Yazarlar, susturma operasyonuna tepki gösterdi


15 Aralık 2014, Pazartesi 10:55


Milliyet
gazetesi yazarıMehmet Tezkan:

İçinde bulunduğumuz durumu anlatan en iyi ifade bu galiba.. Mağdurun kimliği sorulmaz.. Polis gazetelere baskın yapıyorsa, gazeteciler gözaltına alınıyorsa bizi meselenin bu boyutu ilgilendirmeli.. O gazetenin.. O gazetecilerin dün yaptıklarına bakarsak.. Basın özgürlüğü, demokrasi yeni mi aklınıza geldi diye sorarsak, oh olsun tavrı içine girersek doğru olmaz.. Mesele Zaman gazetesi değil.. Mesele Samanyolu TV'nin yayınları değil.. Mesele medya.

Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu:

Türkiye dün kara bir pazar gününe uyandı. İktidarın son çılgınlığının adresi bu kez gazete ve TV binalarıydı. Gazeteciler, dizi oyuncuları, yapımcılar, senaristler gözaltına alındı. 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun haftasına girdiğimiz şu günlerde, hakkındaki iddiaları unutturmak isteyen iktidar, Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyonu başta olmak üzere birçok adrese baskın düzenlenip gazetecileri gözaltına aldırdı. Çıldırmışlık o kadar ileri seviye gitmişti ki bir televizyon dizisinin jeneriğindeki tüm isimler, grafikerler dâhil “silahlı terör örgütü” kapsamında gözaltına alındı. Saçma, yalan denen iddiaları tüm dünya dün ekranlardan canlı canlı izledi. Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın gözaltına alınması iktidarın acziyetini gözler önüne serdi. Bir gün önce onaylanan “makul şüphe” ilk meyvelerini vermiş, muhalif basın susturulmaya çalışılmıştı.

Haber Türk gazetesi yazarı Fehmi Koru:

Kendi hesabıma şu kadarını daha girişte söyleyebilirim: İşin bu noktaya varması gerekmezdi. İktidarını, sandıktan çıkmamış herhangi bir güçle paylaşmaya yanaşmayan bir yönü var AK Parti'nin; varlığının ve iktidarının sorgulanmasını “vesayet” olarak görüyor ve vesayetle ağırlığını yok edene kadar mücadeleyi de birincil görevi biliyor... Türkiye'nin yeni cumhurbaşkanı, iktidarın paylaşılamaz olduğuna inanan ve bunun için her türlü kavgayı göze alabilen bir siyaset adamı... “Paralel yapı” teşhisinin bir devlet politikasına dönüşmesi bunun sonucudur. Yazık oldu. Bu kadarını da yazıyı bitirirken söyleyebilirim.

Star Gazetesi yazarı Eser Karakaş:

Gözaltı işlemleri yeni yasayla, mesela makul şüphe kavramı ile, mümkün oldu ise, bu keyfiyetin anlamı, Cuma gününe kadar, gerçekleşen gözaltıları hukuken mümkün kılabilecek bir hukuk mevzuatının olmadığı anlamına gelir. Cuma gününe kadar yani yeni yargı paketinin kanunlaşmasına kadar mümkün olmayan gözaltılar yeni yasanın yayınlanmasıyla mümkün olabilmiş ise bu süreç de evrensel hukuk anlamında herkesin kafasında tereddütler oluşturabilir. Gazetecilerin gözaltına alınmasında hukuksal tereddütler oluşursa, bu tereddütlerin ilk zararı siyasal partilere, cemaate falan değil doğrudan devlet kavramına olur. Unutmayalım devlet demek hukuk demektir, hukuk içinde kamu hizmeti üretmek demektir ve başka şey demek de değildir. Devlet tereddüt kaldırmaz.