“Nugget” adıyla bilinen yiyeceğe yapılan “otopside” özellikle çocukların çok sevdiği bu ürünün tavuk eti dışında sinir, kan damarı, deri, kıkırdak ve kemikten oluştuğu belirlendi.
Araştırma için iki fast food restoranından rastgele “nugget” alınarak formalinle fikse edilip kesildi ve mikroskobik inceleme için boyandı.
Bir numaralı nugget’ ın yüzde 50’ sinin pilicin göğüs ve kalçasından elde edildiği diğer yüzde 50’ sinin ise yağ, kan damarı, sinirler ile iç organ ve deriyi döşeyen hücrelerden ibaret olduğu görüldü.
İki numaralı nugget’ ın ise sadece yüzde 40’ ı kas, kalanı yağ, kıkırdak ve kemik idi.
Araştırmayı yapan uzmanlardan DeShazo şunları söylüyor:
“Beyaz tavuk etinin en iyi yağsız protein kaynağı olduğunu bilir ve hastalarımıza da bunu yemesini tavsiye ederiz.
Araştırmamızda bazı firmaların yağsız beyaz tavuk eti yerine tavuğun çeşitli kısımlarının bir karışımını “tavuk eti” diye yedirdiklerini gördük.
Bizim saf yağsız et diye yediğimiz şey meğerse esas olarak tuz, şeker ve yağ ihtiva eden tavuğun yan ürünleriymiş; bunların tümü de yüksek kalori demek.
En kötüsü de bunların lezzetli ve nispeten ucuz oldukları için çocuklar için pazarlanıyor olması.”
Kısa adı NCC olan ve USA’ nın piliç endüstrisini temsil eden Milli Piliç Konseyinin (National Chicken Council) açıklaması ise şöyle:
“Nugget’ lar önemli protein kaynaklarıdır ve iki örneğe dayanarak genelleme yapılamaz.
Tüketiciler nugget’ ların muhtevasında neler olduğunu merak ediyorlarsa restoranlar onlara bilgi verebilir.”
Gelelim neticeye
BİR: Gıda endüstrisinin tavuk eti yerine deri, sinir, damar yedirmesi şaşırtıcı değil ama elbette iki örnekte yapılan incelemeden çıkan sonuçlardan bir genelleme yapmak da doğru olmaz.
İKİ: American Journal Medicine gibi bir tıp dergisinin iki örnekle yapılan bir incelemeyi araştırma diye yayınlaması da “nugget’ da deri, sinir, damar çıkması kadar” ayıp bir olay.
ÜÇ: Gıda ve ilaç endüstrisinin dalaverelerine alışmıştık ama anlaşılan o ki yayın endüstrisi de onların peşinden gitmeye başlamış.
DÖRT: Bizdeki tavuk etlerini inceleyecek bir babayiğit araştırmacı yok mu, tüketici örgütleri zamanlarını neyle ve nasıl tüketiyor, merak ediyorum.