Beni en iyi sen bilirdin adam.
Kendimi neden sürekli sızlayan bir yara gibi hissettiğimi,
omzumda bir fil ordusuyla ikamet ettiğimi,
hayata yaşamaktan ziyade katlandığımı sen bilirdin.
Nelere dudak bükerek sükutla durumun üstesinden gelmeye çalıştığımı ve bunun nedenini bilirdin.
Bin beş yüz defa barışıp, bir kez olsun neden sırtımı dönmemişliğimi sana, sen iyi bilirdin.
Neyi kaybettiğimi,
nerede,
ne uğruna kaybedildiğimi,
en çok nereye yakıştığımı,
yaşama neresinden yapıştığımı,
"herşeyi göze alacak kadar "dememin nedenini de bilirdin.
Birlikte geçirdiğim her anı,düşlerimi bile anı diye biriktirdiğimi,
Gecenin bir yarısı neden sudan çıkmış balığa döndüğümü,
Kendimle yaptığım pazarlığı, alacak verecek kalmasın diye semaya el uzattığımı,
dilimin zaman zaman neden tutulduğunu sen bilirdin.
Bazen yanaklarım acıyana kadar kahkaha attığımı ama
bir o kadar da ağladığımı sen bilirdin.

Sen benim yazmaya nerede başladığımı, yazmadığım zamanlarda sırtımın ağrısını iyi bilirdin.
Neyi neden sevmediğimi,
alenen ilk nerede ağladığımı,
söz almayı ve vermeyi neden önemsediğimi sen iyi bilirdin.
Neyin çok ağrıma gittiğini,
yaptığın haksızlığı haketmeyişimi sen bilirdin.
Güvenmenin,
güven vermenin,
kimseye zarar veremeyişimin bendeki önemini bilirdin.
Çok kızdığımda bile gözümün o göğsünde olduğunu,
beni üzdüğünde "kırk yerinden bıçaklasam kalbimi vazgeçer mi senden" diye sızlandığımı sen bilirdin.
Geceleri neden çok sevdiğimi, neden az uyuduğumu sen
bilirdin.

Sen benim dilimdeki gizi pek iyi bilirdin.
Sana anlattım çünkü ayrıntıyı,
iyiyi,
kötüyü,
yarayı,
meseleyi,
meselayı,
kıymeti,
değersizi,
asla kabuk tutmayacak yaralarımı,
sevdiğimi,
sevmediğimi,
sevincimi,
neşemi,
tutkumu,
korkumu,
nedeni ve geriye kalan tüm kelimelerimin gizini ben hep sana,
bir sana anlattım.
Eksiğimi,
kusurumu,
zayıflıklarımı bir sana anlattım.
Ben sana dupduru,ben sana şeffaftım.
Seni ilk gördüğümde,
orada bilmem kaç mevsim önce boynuna sımsıkı sarıldığımda,
ilk sesini duyduğumda,
ilk kez aynı sabaha ulaştığımızda,
ilk ağlayışıma şahit olduğunda,
ilk gittiğimde,
ilk döndüğümde..
ve bunlarla birlikte tüm 'ilk'leri yaşadığımda seni bin milyon ömrün tamamında seveceğimi sen biliyordun.
Kavuşmak demek yanmak demekti.
Ben biliyordum ışığın tesirine kapılmış etrafında dönen pervane
olduğumu.
Ama sen de çok iyi biliyordun yanmaya razı olduğumu.
Bunların hepsini biliyordun da,sen bunları biliyordun
da..
Adam,
Sonra
Nasıl
Böyle
Oldun...