Ömer Hayyam İran’ın, Selçuklular yönetiminde olduğu bir çağda daha çok bilgin olarak ün kazandı. Zamanının hükümdarlarından, özellikle selçuklu sultanı Melikşak ve Karahanlılardan Şemsülmülk’ten büyük yakınlık gördü.
Ömer Hayyam tartışmalara girdiği, fıkıh, ilahiyat, kıraat, edebiyat, tarih, fizik ve astronomi gibi derslerde aynı zamanda bir çok öğrenciye ders vermiştir. Hayyam’ın fizik, metafizik, matematik, astronomi ve şiir konularında değişik eserleri vardır. Bunlar arasında İbni sina’nın Temcid (Yücelme) adlı eserinin yorum ve tercümesi de yer almaktadır. Zamanında, bir bilgin olarak ün kazanan Ömer Hayyam’ın edebiyat tarihindeki yerini sağlayan, sonraki yüzyılarda da doğu islam dünyasının en büyük şairlerinden biri olarak anılmasına yolaçan Rubaiyat’ıdır
Ömer Hayyam İran ve doğu edebiyatında rubai türünün kurucusu sayılmaktır. Sonraları aralarına başkalarının eserleri de karışan bu rubailer iki yüz kadardır. Ömer Hayyam’a göre İnsan, yaşadıkça gerçektir, gerçek ise yaşanandır. En şaşmaz ölçü akıl ve sağduyudur. İnsan bir akıl varlığıdır. Gerçeğe ancak akıl yolu ile ulaşılabilir.Ömer Hayyam hakkında şarap içtiği ve dinsiz olduğu da söylenir. Ayrıca fizikçi ve filozoftur da. 5000 yılda bir ancak 1 gün hata veren celali takvimini de o icat etmiştir.Ömer Hayyam dünyanın aslında hareketsiz olmadığını, kendi ekseni etrafında döndüğünü ortaya çıkardığını, inançsız değil tam tersine inançlı olduğu halde o zamanın devlet adamları ve tanınmış kişilerine ters düştüğü için inançsız olarak gösterilmiştir.Ömer Hayyam, dünyanın aslında hareketsiz değil tam tersine hareket eden bir gezegen olduğunu ispatlamak istemekteydi. Bu teorisini, bir mezarlığın yanına kurdurduğu ve ‘Yıldız Evi’ adını taktığı kulesinden,her gece izlediği yıldızlara bakarak yaptığı derin astronomi çalışmalarıyla ortaya çıkarmıştı.Bu iddiasını açıklamak için, Nişabur medresesinin en önde gelen hocalarından Gazali’yi kulesine davet etti. Ayrıca yerdımcıları da bu davette hazır bulundu. Ömer Hayyam, bu davet için daha önce gerekli hazırlıklarını yapmıştı. Karşı duvarda burçları gösteren büyük bir zodyak perdesi ve bunun önünde yuvarlak bir alan bulunmaktaydı.Ömer Hayyam, Gazali’ye bu yuvarlak alana gelip durmasını istedi. Gazali karşısında ışıklandırılmış zodyak perdesinden başka bir şey göremiyordu. Ömer Gazali’ye kıpırdamamasını söyledi.Gazali hiç bir şeyden habersiz öylece bekliyorken, perde birden gözlerinin önünde dönmeye başladı. Daha sonra altındaki zemin de hareket etmeye başladı. Gazali’nin korkudan tüm vücudu kasılmıştı ve sonrasında yere düştü. Gazali kendisinin dönmediğini iddia ederken, Ömer’in talebeleri kendisinin döndüğünü söylüyorlardı.Ömer Hayyam Gazali’ye, kendi etrafında bir tur döndüğünü ama bunun aslında daha önceden hazırlattığı, kulenin altına eklettirdiği manivelaları talebelerinin çalıştırmasıyla kuleyi hareket ettirdiğini ve Gazali’nin bu yüzden kendi etrafında döndüğünü sandığını anlattı. Yıldızları da aynı bu şekilde her gece başımızın üstünde görmekteydik. Biz hareket halinde olduğumuz için, aslında yıldızları hareketli zannediyorduk. Ömer Hayyam’a göre, dünyamızdan yıldızlar çok küçük görünebildiklerine göre, bir hayli uzak olmalıydılar. Bu kadar büyük bir uzaklıktan ise dünyanın etrafında dönebilmeleri mümkün değildi. Diğer taraftan, güneşte büyük evrenin bir lambasıydı, her gezegeni aydınlatan.Gazali ise Ömer’in bu söylediklerinin küfür olduğunu, bunun Allah inancına ters düştüğünü düşünüyordu. Ona ve o zamanın tüm alimlerine göre, dünya hareketsizdi ve yıldızlar onun etrafında dönüyordu, bu tartışılamazdı. Ömer Hayyam gerçekleri söylüyordu. Ama bu kadar derin bilgi, o zamanın bilgilerine göre çok fazlaydı.Böylece Ömer Hayyam’ın dinsiz olduğu söylencesi bütün Nişabur’a yayılmaya başladı. Sultan, kendi sarayının müneccimi olarak maaş bağladığı Ömer Hayyam’ın maaşını kesti. Yoldan geçtiği zaman herkes onunla alay ve hakaret eder oldu. Ardından, yıllarını geçirdiği, çok büyük çalışmalarının, yüzlerce kitabının ve bitiremediği öklid çalışmasının bulunduğu Yıldız Evi, bir halk ayaklanmasıyla yakılarak ortadan kaldırıldı.Ömer Hayyam bütün ömrünü verdiği çalışmalarını saklayan Yıldız Evi’nin yakılmasıyla dünyası karardı ve bundan sonra tek başına, fakir ve çok mahsun bir hayata doğru kapılıp gittiği söylenir.Ömer Hayyam’ın yaşadığı dönemden yaklaşık bir yüzyıl sonra yaşamış olan Şehrazuri, Ömer için şöyle demektedir: ‘Eğer kendini azıcık olsun denetleyebilseydi, astronomi ve felsefede ulaştığı yücelik ulaşılamaz olacaktı’