Gelişmeleri yakından takip eden Mustafa Kemal Paşa, Türk Halkının ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız ve şartsız olarak bağımsız, yeni bir Türk devleti kuracak güçte olduğunu inanıyordu. Padişahın ve İstanbul Hükümeti’nin teslimiyetçi tutumu karşısında kurtuluş yolunun Milli Mücadele olduğunu anlamıştı. Düşman işgallerine karşı bazı bölgelerde gösterilen direniş ve milli teşekküllerin kurulması da onu umutlandırmıştı.

Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçmek için bir fırsat aradığı sırada, Karadeniz’deki Pontus Rum çetelerinin bölgedeki Türklere karşı saldırıları artmıştı. İngiltere asayiş ve sükunun sağlanmaması durumunda bölgeyi işgal edeceğini bir nota ile İstanbul Hükümeti’ne bildirdi. Padişah bölgedeki güvenliğin sağlanması için Mustafa Kemal Paşa’yı 9.Ordu Müfettişliğine atamıştır. Güvendiği arkadaşlarını yanına alan Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Bu tarih aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’nın fiilen başladığı tarihtir.

Mustafa Kemal, askeri örgütlenmeyi sağlamak için Havza’dan Anadolu’daki tüm komutanlarla temasa geçmiştir. Komutanlara ve Valilere yayınladığı genelgelerle (Havza Genelgesi) halka felaketin büyüklüğünün anlatılmasını ve işgallere karşı da mitinglerin yapılmasını istemiştir. İlk miting 30 Mayıs 1919’da Havza’da yapılmıştır.





AMASYA TAMİMİ (22 Haziran 1919)
12 Haziran 1919’da Havza’dan Amasya’ya gelen Mustafa Kemal Paşa buradan yayınladığı bildiri ile ülkenin içine düştüğü durumu açıklıkla saptıyor, çözümün bütün güçlerin birleşmesinden geçtiğini vurguluyordu. M.Kemal Amasya’da Anadolu ve Rumeli’de kurulan Mudafaa-i Hukuku Derneklerini birleştirme, kongreler yaparak tüm ulusun kesin kararına dayalı yeni bir yönetim kurma amacıyla Amasya Tamimi’ni hazırlamıştır.

Bu tamimin önemli maddeleri: -Vatanın bütünlüğü ulusun bağımsızlığı tehlikededir. Hükümet millet için üstlendiği görev ve sorumluluklarını yerine getirememektedir. -Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır. -Ulusun haklarını dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve kontrolden uzak bir ulusal kongrenin toplanması şarttır. Bu kongreye her ilden, her sancaktan milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin seçilerek hemen yola çıkarılması gereklidir. Keyfiyet milli bir sır olarak saklanmalıdır. -Doğu illeri adına, 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır.

Amasya Tamimi’nin önemi: Bu tamim ulusal egemenliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması yolunda atılan ilk adımdır. Ulusun teşkilatlandırma ve mücadele yöntemleri belirginleşmiştir. Ulusal egemenlik ve ulusal bağımsızlık fikri ilk kez ortaya atılmıştır

ERZURUM KONGRESİ (23 Temmuz-7 Ağustos 1919)
Vilayet-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi ile Trabzon Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti ortak bir kongre düzenlemek için çalışmalar yapıyorlardı. 3 Temmuz’da Erzurum’a gelen Mustafa Kemal, 8 Temmuz’da İstanbul’a görevinden ve askerlikten ayrıldığını bildirerek, Osmanlı Hükümeti ile tüm ilişkilerini sona erdirmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Erzurum Şubesi’nin başkanlığına seçildi. Erzurum, Sivas, Bitlis, Van ve Trabzon’u temsil etmek üzere 56 delegenin katıldığı Erzurum kongresi 23 Temmuz 1919’da Mustafa Kemal’in başkanlığında toplanarak aşağıda yazılı tarihi kararı almıştır.

Erzurum


Kongresi Kararları: -Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez. -Yabancıların baskısı altındaki Osmanlı Hükümeti’nin dağılması karşısında ulus tümden direniş ve savunmaya geçecektir. -Vatanı kurtarma yolunda İstanbul Hükümet’i başarısız kalırsa geçici bir hükümet kurulacaktır. -Ulusal kuvvetleri ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır -Hıristiyanlara egemenlik ve ayrıcalık tanınamaz. -Manda ve himaye kabul edilemez. -Mebusan Meclisi açılmalı, hükümetin çalışmalarını denetlemelidir.

Kongrenin Önemi: -Yeni bir devlet kurma düşüncesi belirginleşmiştir. -Misak-ı Milli sınırları ilk kez belirlenmiştir. -Mustafa Kemal’in başkanlığında Doğu illerini temsilen, Heyet-i Temsiliye (Temsil Heyeti) adıyla bir yürütme organı seçilmiştir. -Erzurum Kongresi’nin toplanma amacı bölgesel, alınan kararlar yönünden ise ulusaldır. SİVAS KONGRESİ (4-11 Eylül 1919) Ulusal direnişi oluşturmada ikinci büyük adım Sivas’ta atılmıştır. Bu kongre, Heyet-i Temsiliye’nin yanı sıra bazı vilayetlerden seçilmiş temsilcilerle birlikte 38 delegenin katılımı ile 04/11 Eylül 1919’da yapılmıştır. İstanbul Hükümeti’nin Sivas’ta kongrenin yapılmasını önlemek için uyguladığı tüm baskılar sonuçsuz kalmıştır. Sivas Kongresi Kararları: -Erzurum Kongresinde alınan kararlar kabul edildi. -Anadolu ve Rumeli’de kurulmuş olan Müdafaa-i Hukuk dernekleri, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Derneği adı altında birleştirildi. Erzurum Kongresi’nde seçilen 9 kişilik Heyet-i Temsiliye, 6 kişi daha ilave edilerek tüm yurdu temsil etme yetkisiyle genişletildi. Başkanlığına Mustafa Kemal getirilmiştir. Önemi : -Erzurum kongresinde alınan kararlar bir bölge halkının kararları olmaktan çıkarılıp tüm ulusa mal edilmiştir. -Ulusun geleceğine ulusun kendisinin karar vereceği ilkesi gerçekleştirilmiştir. -M.Kemal kongrede Temsil Heyeti’nin başkanı olarak seçilmekle Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın yetkili lideri haline gelmiştir. -TBMM bu kongrede seçilen Temsil Heyeti tarafından açılacaktır.

AMASYA GÖRÜŞMELERİ (20-22 Ekim1919)
Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti ile yaptığı yazışmalarda; Hükümetin Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde alınan kararlarına bağlı olmasını, Meclis-i Mebusan toplanana kadar hükümetin önemli kararlar almamasını, atamalarda Heyet-i Temsiliye’ye danışılmasını istemiştir. Ancak bütün bu yazışmalar bir sonuç vermedi. Bununla birlikte, İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal ile görüşmek üzere Anadolu’ya bir temsilci gönderdi.(Bahriye Nazırı Salih Paşa). İstanbul Hükümeti ile Heyet-i Temsiliye arasında yapılan Amasya görüşmelerinde taraflar şu esaslar üzerinde anlaşmışlardır: -İstanbul Hükümeti Sivas Kongresi kararlarını Meclis-i Mebusan’da onaylanması şartıyla kabul edecektir. -Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Derneği yasal bir kuruluş olarak İstanbul Hükümeti’nce tanınacaktır. -Türklerin çoğunlukta olduğu yerlerin işgaline izin verilmeyecektir. -Müslüman olmayan topluluklara Türklerin egemenlik haklarını, toplumsal dengesini bozacak ayrıcalıklar tanınmayacaktır. -Meclis-i Mebusan’ın güvenlik bakımından İstanbul’ da toplanması uygun değildir. -İtilaf Devletleri ile yapılacak barış görüşmelerinde Heyet-i Temsiliye’nin uygun göreceği temsilcilerin bulunması sağlanacaktır. Sonuç: -Heyet-i Temsiliye Osmanlı Hükümeti tarafından resmen tanınmıştır. -Görüşmeler sonunda Meclis-i Mebusan’ın İstanbul’da açılması İstanbul Hükümeti’nce kabul edilmiştir.