İşte karşımdasın...
Niçin eğik boynun önüne..?
Niçin..?
Söyle ...
Ne zamandır bakamıyor yüzün yüzüme...?
Ne zamandır kaçmakta gözlerin yüreğimden..
Söyle...!
Ağlama dedim sana...!
Kaldır kafanı ve bak yüzüme
Konuş benimle ...!
Bak görüyor musun ellerimin halini..?
Yalancı baharların takılıp ardına savursan kendini
Ben yetişebilir miyim...?
Ellerim eski ellerim mi..
Gözlerim…
Daha ne kadar dayanabilirim sanıyorsun..?
Daha ne kadar yapacaksın bana bunu söyle..
Yazdan kalma kırmızı yanaklarım emanetimdi sana..
Bak ne hale getirmişsin..
Yüzüm sürgün ettiğin kalbin gölgesinde süzgün..
Neden…
ne yaptı sana...?
Nerede neşeyle bakan gözlerim...?
Niye buğulu her şey..?
Neden yapıyorsun bunu bana..?
Yine Eylül geldi oysa
O gelmedi diye değil mi..
Gelmeyecek artık….
Neden anlamıyorsun çocuk..
O gelmeyecek..
Gel buraya..
Haklı çıkmış olmanın içinde açtığı yaraları baş başa saracağız seninle..
Gel çocuk..
Sana sarılmama izin ver..
Kızgın değilim de sana..
Üzülme..
Seninkinden çok daha çabuk iyileşir yaralarım..
Ama lütfen aldanma artık yalancı baharlara
Hayatımda tek bir eylül dahi olsa düşmesin yapraklarım..
Lütfen…
Ben her bir dalımda o yaprakları açtırmak için çok mücadele ettim çocuk..
Lütfen artık hoyratça koparma beni..
Kanatmayalım birbirimizi…
Hadi bak yüzüme
Aferin..
işte böyle..
Birlikte başaracağız yine göreceksin..
Sadece birlikte..
Yeter ki şu aynanın yansıttığı yüzümle,
aynı dili konuşuyor olsun yüreğim..
yine başaracağız göreceksin..
Baş başa birlikte..
Hadi…
Sarıl bana..