Umutsuzlandığım her akşam



asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki

ben ki tek damla şarap içmedim
ekmeğin beyaz zeytinin siyah
olduğunu biliyorum

asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki

benim kusturucu sarhoşluğum
yoksulluğum



yüzüme bakmasan da

yağmura düşürsen de gözlerini

gözlerime bakmasan da ne kadar

o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor
uykularımda nefesinin sıcaklığı
o kadar

hangi akşam kapımı çalan sen değilsin
sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
gözbebeklerimde duran

umutsuzlandığım her akşam
senin rüzgârın almıyor mu
uğultulu yorgunluğumu

yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman
ellerimden sımsıkı tutmuyor mu senin
iyimserliğin




ben bu tezgâhı kurdumsa senin için kurdum
senin için dokuduğum basma ve pazen
denizin yeşilinden süzdüğüm balık
göğün mavisinden çaldığım kuş

senin için
felsefe okudumsa

iktisat okudumsa gece yarıları
boğazım kurumuş içim bir kalabalık
sıcacık mısralar okudumsa yunus' dan

senin için okudum
geceyarıları



sen beyaz bir kadınsın
uzaktaki

GÖZLERİN AKLIMDAN ÇIKMIYOR

sen beyaz bir kadınsın
karanlıkları dinleyen
uzaktaki

sarmaşıkları duyuyor musun rüzgârda
yorgun başını

üşümüş yastığına koyuyor musun
uyuyor musun