Unut gitsin derler ya insana bazen…
"Dünyayı sen mi kurtaracaksın?",
"Her şeyi oluruna bırak."
ya da
"Hayat devam ediyor"
gibi beylik sözler duyarsın ya sürekli insanlardan. Umutsuz teselliler olduğunu bilirsin içten içe; hatta doğru olmadıklarını, ama inanmak istersin ya yine de… Düşlerini kendine ait sanırsın. Seçtiğin yolda gittiğini zannedersin. Bir gün uyandırırlar seni saf uykundan, belki de iyide ederler. Çünkü birinin sana, hayatının denetiminin ellerinde olmadığını göstermesi gerekir. Aslında onlardan seni kandırmalarını istediğini fark edersin. Beni inandırın dediğini: Özel ve değerli olduğuma, yüreğinizde ve hayatınızda yerim olduğuna, bana saygı duyduğunuza ve bu yüzden bana karşı dürüst olduğunuza beni inandırın. Beni inandırın unutulmayacağıma…
Çünkü aslında kendine inanmayan sensindir. Belki de kendini gereğinden fazla önemsiyorsundur.Yüreğini açarken insanlara, seni incitmeleri için ellerine türlü silahlar verdiğini unutursun.
Bunu ya güvendiğinden yaparsın, ya da tedbirsizliğinden…
Karşılıksız ve sınırsız sevgi istersin, oysa bilirsin herkesi eşit sevemediğini, bilinçli, ya da bilinçsiz bir karşılık beklediğini…Yalana ve haksızlığa tahammülün yokken, haksızlık edersin kendine, başkalarına hep doğruyu söylerken, kendinden esirgersin gerçeği…
İnsanlar gözlerinin içine baksın, yüzüne konuşsun istersin; oysa aynada bakamazsın gözlerinin içine… Kelimelerin güçsüzlüğüne inanırken, yaralanırsın sözcüklerle, yanılgılarına bir yenisini daha eklersin…
Bağışladığında sevdiğini, inanırsın yine temiz olacağına; oysa bir türlü affedemezsin kendini…Gittiğin her yerde sessizlik ve sadelik ararken, yüreğindeki fırtınayı dindiremezsin bir türlü…
Doğruyu söyledikçe tenhalaşırken etrafın, şaire inanıp, "kargalar sürüyle, kartallar yalnız uçar" diyerek aldatırsın kendini…
Kötü günlerinde güler yüzlü insanlar ararken etrafında, unutursun gülümsemeyi…Ukala ve geveze insanlardan kaçarken köşe bucak, daha başlamadan yaşamaya, ukalalık edersin hayata…
Ayrıntılar cezbeder seni, hep nedenini bilmek istersin; oysa çoğu insanın umurunda değildir nedenler, onlar yenilgi ve zaferlerini duymak isterler.
Tanımadığın, hatta, tanıyıp da ilgilenmediğin insanlar ve hayatlar örnek gösterilir sana…
Sorularına dilsiz, cevaplarına sağır kalınır.
Öfkenin bütün enerjini tükettiğini ve kararlarını etkilediğini anlarsın ama, engel olamazsın isyanına…

Anları, özellikle de iyilerini unutmazsın ve biriktirirsin onları,yine de kötü günler gelmeden anlayamazsın değerlerini…Acıdan saklanmaya çalışsan da bilirsin, acıyı hissedemezsen başka hiç bir şeyi hissedemeyeceğini…
Beklemekten ve bekletmekten hoşlanmazken, randevularına zamanında gidip, geç kalırsın bir teşekküre ya da bir elvedaya…
Geçmişte kalırsan, yarını yaşayamayacağını öğrenmişsindir
ama;pişmanlıklar yakanı bırakmaz yine de:
"Eğer" ve "keşke", en sıkkullandığın kelimelerdir hala…
Olduğun gibi göründüğünü söylerler sana; oysa kendin olmanın ve kendin kalmanın yükünü taşıyamazsın çoğu zaman…Defalarca güneşin doğuşunu seyretmek için uykusuz kalmışken, artık doğmasın istersin güneş; gecelerin umut taşıyamaz sabaha…
İnatçı ve gururlu olduğunu söylerler sana, gurur düşmanın olurken, inat dostun olamamıştır daha… Mutluluğun çaba istediğini ve çoğu zaman bir yanılsama olduğunu bilmene rağmen, direnmek istemezsin, vazgeçersin kendinden…
Yazarsın kederinden biraz olsun arınmak için, ama tek nedeni de bu değildir elbet.
Belki de sadece ben varım ve buradayım demektir istediğin…Seni de şaşırtır kelimelerin birbirini kovalayış hızı.
Söyleyecekbir şeyin olmadığını düşünürken, yanıldığını anlarsın.
Aklında her zaman bir dize, dilinde her zaman bir türkü olduğunu fark edersin.
Seversin insanları, çiçekleri, kitapları, denizi ve yıldızları.
Bir bebeğin gülümsemesi merhem olabilir yaralarına.
Bir dostla ya da ailenle geçirdiğin saatler değerli ve özeldir hala…
Bakmaya doyamadığın manzaralar ve varlığından vazgeçemediğin insanlar vardır hayatında.
Yüreğin artık heyecanla çarpmasa da , ateşi küle dönmemiştir daha…Kendinden nefret etmediğini anlaman şaşırtır seni ve umut, büsbütün terk etmemiştir yüreğini…
O zaman içindeki inatçı ve samimi çocuğa sarılırsın avutsun diye seni…
Vazgeçersin vazgeçmekten. Gururun pes etmeni engeller, yeni gelecek güne bir şans daha verirsin ve tabi kendine de…
Bir kez daha belirsizliğin içinde yol almaya başlarsın, şimdilik nereye gideceğini bilmeden;
Ama niye gittiğinin bilincinde olarak…