Ne kadar çok hayat aşk sanılan duygularla kayıp gitmiştir? Kim bilir, belki bu yazıyı okuyanlar arasında bile, zamanı geri çevirmek için her şeyini feda edecekler vardır!
Nerede başlar kaderin çizgisi? Bizim kader dediğimiz seçimlerimiz midir aslında? Yaşımız genç olduğundan ve daha çok uzun bir ömre sahip olduğumuzu düşündüğümüzden mi, böyle kolay harcarız günlerimizi? Yoksa hepsi cehalet midir?
Gençlik yılları, hata yapmak içindir. Üstelik gençliğin hakkıdır yanlış yapmak ama sanırım burada ince bir çizgi var. Yapacağımız hareketlerin sonuçları bir ömrü silip götürebilir.
Aşk dediğin bir büyüdür. İnsanı alıp götürür. Mantığı, aklı, içsesi çöpe atıp, kendini bir akıntıya teslim etmektir aşk! Ancak sadece aşkın dalgalı sularında yüzmekle kalmıyor ve hayati kararlar alıyorsan, sonunda bir çağlayandan aşağıya düşmen yüksek ihtimaldir.
Hepimiz aşağı yukarı benzer yanlışları yaparız. Nedense çok sabırsızızdır. Aşık olduğumuz kişiyle erken yaşta, hatta çocuk denecek yaşta evlenmek için ortalığı yıkarız.
Aile baskısından kurtulmak için evliliği çare olarak görürüz. Oysa aradan geçen zaman bize, yağmurdan kaçarken doluya tutulduğumuzu gösterir.
Bazen yanlış bir adam, bütün ömrünüzü çöpe atmanıza neden olur. Bazen birçok yanlış adamı seçer, her birinden ufak darbeler alır ve sonunda duvara çarpmaktan yorgun düşersiniz.
Aşk, yaşamın rengidir, belki de en parlak renklerindendir ama asla hayatın kendi değildir. Bu ayrımı doğru yapamazsanız, yılların nasıl geçtiğini anlayamadan kendinizi sona yaklaşmış bulursunuz.
Evlilik de, ilişkiler de hepimizin yaşamını güzelleştirir. Peki, madem bunlar o kadar renkli ve keyiflidir, neden ortada gülümseyerek dolaşan çok az çift vardır?
Sanırım sihir seçimlerde saklı! Eğer aklınızı hiç devreye sokmadan, sadece kalbinizin sözüyle hareket ederseniz; siz de kendi ipini çekenler arasındaki yerinizi alırsınız.
Yanlış seçimler, yanlış adamlar, sizi yanlış bir hayata sürükler. Aşkı sonuna kadar doya doya yaşayın, buna sözüm yok. Ancak büyük kararlar verirken, aşkın yarattığı sihre değil, sağduyunuza ve aklınızın sesine danışın. Kendinizi değer kılın ve bunu başkalarından beklemeyin, siz yapın. Yaşam kontratının altına imza atarken, küçük harflerle yazan maddeleri iyi okuyun. Bir gün çok geç kalmış olarak uyanabilirsiniz…
Candan Ünal