Sevdaydı bizim adımız. . .
Hudutsuz bir sevda . . .
Kendimizi kandırmak kalmıştı bizden geriye
ve yaşanması imkansız günler . . .
Galiba başarıyordum
kendimi kandırmayı, alıştırıyordum
seni sevmemeye . . .
Ama ben seni sevmekten gitmedim ki hiç
Gidemedim . . .
Hala dost sohbetlerinde imgeler düştükçe
yüreğime adın dökülüyor dilimden
belli belirsiz . . .
Anısı olalım demiştik her şehrin sokaklarının . . .
Olduk da . . .
Şimdi ne zaman yola koysam yüreğimi ,
Senli adımlarım eziyor hiç düşünmeden . . .
Ne zaman düşsen yüreğime
bir çininin desenleri gibi dal dal,
yeşil bir kadife yumuşaklığında belkıs belkıs
sarıyor hatıralar ruhumu . . .
Artık vuslatsız yarınların boynu bükük
saklıda kalmış kardelenleriyiz ikimiz . . .
Seni özlesem de sana gel diyemem
alışamadığın bu kente . . .
Sende yüreğinle çağırırsın
Ama dilinden dökemezsin yüreğini. . .
Çünkü biliyoruz ikimiz de . . .
Vuslata ersek ,güneşi görsek öleceğiz . . .
sanki saklıda kaldığımız her gün
birbirimiz için yaşamaya çalışmakla
ölmüyormuşuz gibi . . .
Vuslatsız , hudutsuz , mühürlü
bir sevda işte bize biçilen . .