Sevgi ile Ateşe girmek


Sevgi ile Ateşe girmek, Aşk ile yanmak, Hamdi kalyoncu’nun bu güzel yazısını mutlaka okuyun!


İşte kalbinde Allah sevgisi ile İbrahim!
Gül bahçesine girer gibi girmedi mi Nemrut’un yaktığı ateşe!
Allah aşkının ateşi ile, Nemrut’un alevleri karşılaştı.! Dayanamadı Nemrut’un ateşi; yandı, kül oldu! İbrahim’in içindeki alevler çok daha şiddetli idi çünkü. Ateş, “ateş” olalı böyle şey görmemişti! Yakamıyordu.!
Yakmıyordu aslında; “İbrahim’e serin ol!” buyurmuştu ateşin Rabbi ateşe.!
Hadi, İbrahim Peygamberdi..! Ya o “Yedi Uyuyanlar”! Onların uyuyacakları mağaraya gitmeden önce çarmıha gerilen arkadaşlarından biri.!
Hıristiyanlık “Müslümanlık”ken, çarmıha geriliyor; yavaş yavaş gevşetilen iplerle ateşe doğru indirilirken, “Son sözün ne?” diye soruyor bir yetkili.
Hani, idam mahkumlarına sorarlar ya son arzularını!
Yakıcı alevler yükseliyor alttan.. Birazdan, bedeni o alevler içinde yanıp kül olacak!
O ise; “Sevgili”ye kavuşacağının sevinci ve heyecanı içinde.!
Etrafında toplanan kalabalığın içinde gözyaşlarını tutmakta zorlanan arkadaşlarına müjde verir gibi..
Çağları titreten şu müthiş söz dökülüyor dudaklarından;
“Bugün, karanlıklarda fısıldamaktan korktuklarınız, gün gelecek, aydınlıklarda haykırılacak!”
Ateşe doğru indirilirken, bu ne müthiş sevgi! Ne büyük bir aşk!
O, ölüme sevgiyle gidiyordu.
Kavuşmaya hazırsa insan,
Ölüm ne gam.!
Sonu gelmeyecek miydi hayatın?!
Ha bugün, ha yarın,
Ha şöyle, ha böyle..
Ne fark eder?!
Ölüm, kişiye göre,
Sevgiyle de gelir,
Korkuyla da.!
Kimine, “ölüm” denir;
Severek, koşarak gelir, ölür.!
Kimine, “ölüm” denir;
Korkarak, kaçarak gider, ölür.!