastirdim bir
    çiçege adini veren, baska hiçbir lider yok. Çünkü tabiatiyla
    bu kadar bütünlesebilen bir lideri dünya tarihi yazmamistir.
    Diyorki Mustafa Kemal "çevre hareketi disinda eger lider
    olacaksaniz eger lider olmaya kalkistiysaniz ki içinizde
    ögrenci arkadaslar var mutlaka sinif baskanlari vardir eger
    sinif baskani olacaksan bu bi liderliktir sinirin nedir?
    siniftir sinifin içerisindeki tek bir tebesir tanesi tek bir
    sira tek arkadasinin problemiyle ilgilenemeyeceksen o liderligi
    kabul etmeyeceksin demektedir Mustafa Kemal.

    Peki ikinci sirrimiz ne? Ikinci Sirrimiz; dünya
    tarihi sadece bir sifati Mustafa Kemal'e vermistir. Baska dünyada
    hiçbir liderin alamadigi bir sifattir bu hangi sifat mi? Ne
    dersiniz? Evet Basögretmen diyen var aranizda, hosgörülü evet
    biliyorum hepsi gönlünüzden geçen sifatlari ATATÜRK'ün ama
    soruyorum sizlere bir insan dogumundan ölümüne kadar ya bir
    askerdir, ya bir devlet adamidir ya çevrecidir ya tiyatrocudur ya
    sanatçidir ya arkeologdur bir seydir. Ama bunlarin hepsi birden
    olabilen dünyadaki tek lider Mustafa Kemal ATATÜRK oldugu için
    dünyada " kültür antropologu" sifati verilebilen tek lider
    Mustafa Kemal'dir.

    " Kültür Antropologu" nedir ne degildir uzun uzun
    basinizi agritmayacagim. Hadi gelin 5 Mayis 1935,
    Ahlatlibel'e gidelim. Ahlatlibel Ankara yakinlarindaki kazilarin
    basladigi yer biliyorsunuz. Bütün arkeoloji kazilarinin
    yapilma emrini veren Mustafa Kemal, müzelerin açilma emrini veren
    de Mustafa Kemal. Ama bugünkülerde oldugu gibi açin, kazin, imza;
    öyle degil. Nasil yetismis inanin, 25 yillik arastirmaciyim
    hiç anlamadim. Bakiyorsunuz Efes kazilari basliyor iki kere
    gidiyor, Konya'da Asar kazilari basliyor basinda, birde
    bakiyorsunuz Ahlatlibel kazilari baslamis basinda, toprak
    aliyor, ölçüyor, biçiyor. " Ya ne yapiyor Mustafa Kemal"
    diyorlar. Çankaya'ya gidiyor, Çankaya'da üç gün üç gece hiç
    uyumadan; uyumamak için alnina islak bezler koydurmus, birilerini
    çagiriyor, telefonlar ediyor bir heyecan bir telas. Üç gün
    sonra " gelin diyor Ahlatlibel'e gidiyoruz". Hemen geliyor diyorki
    "arkeologlar toplanin ". Biliyorsunuz baslarinda en büyük
    arkeologumuz Zübeyir KOSAR var. Bu Zübeyir KOSAR'in bir e bir
    anisidir. Toplaniyor ve diyorki Mustafa Kemal heyecanla; "
    kazdiginiz yer yanlis, surayi kazmaniz gerekir ". Yabanci
    arkeologlar "el insaf pasam, anladik iyi askersin iyi devlet
    adamisin ama yani bu iste bizim isimiz niye karisiyorsun" der
    gibi aralarinda birkaç sey oluyor ama emir büyük yerden.
    Basliyorlar Mustafa Kemal'in gösterdigi yeri kazmaya. Sonuç mu?
    Bütün bulgular ordan çikacaktir. Inat ugruna, kendi ceplerinden
    öder ve kendi dedikleri yeri kazarlar hiçbir bulguya
    rastlamiycaklardir.

    Bunun üç gün sonrasi, ATATÜRK Galip ARCAN'in yazdigi "Sirat
    Köprüsü" adli piyese davetlidir. Davetiyede böyle yazar piyesin
    basinda mutludur biraz sonra sinirlenmeye baslar bir müddet sonra
    bitince " bana Galip ARCAN'i çagarin!" der. Galip ARCAN gelince "bu
    piyesi siz mi yazdiniz? "der. "Evet pasam ben yazdim". "Hayir, bu
    bir Bolunun Flor Doranj adli boldvilin'in aynen çevirisi neden bunu
    belirtmediniz hakkinizda sorusturma açtiriyorum " diyecektir.
    Buna benzer pek çok aniyi da okuyunca ne dedim biliyormusunuz.
    Samimi konusacagim inanin sizlerle. Dedim ki " a be Atam boldvilin'
    e varincaya kadar ne zaman okursun? ne zaman kafanda tutarsin ". Ve o
    sirada ne yaptim biliyor musunuz? Yirmi yillik arastirmaciydim,
    ATATÜRK'le iddiaya girmek gibi, dedim " senin basinda durmadigin
    ilerletmeye çalismadigin bir alan bulmak benim boynumun borcu
    olsun".

    O sirada da "Sanat ve ATATÜRK" adli arastirmami
    yapiyorum baktim resimde Türk tarihinde ilk resim sergisini o
    açiyor, heykelde dinin etkisini kaldiriyor ama karsima yedinci
    sanat dali geldi. Ne? Sinema. dedim "herhalde burda iddiayi
    kazandim". Hey hat, bas yönetmen Cezmi AR, basrolde Mustafa Kemal,
    film çekiyorlar. Ve Cezmi Ar Mustafa Kemal'e tabi Cumhurbaskani ya
    diyemiyor söyle dur böyle dur diye diger oyunculara siddetle
    bagiriyor. Atatürk " Gel Cezmi gel, burda baskomutan sensin. ben
    bu isi bilmem. Önemli olan isin iyi çikmasi. Bana da ayni
    siddet ve hiddetle bagiracaksin" der. Cezmi AR hayatinin son
    günlerinde " ben bir daha asla öyle bir oyuncuyla çalismadim"
    diyecektir

    Yil 1937, Münir Hayri EGELIYLE odalarina çekilirler.
    Çankaya' da ne mi yaparlar? ATATÜRK bir film senaryosu yazmistir,
    adini da koymustur; "Ben bir Inkilap Çocuguyum" dur adi. Kendi
    yazdigi film senaryosunu Münir Hayri EGELI çekecektir, ATATÜRK
    oynayacaktir. Ama yil 1937 dir, ömrü vefa etmemistir. Derim ki
    haydi filmciler bulun bu senaryoyu filme çekin pokemondan çok daha
    faydali olacagina ben kesin gözüyle bakiyorum.

    Bu arada ATATÜRK'ün her seyi iyide ben iddiadan
    vazgeçtim, tamam dedim. Kesinlikle iddia falan yok artik, iddiayi
    Mustafa Kemal kazandi ama merak ediyorum nasil yapti diye. Asil
    sir nerde? O sirada en büyük lider elestirmeninin sözü geldi
    elime. Liderleri çok siki elestiren bir elestirmen diyorki
    ATATÜRK için " Liderler içerisinde elestiri acizligi yasadigim
    tek lider Mustafa Kemal'dir. Çünkü bütün Rönesans, bütün
    reform, bütün aydinlanma çagi etkinlikleri bir adamin kafasinda
    toplanmis, bir çaga siran etkinlikler on yilda basarilmis, bu
    büyük bir mucizedir en büyük radikal Mustafa Kemal'dir ". Bunu biz
    demiyoruz dünyanin en büyük lider elestirmeni diyor.

    Peki, tamam laf iyi de diyorsunuz ki; laflar karin
    doyurmuyor. Esas sir nerde çok merak ediyorum. On yilda bir
    bakiyorsunuz kara tahtanin basinda harf ögretiyor, bir
    bakiyorsunuz sapka giyiyor, bir bakiyorsunuz tiyatro eseri
    oynatiyor, yok efendim arkeolojik kazilara gidiyor, tren raylarinin
    genlesme hesabini yapiyor, Ankara'daki caddelerin ne kadar mesafede
    olacagi konusunda sehirlesme planlari yapiyor, E on yilda
    bunlarin hepsi peki nasil? Ben esas sirri nerde buldum biliyor
    musunuz? Onun bir sözünde. Ama bu bence, ve dedim ki bu sözü
    okuyunca keske su karga kovalamasini kafalarimiza
    yerlestireceklerine su sözünü yerlestirselerdi herhalde Türkiye
    çok farkli biyerde olurdu su anda.
    ATATÜRK diyor ki" Çocuklugumda
    elime geçen iki kurustan birini eger kitaplara vermeseydim bu gün
    yapabildigim islerin hiçbirini yapamazdim".
    Esas sir bence burada.
    Çocuklugunda eline geçen iki kurustan birini kitaplara verdigi
    için 35 yasinda general, 40 yasinda baskomutan, 42 yasinda
    cumhurbaskani, 46 yasinda dünyada pek çok reformist var ama hiç
    biri dile dokunabilmeyi cesaret edememistir; dile dokunabilen tek
    reformist Mustafa Kemal'dir. Iste bunu yapabilen ve 53 yasinda
    nutku yazan genç olarak tarihimize geçecektir Mustafa Kemal.

    Okumayla, ama nasil okuma biliyor musunuz? Bildigimiz gibi
    bir okuma degil. Sizi 1914 Anafartalar'a götürüyorum.
    Anafartalar'da savasin bir dinlenme yerinde çadiriniza gelirsiniz
    postallari çikarir rahatça dinlenmek istersiniz. Öyle bir sey
    yok. Macar Türkologu Nemet'in, Fransiz Türkologu Devin'in
    Türkoloji albümleri duruyormus. Açiyor onlari okuyor Mustafa
    Kemal. Diyorlar ki "niye bunlari okuma geregi duyuyorsun" verdigi
    cevaba bakin. onlara diyor ki " Savastan sonra bu dilin degisme
    ihtiyaci var onu tespite çalisiyorum". Yil 1914, gelelim 1916'ya.
    Bitlis cephesi komutani Mustafa Kemal Bitlis cephesinde çökmekte
    olan bir cepheyi kurtariyor ve çadirina geliyor, yaveri Izzettin
    ÇALISLAR'i çagiriyor ve eline bir not veriyor. Notta ne yaziyor
    biliyor musunuz? " Savastan sonra ilk isimiz Türk kadinina
    serbestisini vermek, onu erkeginin yaninda esit haklara sahip
    kilmak". Yil 1916, Türk kadinin degil adi, degil kimligi,
    hiçbir seysi yok. Sokaga çikma hakki olmayan bir Türk kadini.
    Peki sizce tam savasin en hararetli zamaninda neden Türk kadini
    geldi Mustafa Kemal'in aklina. Ha, Kurtulus Savasinda
    gördügümüz kadin manzarasi, degil ATATÜRK'ü, dünyayi
    sasirtan bir manzaradir. Ülkelerin savaslari olmustur ama
    topyekün savas örnegi ilk defa Kurtulus Savasinda
    görülmektedir.

    Atatürk bu savasta Ayse Hatun'u tanimistir. Ayse
    Hatun'u hepimiz taniyoruz. Bilmeyen var mi içinizde? Onun
    yapabildigini acaba hangi ülkenin kadini yapabilir? Ya da
    zamanimizda hangi kadin yapabilir? Benim bir kizim bir oglum var
    inanin bu kadar arastirmaciyim düsünüyorum. Biliyorsunuz sekiz
    aylik kizi kucaginda omuzunda mermi ve cepheye cephane
    götürüyor. Sekiz aylik kiz dinler mi düsmani, aglamaya
    basliyor. Ve bu sirada ölmesi falan problem degil Hatun'un, ama
    düsman eger onlari fark ederse çok kisitli olan cephane cepheye
    gidemeyecek, bütün düsüncesi o Ayse Hatun'un. Ve bu arada
    çocugunu gögsüne yaslar, düsman biraz geç gider, indirdigi
    zaman kendi elleriyle çocugunu sehit ettigini görecektir Ayse
    Hatun yada diger adiyla Tayyibe Hatun. Peki ne yapar? Çocugunu
    koyar üzerini bayrakla örter ve aynen sunlari söylemistir. Kafile
    baskani komutanimiz aktariyor bunu. " Sen yüzlerce binlerce yil
    sonra dogacak Türk çocuklari için sehit oldun" (yani surada
    oturan bizler için sehit olan) " bu benim içinde senin içinde bir
    sereftir. Yeterki vatan sagolsun" diyor, omuzuna aliyor cephanesini
    ve yola koyuluyor. Hanimefendiler içinizde anne olanlar var. Lütfen
    bir an için düsünün, çocugunuzu göz önüne getirin. El bebek
    gül bebek büyütüyoruz, gözünün içine bakiyoruz, tercih yapin
    sizden sonraki kusak mi? çocugunuz mu? Iste bu Ayse yada diger
    adiyla Tayyibe Hatun'u tanidi Mustafa Kemal.

    Kurtulus Savasinda Kütahya sirtlari, -30 oC, -40 oC.
    Ve 75-80 yaslarinda bir nine. Gerisini gelin kafile komutani Mustafa
    Necati'den dinleyelim. Mustafa Necati neyi görür? Bütün yorgan
    battaniye ne varsa cephanenin üstüne örtmüs kendisi pazen
    elbiseyle. Aynen sunlari söyler " nine kar sepeliyor hava çok
    soguk bari su yorgani alsan sirtina" dediginde aldigi cevap "
    dokunma ona, o millet malidir, nem kapmasin. Ben bir ölürüm ama
    onunla binler dogacak binler. hayir oglum hayir hiç
    üsümüyorum, sogugu hiç duymuyorum ki. Düsman bu topraklara
    girdi gireli benim içim yaniyor içim a ogul " diyen bir nineyi
    tanidi Mustafa Kemal.

    Albay Hulusi ATAG'in kafilesinde olan genç bir
    kadinimiz hastadir ve cephane tasirken yere düsmüstür,
    ölmek üzeredir. Hulusi ATAK sorar " bacim bana adini söyle seni
    tarihe yazdiracagim" dediginde aldigi cevap "adimi ne
    yapacaksin a ogul yaz benim adim Anadolu " cevabindaki adimin ne
    önemi var önemli olan ülkemin adi ve gururu düsünüsü keske,
    keske uygarlik savasimizda ayni siddetiyle sürebilseydi bugün.
    Üzerinde ATATÜRK yazili kapsülü inanin, inanin hiç mübalaga
    etmiyorum ilk uzaya firlatan ülke mutlaka ama mutlaka biz olurduk.


    .. Yasadışıyım ! Hadi tutukLa beni gözLerimden..

  3. #3
    ÇağanCan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    Forum Üyesi
    Üyelik tarihi
    10.Ağustos.2014
    Mesajlar
    1,764
    Mentioned
    17 Post(s)
    Tagged
    1 Thread(s)
    Evet bu savasta ATATÜRK dünyaya tek geçen Zekiye
    Hanim'i tanidi. Zekiye Hanim ne yapti biliyor musunuz? Dünyaya
    ilk ve tek geçen kadinimizdir. 10 Aralik 1919 ögretmen okulu
    bahçesine 3000 kadini toplamis, dedim herhalde sifirlari fazla
    okuyorum. Hayir 3000 kadin, yapimcisi, dinleyicisi,
    konusmacisi. Kadin olan dünyada ilk mitingdir bu, onun için
    dünyaya ilk geçmistir. Peki Zekiye Hanim nasil toplamistir, cep
    telefonu yok faks yok, hiçbir araç yok. Hadi bunlar oldu farz edelim.
    Kadinin sokaga çikma hakki yokken 3000 kadin nasil organize
    oldu dersiniz? Evet bunu inceledigimde inanilmaz bir hem hayranlik
    hem de üzüntü duydum neden biliyor musunuz?

    Cep telefonunuz var, faksimiz var. Pek çok kulübün, pek çok
    dernegin davetlisi olarak gidiyorum. Hanimlar 50 kisi geldi mi aman
    diyorlar bu gün çok kalabaligiz. 3000 kadindan bahsediyorum ama
    projesinin adini da söylemek istiyorum Zekiye Hanim'in "MUTFAK
    PROJESI", inanilmaz bir proje. Daha sonra bir yerde tekrar geçecek
    bu proje.

    ATATÜRK Zekiye Hanim'i, Nakiye Hanim'i tanidi bu
    savasta. ATATÜRK Melek RESIT'i tanidi, Atatürtk Suküfe Nihal'i
    tanidi ve ATATÜRK ekmek pisirerek askere götüren ama bu
    düsmanlar tarafindan tespit edilip askerimizin yerini ögrenmek
    için çok iskence gören ama söylemedigi için ekmek pisirdigi
    firina atilarak yakilan Nazife Kadin'i tanidi bu savasta. Bu
    savasta ATATÜRK Taccülcalala hanimi tanidi ATATÜRK
    üstegmenlerimizi, binbasi hanimlarimizi tanidi, bu savasta
    Tuggeneral rütbesi verilmesi öngörülen 8 yasindaki, evet
    yanlis duymadiniz 8 yasindaki Nezahat kizimizi tanidi.
    Iste Nezahat kizimizin yaninda sehit olan bir erimizin cebinden
    çikan bir mektubunda annesine söyle yazmis " anne Nezahatle
    babasinin arasindaki konusmayi duyaydin benim burada niye
    oldugumu anlardin" demis ve bu arada söyle yazmis" biz
    Mehmetçik Nezahat'e Türklerin Jean d'Arc 'i diyoruz " demis. Bu
    bana aci geldi. Ben Jean d'Arci ortaokuldan beri taniyordum ama
    Nezahat'i ancak bu arastirmam da tanidim. Bunun acisini da o
    mektupla birlikte yasamis oldum. Bu kadinlarimizi ben ATATÜRK
    ve Türk Kadini konulu konferansimda anlattigim için burada
    sadece adlarini anmadan geçemeyecegimi gördüm.

    Bu arada ATATÜRK okumus da yazmaya da vakit bulabilmis.
    Evet bizler için bir geometri kitabi yazmis. Üçgen, açi,
    dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin isim babasi bu
    yazdigi kitapla bizzat Mustafa Kemal'dir. Iyi ki de yazmis
    eskenar üçgen demek için "müselleseyi bilmemne bilmemne..." demek
    gerekir. Inanin bu kadar seyi aklimda tutuyorum, bir onu
    tutamadim. Iyi ki yazmissin dedim. Bu arada ATATÜRK her sektöre
    el atti dedim ya, basin sektörüne de el atiyor ve bir gazete
    çikariyor. Adi "Mimber", 52 sayi çikmis gazetesi, ve bu
    gazeteleri okudugum zaman bu Mustafa Kemal'in gazetesi dedim.
    "Sansür" kelimesi ilk defa bu gazetede yer almistir. Bu arada
    keske bütün Türk gençlerimiz bu gazeteleri okuyabilseydi diye
    düsünmeden de edemedim. Çok moral bulurlardi çünkü.

    Bu arada çok güzel siirler yazmis. Ilk siiri 1908
    Sanli Ordu dergisinde yayinlanmis. Keske vaktimiz olsa da
    siirlerinden de aktarabilseydim. Bu arada nutku yazmis, tiyatro
    eserleri yazmis, sinema senaryolari yazmis, yazmis yazmis.
    Peki okumus yazmista sadece gününün problemlerine mi çare
    bulmus Mustafa Kemal? Sadece gününü mü kurtarmis acaba? Hadi
    gelin esas önemli olan da bu, buna bir bakalim mi ne dersiniz?

    Iste günümüzde 25 yillik arastirmaciligim
    sonunda size bir itirafta bulunmak istiyorum, diyorum ki ATATÜRK
    inanin, bugün saniyorum 7 Subat 2005, bu günü çok net görmüs,
    hadi görmekle kalsa iyi, birde bu gün kullanacagimiz kadar güncel
    geçerli ve çözümsel önerileri de yazarak birakmis bir lider.
    Söyleyin bana hangi ülkede var böyle bir lider. Diyeceksiniz ki
    lafi birak bize somut örnek göster. Iste ilk örnegimiz;
    dedinizki demin Türkiye'deki sorunlari sordugumda size, dediniz ki
    önemli olan sorunlarin bir tanesi de ekonomik sorun. Peki
    Amerika'nin en ünlü ekonomistlerinden birisi olan Mr. Jhons bize
    sunu öneriyor, diyor ki " ekonomiyle savasta bir tek ATATÜRK'ü
    örnek alsin yeter Türkiye".

    ATATÜRK'ün ekonomi ile de ilgili ne görüsleri var
    acaba, ve bunun üzerine oturdum, Maliye arsivine indim, Maliye
    arsivini incelememde ATATÜRK'ün ekonomide en önem verdigi sey ne
    biliyor musunuz? Türk parasinin degerini korumak. Peki, 1919'a
    baktim Türk parasi Sterlin karsisinda, o zaman dolar yok, Sterlin
    karsisinda 605 kurus. Ha bir savas yapildi, ülke yikildi
    tekrar yapildi. Peki 1938'de kaç kurus biliyor musunuz? 19 sene
    sonra inanilmaz bir sey, 616 kurus. Buna gerçekten inanmaya imkan
    yok. Peki dedim ki herhalde yanlis okudum banknot artis hacmine
    baktim, banknot artis hacmi 1919'dan 1938 son dört ayina kadar,
    son dört ayi ilgilenemiyor sagligindan dolayi, son dört ayina
    kadar 19 sene sadece %8, bu çok büyük bir basari. Peki son dört
    ayda ne oldu diye baktim, gülüyorsunuz tahmin ettiniz mi? %15. 19
    senede %8. Bari ölümünü bekleseymisiz, ama iste problem bir
    takim yerlerde saniyorum.

    Bu arada bir arsiv belgesi daha aktarmak istiyorum size. 5
    Aralik 1927 tarih. 5 Aralik 1927'de bir Türk Lirasi verdigimiz
    zaman 2 dolar alabiliyormusuz karsiliginda. Eger bizim nesil
    vazifemizi yapaydik size karsi, bugün 20 milyon liralik banknotu
    götürecektiniz, karsiliginda 40 milyon dolar alacaktiniz bizim
    nesil vazifesini yapaydi. Ama diyorum ki lütfen gençler lütfen,
    ilerde maliye bakani olabilirsiniz, ilerde basbakan olabilirsiniz,
    ilerde aile kurabilirsiniz o da bir ekonomik sektördür ve ekonomiye
    yön vereceksiniz. Bizim yaptigimiz, size çektirdigimiz
    sikintilari çekmemeniz için lütfen ekonomik görüsleriyle
    ATATÜRK'ü mutlaka incelemenizi tavsiye ediyorum.

    Bu arada biliyorsunuz 1929 da çok büyük ama çok büyük
    bir sey var. Ekonomik kriz var. Bütün dünyayi sarsmis ekonomik
    kriz. Peki soruyorum size sarsilmayan bir ülke söyleyin. Türkiye
    tabîi ki. Peki 1929'da bütün dünya buhran yasiyor en gelismis
    ülkeler bile. Hadi etkilenmedin de, rakamlara bakin kisi basina
    düsen milli gelir %51,2 artiyor. Eksilmeye alismisiz da artma
    kelimesi garip geliyor bize. Enflasyon ne kadar? % - 1.2, bunlar resmi
    rakamlar.

    Peki ikinci örnek, günümüze örnek;1996 Ingiltere'de
    bir seçim yapilir. Meclisteki kadin millet vekili sayisi
    seçimden önce 13, seçimden sonra birden 123 olur. Hiii derler kim
    yapti bu basariyi, Leslie Abdela diye bir hanimefendi. Leslie
    Abdela' yi tüm ülkeler çagirir, "ya bize de ögret metodunu da
    bizde kadini fazla sokalim meclise" derler. Leslie Abdela' yi
    Türkiye de çagirir. Sile'ye gelir, dolar alir anlatmak için. Ve
    iste sözlerinin özeti " Ingiliz kadini bu basariyi ATATÜRK'e
    danisti". Yani ben Türkiye ye tereciye tere satmaya geldim. Peki
    Leslie Abdela'nin uyguladigi projenin adini biliyor musunuz?
    "Mutfak Projesi" peki söyle yaziyor surada; " 1919 dan beri biz
    Türk kadini ve ATATÜRK'ün pesindeyiz merak ediyorum iki kadin
    milletvekilinizde benim pesimde niye acaba" diye de ironi yapmis
    burada. Bu arada eger biz bu metodu uygulasaymisiz Türkiye'de
    saniyorum Türk erkekleri su anda meclise nasil girebiliriz diye
    arayis içinde olacakti, hiç süphe yok buna.

    Peki bu arada dünyaya o kadar çok ilk hediye etmisiz ki
    bunlardan bir tanesi de üniformali ve rütbeli kadin asker ilk defa
    bizim ordumuzda, bizden dünya ordulari örnek aliyor. Kurtulus
    Savasinda rütbe alan kadin askerlerimiz; Binbasi Ayse ALTUNTAÇ,
    Üstegmen Emine VARDARLI, Üstegmen Fatma SIMSEK. Ama dünya
    tarihine tek geçen bir üstegmenimiz var;
    700 erkek 43 kadindan
    olusan bir müfrezenin reiseligine bizzat ATATÜRK tarafindan
    atanmis, Üstegmen Kara Fatma. Evet dünyadaki ilk müfreze reisesi
    kadin ünvanini tasir Kara Fatma.
    Ben geçenlerde Erzurum'a
    davetliyim, Erzurum Üniversitesi rektörümüz davet etti uçakla
    gittim. Indim uçaktan "off ayagim belim melim" dedim, bir an
    aklima geldi, biliyorsunuz Kara Fatma Erzurumlu; Erzurum'u 13 kadinla
    müdafaa ediyor, atina atliyor Bursa'ya kadar geliyor, Bursa'nin
    Kurtulusuna da tanik oluyor. Ben uçakla zor gittigim yere, önümde
    yemegim, arkamda suyum, sicacik, ama bu kadinin yaptigi! Ha o
    zaman saniyorum su andaki Türk kadini asla ve asla yoruldum demeye
    hakki yok, eger Kara Fatmalari eger Serife bacilari tanisaydi.


    Evet anliyorum bu hanimlarimizi tanimadan önce bir
    sey yaptim zannediyordum. Su anda hiçbir sey yapmadigima
    kaniyim. Bu arada Kara Fatma'nin savasta yaptiklarini, dedim ya
    Bursa'ya kadar gelmis, üç oglunu sehit vermis, kizinin
    parmaklari Izmit muharebesinde kesilmis, sadece savasi anlatmak
    için bir konferans gerekir Kara Fatma'nin. Ama Tamim gazetesini
    okuyorum, Tamim gazetesini okurken Kara Fatma'yla yapilmis bir
    röportaji okudum, inanilmazdi. Gazeteci soruyor diyorki; " çok
    fakirsin çok çok ihtiyacin var paraya neden üstegmenlik maasi
    sana baglanan maasi kizilaya bagisladin" diyor. Verdigi cevap
    tarihi bir cevap aynen söyle:

    " Ben Kurtulus Savasinda yaptiklarimi bir menfaat ve
    çikar karsiliginda yapmadigima inandigim için en son
    vatani vazifem olarak masimi Kizilay'a bagisliyorum"
    diyecektir. Bu bana neyi hatirlatti biliyor musunuz? ATATÜRK'e bir
    gazeteci sorar; " neden mal ve mülkünüzü milletinize
    bagisladiniz" diye. ATATÜRK'ün verdigi cevabi aynen
    aktariyorum:

    " Mal ve mülk bana agirlik yapiyor, onlari asil
    sahibi olan milletime bagislamaktan ferahlik duyuyorum.
    Zenginlikten ne çikar asil zenginlik insanin manevi sahsiyetinde
    olmalidir." diye cevaplayacaktir. Ne güzel degil mi en son
    kademeden en tabana kadar, kadinindan erkegine kadar hepsi ayni
    söylemde ama alismadigimiz gibi ayni eylemdeler ne diyelim sag
    olsunlar, varolsunlar.

    Dileyelim sizin nesle, genç nesle, hortumcular soyguncular
    degil, Kara Fatmalar, Mustafa Kemaller örnek olsunlar. Tabi Kara
    Fatma'nin örnek olabilmesi içinde bir okuma kitabimizda hiç
    olmazsa bir okuma parçasi olarak Kara Fatma'nin olmasi lazim ki
    örnek alabilesiniz. Bu arada ATATÜRK'ün su sözü çok hosuma
    gider diyorki;
    "Geçmisi ne kadar çok unutursak gelecegi korumak o
    kadar zor olur."
    Biz Kara Fatmalari mutlaka hatirlamaliyiz
    saniyorum.
    .. Yasadışıyım ! Hadi tutukLa beni gözLerimden..

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 3 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 3 misafir)

Benzer Konular

  1. Atatürk'ün FSM hakkında düşünceleri
    Konu Sahibi BOZKURT21 Forum Atatürk Köşesi
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 12.Mart.2017, 23:04
  2. Kediniz Hakkında Hiç Bilmediğiniz Birkaç Şey
    Konu Sahibi BOZKURT21 Forum Yırtıcı Hayvanlar
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 21.Aralık.2015, 17:56
  3. Atatürk Hakkında Bilinmeyenler
    Konu Sahibi muStafa Forum Atatürk Köşesi
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 29.Mart.2015, 17:54
  4. Mustafa Kemal Atatürk/Atatürk hakkında söylenmiş sözler
    Konu Sahibi BeLLa Forum Atatürk Köşesi
    Cevap: 2
    Son Mesaj : 23.Haziran.2014, 02:34
  5. Atatürk'ün Din Hakkında Görüşleri
    Konu Sahibi aRZuU Forum Atatürk Köşesi
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 24.Mayıs.2014, 01:42

Bu Konu için Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
gaziantep escort bayan gaziantep escort sesli sohbet seks hikaye onwin venüsbet giriş tipobet365 sahabet karabük escort ordu escort kars escort kocaeli escort izmit escort edirne escort ısparta escort karabük escort manisa escort adana escort
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara çankaya escort kızılay escort kızılay escort ankara eskort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort kayseri escort istanbul escort avrupa yakası escort çapa escort şirinevler escort avcılar escort beylikdüzü escort