Bazen tüylerimiz diken diken oluyor bazende geğirmeden duramıyoruz. Aslında vücudun gönderdiği bu sinyallerin bazı anlamları var.
Bazen bir buz parçası bazen bir örümcekle yüz yüze gelmek, bazen ensemize kondurulan tatlı bir öpücük, tüylerimizin diken diken olmasına neden olabilir. Derimizdeki her bir tüy incecik bir kasa bağlıdır. Korktuğumuz ya da üşüdüğümüz zamanlarda bu kaslar büzülür, dolayısıyla tüylerimiz de dikleşir. Binlercesi bir araya geldiğinde ise tüylermiz diken diken bir görünüm alır. Fakat bu durumun vücudumuz için pek bir yararı yok. Dikleşen tüyler daha çok üşümemize neden olur. Aynı durum korktuğumuz zamanlar için de geçerli. Neyse ki korku sırasında dökülen ter, cildimizin kabarmasıyla sıcağın dışarı verilmesini kolaylaştırıyor. Bu tür etkilerin sinyalleri beynin duygu ve anılarından sorumlu bölümü olan 'limbik sistemde ' oluşur. Dolayısıyla güzel ve tanıdık bir müzik de tüyleri diken diken edebilir.
Geğirme
Geğirmek, bebekler için önemli bir işlevdir. Geğirmedikleri zaman minicik bedenleri sıkıntıya girer, ağlama krizine tutulurlar. Etraftakiler için de bebeklerin geğirmesi çok şirin olarak görülür ama kalabalığın içinde kocaman adamların geğirmesi oldukça tiksindiricidir ve kaba bir davranıştır. Bazı toplumlarda her ne kadar doğal olarak görülse de, bizim için hiç öyle değil. Oysa geğirme, yutulmuş ve dışarı atılan havadan başka bir şey değildir aslında. Mide borumuz, bir kasla kapalı olduğu için çok hızlı yediğimiz ya da içtiğimizde bir de çok fazla hava yuttuğumuzda, bu hava, mide borusundan yukarı kaçar yeniden. Bu sırada da geğirme meydana gelir.
Mide gurultusu
Midemiz neden olmadık zamanlarda seslenme ihtiyacı duyar ki? Hani bir nevi patavatsızlık yapar! İlan-ı aşk ederken guruldar, iş görüşmesinde guruldar… Midemiz, yapacak bir şeyi olmadığı zaman, kendi içine doğru büzülür. Bu şekilde, sindirim sırasında bağırsaklara mide asidi ve hava pompalar. Guruldama da bundan dolayı çıkar. Örneğin, acıktığımız zaman güzel bir yemek koklarsak karnımızn guruldaması da şiddetlenir. Çünkü vücudumuz gıda almaya ve işlemeye hazırlanmaktadır. Bu yüzden de mide asitlerinin salgılanması artar ve sindirimle görevli kaslar hareketlenir. Karnımız guruldayarak bize şu mesajı verir: 'Besin ver bana!’ Sürekli karnınızın guruldamasından şikayetçiyseniz, rezene tohumu çiğneyerek bunun önüne geçebilirsiniz.
Şişme ve morarmalar
Görünmez kazalar evde ya da işte bazen bizi ziyaret edebiliyor. Ve nerede olursa olsun, neremizi vurursak vuralım, hemen şişme ve morarma baş gösteriyor. Özellikle uzun süre geçmeyen morluklar, o kötü anı unutmamıza izin vermiyor bir türlü. Kötü hatıra gibi!
Tıptaki ismiyle 'hematom ' yani morarma, bir yerimizi çarptığımız zaman kılcal damarların patlaması ve açık bir yara oluşmadığı halde bu damarlardaki kanın, etrafındaki yağ ve bağdokusuna sızmasıyla oluşuyor.
Morluk bizi yanıltıyor
Kırmızı kan, dokuların altından mor gibi görünüyor. Eğer çarpmadan hemen sonra soğuk kompres yaparsanız, hem acıyı hem de morluğun yayılmasını engellemiş olursunuz. Çünkü uygulanan soğuk şok, damarların büzüşmesini sağlıyor, dolayısıyla dokulara fazla kan sızmıyor. Ayrıca bir şişiliğin ya da morluğun oluşması biraz da doku yapısına bağlı. Kalça bölgemiz daha geniş bir yapıya sahip olduğu için buramızı çarptığımızda morluk kendini genellikle geniş bir alanda gösteriyor. Oysa baş bölgesindeki dokular daha ince ve kemiklere yakın olduğundan, kanın içeriye yayılması söz konusu değil. Bu nedenle, baş bölgemizde morarmadan çok şişlik meydana geliyor