Aşk’a yemin olsun ki












Ey şairim!
Aşk’a yemin olsun ki

Biz kaybedilmiş kalplerimizde yaşıyoruz

Tarumar bir iklim göçü /nefesler topuklarda pürtelâş

Ve yok oluş…






Şimdi eylül
Düş yorgunu

Kırık iki kirpik arası

Har çiçekleri kokar

Bakış boyu uzanmış kefensiz zamanlar…









Öyle bir yere geldim ki
Bin yıllık aşkların kahırları kazınmış alnıma

Sırtımda çarmıh / çarmıhta ben

Elimde asa / ikiye bölünmüş acı

Her nefesimi peşinden sürükleyen O









Züleyha yağmurları yağdırırdı kuyularıma

Suretim yitmişti aynamın yer çekimlerinde

Eylülün suları çekildiği mevsimlerdi





Nedamet rüzgârları eserdi / apak sinelere

Her şey gibi ölümcüldü

Sol cenahım…









Şimdi ellerini k/oy avuçlarıma
Ve Kapa gözlerini diyor tanrı / oysa gözlerim ezelden kör

Avuçlarıma da tırnaklarımı geçirip göğe asmıştım / su olmadan önce





Kemikleri kırık bir yürek

Ve omzumda iblisin ayetleri

Cehennemin dibinde p/aklanacağım mafsallarımdan








Düşler uyanmadan yarına
Düşeceğim kuşların avuçlarından / dua olup tanrıya







Sen yaz şairim / imgele şehri
Kesiklerinden kanayan saçlarımdan başla

Özledim / yağ O’nu bu gece tenimin vahalarına










Her katresinden sarılayım yaralarımın beline
Aşkı dök kaleminin ibrişimin dudaklarından

İçimde ağlayan bir sus

Annesi kayıp bir yalnızlık

Göç kelebeklerinin sırtından







Göğü kendime çeksem
Vurgun yemiş kanatlarımın son gücüyle…








İflas ve sükût
Dağılır efsun patikaların dizlerinden

Çığ düşer arzın omuzlarına

Son güz ertesi




Su göçer / aklın kıyılarına vura vura

Kin tutar pıhtısında kan

Dağılır idrak

Küf yağmurları öncesi…






Çeliğe su ver şairim
O benim göğsümdür

İman ve aşk tanrı dokunuşudur

Bir imdat kadar muhtaçtır tenimim damağı
At içine beni / şir
in

Önsezisi olmayan duaların boşluğundan

Duvarları kanasın ayrılık saatlerinin








Bak şairim

Aşk, kanatlarını arkasına saklıyor

Ellerinde kırıntılar mahkûmiyeti

Dağınık kalmış rüyalarımın uçlarına konar / cılız bir ışık





Karanlığı giydirir soğuğun kemiklerine

Renk senfonisi içinde dans eder köklerimde ateş

Göğümün yangınlarında bir Zühre ölür

Bir es miktarınca..









Kepenekleri uzun boyalı ak kanatlı güvercin
Terini dağların balçık ayazında güneşe kurutur

Şairim
Uzat kalemini

Göğün yamacına bir şiir yaz

İçinde aşk ve eylül olmasın…